
İngiliz Yıllık Raporlarında Damat Ferit Paşa
- 18 Ocak 2018
- Dr. Mehmet Çanlı
- Başlık; MGM Tarih
- 0
Damat Ferit Paşa, Millî Mücadele döneminin en ilginç kişiliklerinden biridir. Mustafa Kemal Paşa’yı, 4 Mart 1919’da iktidara geldiği ilk sadrazamlık döneminde 9. Ordu Müfettişi olarak Anadolu’ya tayin eden ama 16 Mayıs 1919’da İstanbul’dan ayrılmasının üzerinden henüz bir ay bile geçmeden onu geri çağırmaya başlayan hükümetin reisidir. Mustafa Kemal Paşa’nın Anadolu hareketini resmen ilan ettiği Amasya Tamimi’nin ilk hedefi de Damat Ferit Paşa ve hükümeti olmuştur. Çünkü tamimde, vatanın bütünlüğü ve milletin istiklalinin tehlikede olduğu söylendikten hemen sonra Damat Ferit Paşa ve hükümetinin milleti yok farz ettirecek kadar beceriksiz ve yanlış yolda olduğu iddia edilmiştir.
Bu tamimden sonra, Damat Ferit Paşa ve Mustafa Kemal Paşa arasında giderek sertleşen bir mücadele başlamış ve bu mücadeleyi Damat Ferit Paşa kaybetmiştir. Bu mücadele, İstanbul’daki İtilaf Devletleri temsilcilikleri tarafından yakından takip edilmiş ve günü gününe ülkelerine rapor edilmiştir. Bu İtilaf temsilcilikleri arasında en yüksek makamda bulunanlar yüksek komiserlerdir. Bu yüksek komiserler önemli gelişmeleri günü gününe ülkelerine rapor ederlerken her yıl, o yıl içindeki önemli olayları da özet halinde ve Yıllık Rapor ismiyle ülkelerine göndermişlerdir.
Bu yıllık raporlardan, İngiliz Yüksek Komiseri Sir H. Rumbold tarafından 1921 yılının 27 Nisan günü gönderilen ve 1920 yılındaki gelişmelerin anlatıldığı raporun sonunda Osmanlı Padişahı, Veliaht, Mütarekeden sonra hükümet kuran sadrazamlar ve Milli Mücadele’nin liderlerinden Mustafa Kemal Paşa ile Kazım Karabekir Paşa’nın biyografileri de bulunmaktadır. Daha önce bu raporda yazılmış olan padişah, veliaht, Tevfik Paşa, Mustafa Kemal Paşa (Atatürk) ve Kazım Paşa (Karabekir) hakkındaki biyografileri burada yayımlamıştık. Şimdi de aynı raporda Damat Ferit Paşa hakkında yazılan bilgiler aşağıda sunulmuştur.
‘’Ferit Paşa 70’li yaşlarını süren bir devlet adamıdır. Mesleğinin başlarında hariciye temsilciliklerinde diplomatik hizmetlerde görev almıştır. 1886 yılında, mevcut padişahın kız kardeşi Mediha Hanım ile evlenmiştir. Bu evlilik Mediha Hanım’ın ikinci evliliğidir. Ferit Paşa, o dönemden bu yana genellikle Boğaziçi’ndeki sarayında olmak üzere kültürel etkinliklerle dolu bir yaşam sürmüştür. Sanat ve bilim merakı ile tanınan Ferit Paşa, Sultan Hamit’in sonraki dönemlerinde Avrupa ile sosyal ilişkilerini sürdürebilmeyi başarabilmiş az sayıdaki Türklerden biridir. Liberal eğilimleri olan Paşa, o dönemde siyasette etkili bir rol üstlenmemiştir.
