
ÖSO-ÖZGÜR SURİYE ORDUSU-2
- 13 Şubat 2018
- Güven Kaya
- Başlık; Bölgesel Sorunlar
- 28
GÜVEN KAYA 13.02.2018 / ANAKARA
Cumhurbaşkanının, 5 Aralık 2017 tarihinde “Ey Amerika, Özgür Suriye Ordusu’nu sizinle kurduk.” dediği, 26 Ocak 2018 tarihinde ise “Şahsiyetli ve onurlu bir mücadelenin askerleri” olarak nitelediği, hakkında “ÖSO’ya terörist diyenler PYD’nin, YPG’nin, DEAŞ’ın, PKK’nın tam benzerleridir, kendileridir” ifadesini kullandığı ÖSO adlı çatı örgütünün bileşenleri bir önceki yazıda anlatıldı: Tıklayınız. Cumhurbaşkanının ifadeleri için: bakınız.
ÖSO Neden Rejime Karşı Savaşmıyor Veya Savaşamıyor?
Kuruluş amacını “sistemi yıkmak için halkla birlikte çalışmak ve halkı sistemin ölüm makinelerine karşı korumak” olarak açıklayan örgüt, zaman içinde, emsallerine nazaran, yeterli insan gücüne, silah ve teçhizata sahip olamamıştır. “Peki, neden bu duruma düştüler” diye sorduğumuzda ana hatları ile “askeri, siyasi, ideolojik çöküş ve radikal İslam ile iş birliği” gerekçelerine ulaşmamız mümkündür:
Askeri Çöküş
*2012-2013 yıllarında Suriye’nin topraklarının %50’den fazlasını elde bulunduran örgüt fazla bir zaman geçmeden askeri çöküşe girdi uluslararası destek azaldı. Önceleri ABD’nin de desteklediği örgüt artık eski desteği bulamıyor. Bunda “eğit-donat” sürecinin sonunda kendilerini eğiten ve donatanlara yaşattıkları hüsran da etkindir.
19 Şubat 2014’te ABD, Türkiye ve Özgür Suriye Ordusu arasında bir eğit-donat anlaşması yapıldı. 2 bin kişi Türkiye’de Türk ve ABD’li askerler tarafından Kırşehir’de eğitilmek üzere seçilecekti. Ancak eğitilip Suriye’ye gönderilen 60 kişiden 18 kişilik bölümü El-Nusra Cephesi tarafından alıkonuldu. Eğitilip 18 Eylül 2014’de Suriye’ye gönderilen 62 kişilik ikinci grup da ABD tarafından kendilerine tahsis edilen 10 kadar araç ve havan topları ile birlikte El Nusra’ya katıldıklarını açıkladılar. Bunun üzerine ABD projeyi askıya aldığını duyurdu. 384 milyon dolara mal olan ve 6.000 personelin çalıştığı projede 60 Özgür Suriye Ordusu militanı eğitilebildi ve proje başarısız oldu.
*Cihatçı ve radikal İslamcılarla iş birliği yapması da batının desteğinin azalmasına neden olan bir başka etkendir.
* Dış güçlerle olan ilişkileriyle birlikte isminin çağrıştırdığı hoş anlamı ve sahada yaptıkları arasındaki fark, örgütün sürekli sorgulanmasını beraberinde getiriyor. 2013’te ÖSO’ya bağlı Faruk Tugayı’nın komutanı Ebu Sakkar’ın öldürülen bir askerin iç organını ısırdığı video “ılımlıların” ne kadar “ılımlı” olduğu sorusunu yaygınlaştırmıştı. Yine 2016’da Nureddin Zengi Hareketinin (bugün geçmişte bu örgütte yer almış bazı militanlar Ceyşül Nükba ile Afrin operasyonuna da katılıyor) bir mensubu Halep’in kuzeyinde Filistinli mülteci çocuğun kafasını kestiği videoyla gündeme gelmişti.
*Disiplinsizlik. Yıldan yıla, aydan aya değişiklik gösteren yapısı ciddi bir yönetim kadrosunun olmadığını gösterir. Yönetim kadrosu eksikliği eğitim ve disiplin eksikliğini de beraberinde getirir.
TSK ile birlikte yaptıkları Fırat Kalkanı Harekâtında tüm disiplinsizliklerini gösterdiler. Harekâta katılan subaylar, ÖSO’nun savaşma yeteneğinin düşüklüğünü dile getirdikleri gibi korkaklığını da söylemeden geçmediler: TSK’nın ele geçirdiği ve tutması için ÖSO’ya teslim ettiği mevzii ÖSO bırakıp kaçtığı için, TSK üç kez daha ele geçirmek zorunda kaldı. Bırakıp gitmelerinin nedeni nedir diye merak edildiğinde karşımıza YPG safına geçme, IŞİD’e katılma, Suriye Ordusuna katılma ve en acısı olarak silahlarını satıp, firar etme çıkıyor. Bunların içinde ÖSO’nun komutanları da var. Haber için bakınız.
