
Başlarken
- 4 Ocak 2018
- Güven Kaya
- Başlık; Makaleler
- 2
Güven Kaya 21.11.2016 / ANAKARA
Biz Mahmut, Güven ve Mehmet olarak (MGM) üç arkadaş bir araya geldik ve gelecek nesillere olan borcumuzu nasıl öderiz diye düşündük. Maddi bir borç olmadığından miktarını, gerekliliğini, gerçekten var olup olmadığını tespit etmek zor oldu. Ama ağır basan görüş “bu dünyaya diğerlerinden önce gelenin, daha iyi eğitilmişin, daha sağlıklının, daha fazla söyleyeceği olanın diğerlerine borcu vardır” şeklinde oluştu.
Ülkenin kan ve ateş çemberine, bizzat bilgisizler tarafından, sürüklendiği sürecin (1950- günümüz), en sıcak ve kanlı sahnelerinde (1984- günümüz), neredeyse bir nesil süresince rol aldık. Milletimizin emrinde, onun çıkarları için kanımızı ve canımızı feda eden, sakatlanan, hayatının en güzel yıllarını bilgisizlerin yarattığı pislikleri temizlemekle geçiren bir nesildeniz ve yaşımız şimdilerde elliyi devirdi. Dahası birçok olay ve olgunun, bazı kişilerin kişisel çıkarları için kurgu olduğunu görebilecek deneyim ve bilgiye ulaştık ama bu kimseyi yanıltmasın. Ne kadar fazla bilir olursak o kadar fazla bilgisiz olduğumuzu da bilge misali öğrendik.
Ülkem insanının kitap okuma oranının yerlerde süründüğünden dem vurmayacağım. Sadece kitapların esas bilgi kaynağı olduğundan ve internette gezinen serseri mayın misali bilgilerden daha gerçekçi ve doğru olduğundan bahsedeceğim. Çünkü o eseri yazan kişinin tüm künyesi orada vardır ve inkâr edilemez. İnternette dolaşan bilginin kaynağına ulaşabildiğini beyan edebilecek birileri var mıdır?
İşte biz de bir kitabın esas unsuru olan elle tutulabilirliği kimsenin önemsemediğini ama bu kitleye bilgi gerektiğini tespitle, yine o umursamazlara ulaşabileceğimiz somuta yakın bir materyalin arayışı içine girdik. Bunun en kolay ve somut yolunun adımıza kayıtlı bir internet sitesi kurmak olduğunu gördük ve artık oradayız (www.mgmstrateji.com). Bundan böyle bizi buradan takip edecek ve güncele “değişik yorumlar” kattığımızı göreceksiniz.
Kendi adıma konuşmam gerekirse; kaygısız davranıyorum. Kaygısız derken tek bir kaygım var o da Anadolu yarımadası üzerinde kurulmuş olan Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığı, varlığını devam ettirmesi ve kurucusunun gösterdiği ufkun ötesine geçmesidir. Bunun dışında bir kaygı taşımıyorum. Gerçeği ve doğruyu yazarken birilerinin canı sıkılacakmış, varsın sıkılsın. Birilerine şirin görünme kaygım yok. Birileri bundan rahatsız olurmuş, varsın olsun. O birilerinin yaptığı yanlışlardan tüm millet rahatsız oluyor, çile çekiyor, canını kanını veriyor, dibe vuruyor; peki, o birileri böyle bir kaygı taşıyor mu? Peki, yaptığı yanlışın farkına varıyor mu? Vardığını kabul edelim, “buraya kadarmış” diyerek kenara çekiliyor mu?
Yine kendi adıma konuşmam gerekirse; beni okurken sürekli olarak “a canım, hırsızın hiç mi suçu yok” diyeceksiniz ve belki de size kendinizi kötü hissettirdiğim için takip etmeyi bırakacaksınız. Olsun, takip edilmeyeyim, sorun değil benim için. Evet, arkadaşlar hırsızın hiç suçu yok, çünkü o “işini yapıyor.” Ya sen ne yapıyorsun? Sen kendi işini mükemmele varan bir şekilde yapıyor musun, yoksa var olanı bozmakla mı meşgulsün? Sen işini mükemmel yaptığında o hırsızın adım atamayacağını bilmiyor musun? Bir olay olduğunda, bir katliam gerçekleştiğinde, ülke kötüye gittiğinde, her şey yerle yeksan olduğunda, toplum olarak hiç aynaya bakmayız. Aslında biliriz asıl suçlunun kendimiz olduğunu ama görmek istemeyiz; çünkü maliyeti vardır kendimizi düzeltmenin. İlk maliyet de bir şeyler öğrenmektir. İşte bundan kaçar ve hep “kendi dışımızdakileri” suçlarız. Bu çok kolaydır ve başkalarına karşı şirin görünmenin, güncelde, en geçerli olan yoludur. Tavsiyem aynaya bakmanız ve tüm sorumluluğun kendinizde olduğunu görmenizdir.
Genel olarak ülkem ile ilgili yazacağım. Bu arada göze sokarcasına, bildiğimizi sandığımız ama hiç bilmediğimizi okuyunca öğrendiğimiz konularda yazı dizilerim olacak. Bunun ilki Türkiye Nerede Bulunuyor olacak. Bunun yanında deneyimlerimi aktardığım ve güncel olayları irdeleyen kısa makalelerim olacak.
Saygılar
Hits: 6
I. Dünya Savaşı’nda Doğu Cephesi
- 4 Ocak 2018
ÖĞRENDİKLERİMİZ 1
- 4 Ocak 2018