1908 Devrimi’nin ardından milletvekili olarak atanmış ve ortaya çıkan yeni siyasi dönemde ise belli rollere soyunmuş, özellikle anayasanın yeniden elden geçirilmesinin tasarlandığı 1910 yılında muhafazakâr bir tavır sergilemek suretiyle oldukça ses getirmiş ve Türk teşkilat ve kurumlarının Fransız modeli çerçevesinde yenilenmesine yönelik eğilimleri şiddetle eleştirmekten de geri durmamıştır. Bu yaklaşımıyla o dönemde Fransızları gücendiren Paşa, genel tavır ve davranışları itibarıyla Jön Türklerin nezdinde gerici biri olarak büyük tepki almıştır.
Ferit Paşa, 1919 Mart’ında sadrazamlığa getirildiği güne kadar önemli başka bir siyasi olayda adından söz ettirememiştir. Ferit Paşa’nın bir bakıma, Ateşkes ’ten beri boy gösteren en önemli figür olduğu söylenebilir. Kitaplar ve müzik ile dolu hayali bir dünyadan son dönem Türk tarihinin en iç karartıcı gerçekliğinin yaşandığı bir dünyaya adım atmak durumunda kalmıştır.
Tek amacı, harap olmuş Türk devletine ve kendini adadığı padişaha en iyi şekilde hizmet etmek olmasına rağmen kendi insanının nefretini bu kadar üzerine çekmiş bir başka devlet adamı daha yoktur. Geniş bir bakış açısına sahip akıllı bir adam olmakla birlikte gündemdeki bazı konulara makul yaklaşımlarda bulunmakta yetersiz kalmıştır. Birlikte çalıştığı kişileri seçmekte çok ta isabet gösterememiş olan Paşa, ele aldığı konularda gereksiz yere ayrıntılara takılıp kalmaktan da kendini kurtaramamıştır.
Türkler tarafından, bazı sebeplerden dolayı temsil ettiği ülkesini ve ülkesinin insanlarını yeterince iyi tanımamakla suçlanmaktadır. Ülke insanı ile olan ilişkilerinde kuşku ve güvensizlik hâkim olmuştur. Sahip olduğu görgü ve zarif duruşundan dolayı bir asilzadeden hiç te geri kalır yanı yoktur. Avrupalılar ile olan münasebetlerinde kendisini etkileyici kılan bu özelliklerinden dolayı Türkler arasında kibirli ve vurdumduymaz bir kişiliğe sahip olmakla ve bir adamın tek başına başarabileceğinden çok daha fazlasını yapmak için sürekli boşa gayret sarf etmekle itham edilmiştir.
Paşa, kusurları ve yanılgıları her ne olursa olsun, kendisinden beklenenin çok üstünde bir cesaret sergilemiştir. Kişisel çabalarının mutlaka olumlu sonuçlar vereceğine dair gerçekçi olmayan bir iyimserlik içinde olması, hatalarından biri olarak görülebilir. Kendisine küçücük bir ümit verdiğinizde, o bundan tarifsiz cesaret alabilmeyi başarmıştır.
İster makamını ilgilendiren konularda ister makam dışında, kayınbiraderi olan Padişah Sultan Vahdettin’in güvenini büyük ölçüde arkasında hissetmiştir. İngiliz kurum ve ideallerine açık bir hayranlık duyan Ferit Paşa, muhtemeldir ki Türkiye’nin tek çıkar yolunun İngiltere ile iyi ilişkiler kurulmasından geçtiğini dile getiren diğer üst düzey devlet adamlarının hepsinden daha fazla samimi duygular beslemektedir.
Millî Mücadele hareketi içerisinde öylesine istenmeyen bir isme sahiptir ki, yakın bir gelecekte tekrar görev e geleceğini ümit etmek hiç te gerçekçi bir yaklaşım olmayacaktır. Yaşı oldukça geçkin olan ve sağlık durumu yeniden dönüşüne el vermeyecek kadar bozuk olan Ferit Paşa, her şeye rağmen, birbirinden kopuk anti Kemalist güçlerin birleşme noktasıdır.’’
27 Mayıs 1919
Sir H. Rumbold
İngiltere Yüksek Komiseri
Hits: 165
Devrimin İşareti
- 17 Ocak 2018
ABD YPG’Yİ SİLAHLANDIRIYOR
- 18 Ocak 2018