*Emir-komuta sisteminin olmaması veya yetersiz olması ciddiyetle olaylara yaklaşan dış desteğin azalmasına neden olmuştur. Tüm grupları bir sistem altında toplamak ve tam kontrol altına almak için Yüksek Askeri Konsey (YAK) oluşturuldu. YAK altında belirlenen beş farklı cephede savaşan yaklaşık 30 farklı grup yer aldı. Her cephe için altışar örgüt planlandı. Ancak çatı örgüt bu konuda etkin olamadı, her cephe hatta grup kendi istekleri doğrultusunda hareket etti. Ayrıntı için bakınız.
*Sürekli yeni oluşumlar yaratılıyor. Böylesi davranışlar kurulduğundan bu yana geçen zaman içinde örgütün kararsız bir yapıda olduğuna işarettir. Aklı başında olan devlet yöneticileri, bugünden yarına değişen ortamlar için vergi mükelleflerinin parasını sokağa atmak istemez.
ÖSO’nun kurulduğu 19 Temmuz 2011 tarihinden sonra kurduğu ve dâhil olduğu oluşumlara baktığımızda gereğinden fazla dağıldığını görürüz. Bu da bir arayış içinde olduğunu ve organize olamadığını gösterir.
– ÖSO Kasım 2011’de Suriye Ulusal Konseyi’ni tanıyor ve bağlılığını beyan ediyor. Ancak ikisinin olaylara yaklaşımı tamamen terstir.
– 16 Kasım 2012’de Askeri Konsey kuruluyor. Askeri konseyin ne yaptığı nelere muktedir olduğuna dair bir kayıt yok. Öyle anlaşılıyor ki, Ortadoğu’da mutat olduğu üzere, bir şeyler yapılıyor görüntüsü verilmek isteniyor.
-2012 sonunda YAK kuruluyor.
-2016 yılında, Türkiye destekli olarak, ÖSO ile bağlantılı grupların bir kısmı bir araya gelerek “Havar Kilis Operasyon Odası” adlı bir oluşuma gitti. Havar Kilis Operasyon Odası verilen bu oluşumun iki ana bileşeni var. Bunlardan birisi ÖSO, diğeri de “Halep’in Fethi” adlı daha önce Halep’te savaşmış grupların oluşturduğu çatı örgüt.
-2017 yılında Suriye Geçici Hükümeti kuruluyor.
-30 Aralık 2017’de Suriye Milli Ordusu (SMO) kuruldu. SMO, ÖSO’ya bağlı yaklaşık 30 alt grubun birleşmesinden oluşturuldu.
*Bileşenleri çok sık değişiyor. Aydan aya değiştiğini görmek mümkün. Bunun yanında taraf değiştiren komutanlar da mevcuttur. Örnek olarak Saddam El Cemal’i vermek meseleyi daha iyi anlatır:
Cemal, Deyr Ez Zor kentinde bir dönem Beşşar Esat rejimine karşı en etkili mücadeleyi veren Allahu Ekber Tugayı’nın başındaydı. Savaşçılarıyla birlikte Batı’nın desteklediği Özgür Suriye Ordusu’nun (ÖSO) komutası altında mücadele eden Cemal, sadece bir tugayın başındaki isim olarak değil, ÖSO’nun Suriye’nin doğusundaki en önemli komutanlardan biri olarak tanınıyordu.
Ancak Kasım ayında sürpriz bir şekilde, ÖSO ve tugaydaki görevini ‘tövbe ederek’ bıraktı ve bir dönem birlikte savaştığı grupları ‘dönek’ ilan etti.
Cemal son olarak görüldüğü videoda, kahverengi deri ceketi ve siyah-beyaz poşusu ile Siyah El Kaide bayrağının önünde savaşçılarına sesleniyor. El Kaide bağlantılı Irak Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) yayımladığı videoda Cemal, savaşçılarından ÖSO’dan ayrılmalarını istiyor. Bakınız:
*Kendi içinde sürekli çatışmalar yaşayan bir örgüttür. Bazen bu çatışmalar çok sayıda insanın ölmesine, bazı grupların çatıdan ayrılmasına neden olabiliyor. Bakınız:
Siyasi Çöküş
ÖSO geçen yıllarda siyasi ve askeri anlamda o kadar çok arayış ve yeniden yapılanma içerisine girdi ki, şu anda aslında ortaya çıkış nedenlerinin tam tersi bir noktada duruyor.
*Temmuz 2011’de Esad karşıtı seküler gruplardan oluşan ve Suriye’nin demokratik ve cumhuriyetçi karakterini savunan ÖSO’nun, Fırat Kalkanı ve Zeytindalı Harekâtında Suriyeli Kürtlerle savaşır hale gelmesi dış devletlerin gözünden kaçmadı.
*ÖSO içinde bulunan irili ufaklı gruplardan birkaçı bir araya gelerek alt grup oluşturuyor, bazen de birbirleri ile çatışıyorlar. Bu durum süreklilik kazanmış haldedir. Böyle olunca ne için ÖSO içinde oldukları sorgulanır oluyor ve siyasi birliktelik içinde olmadıkları ortaya çıkıyor.
İdeolojik Çöküş.
ÖSO çatısı altında toplanan grupların büyük bir kısmı ılımlı, bir kısmı ise radikal İslamcı akımlardan oluşuyor. Diğer yandan, bazı gruplar hala seküler değerleri savunmaya devam ediyor. Günümüzde ÖSO çatısı altında yaklaşık 80 farklı birlik ve grubun olduğu belirtiliyor. Bu gruplar ne ortak siyasi amaçlar güdüyor ne de askeri olarak birlikte hareket ediyor. Aslında “ÖSO” uzun zaman önce yok olmuş bir birliğe atıfta bulunuyor.
Suriye’yi ve ayaklanan tarafları iyi tanıyan uzmanlar “Suriye’de bir zamanlar net olarak çekilen savaş çizgileri muğlaklaşmış durumda. Esad rejimini destekleyenler ve ona karşı çıkanların durduğu saflar artık belli değil” şeklinde yorumda bulunuyorlar ve ekliyorlar “Suriye’deki çatışmalar artık amacını yitirmiş gibi görünüyor. Rusya ve İran tarafından desteklenen Beşar Esad hala yönetimde. İsyancıların kime karşı savaşmaya devam ettiği ise gittikçe daha büyük bir muamma haline geliyor.”
Zeytin Dalı Harekâtıyla Afrin bölgesindeki teröristlerin temizlenmesinde Türk Ordusuyla birlikte hareket etmektedir. Bu operasyonun amacı Suriye’nin toprak bütünlüğünü sağlamak olarak açıklanmıştır. Bir anlamda rejimin maksadıyla aynıdır. O halde ÖSO’nun da cephesi, konumlanması değişmiştir. Bu da onun rolüne ilişkin bizim bakış açımızı değiştirecek yeni bir durumdur.
Bir anlamda ABD’ye karşı ve Suriye’nin toparlanmasına hizmet eden bir stratejinin parçası olmuş demektir.
Çok değişik fikir ve davranışların olduğu bir çatıdan ideolojik birlik beklemek hayalciliktir.
Radikal İslamcı Gruplarla İş birliği
*2012 yılı son günleri ile 2013 yılının ilk günlerinde Yüksek Askeri Konsey (YAK) kuruldu. Konuyla ilgili olarak bakınız.
YAK’ın başında bulunan General İdris, amaçlarını Suriye’de sayıları ve etkinliği giderek artan cihatçı gruplara karşı “daha ılımlı ve daha güçlü bir alternatif” oluşturmak olarak tanımladı. Bundan ötürü ÖSO ve çatısı altındaki birçok grup, gerek Batılı devletler gerekse de uluslararası medya tarafından “muhalifler” ya da “ılımlı muhalif gruplar” olarak nitelendirilmeye başlandı.
Ancak zaman içinde öyle olmadığı görüldü.
Suriye savaşında Esad karşıtı ılımlı gruplara destek veren ABD, başından beri tam anlamıyla güvenemedikleri bu partner konusunda hep temkinli davrandı. Washington, ÖSO’ya verecekleri yardımların IŞİD gibi cihatçı grupların eline geçebileceği kaygısını taşıdı. Sonuç olarak hem Obama hem de sonrasında gelen Trump yönetimi ÖSO’ya destek ve silah sevkiyatı konusunda çekimser davrandı.
*ÖSO adı altında birbirinden farklı gruplar var. Bu grupların isimlerine, internette dolaşan videolarına ve o videolarda attıkları sloganlara bakınca, onların radikal İslamcı ve cihatçı gruplar olduğu belli oluyor. Bu da ABD yönetiminin neden ÖSO’yu desteklemediğinin bir kanıtıdır.
Mesele din ve mezhep temelinde bir savaş yürütmek olduğunda ÖSO gruplarıyla IŞİD, Nusra ve Ahrar Şam’ın benzerlikler taşıdığı birçok örnekle görüldü. ÖSO’nun zayıflamasıyla Suriye içinden ve dışından binlerce militanın bu gruplara geçmesi, söz konusu ideolojik yakınlığın göstergelerinden bir diğeridir.
*Kendine sürekli bir destekçi bulamayan ÖSO, daha güçlü ve organize gördüğü cihatçı gruplara yanaşarak kendini Suriye ordusuna karşı koruma altına almaya çabaladı.
İdlib, 2015 Mart ayında ABD’nin desteği ve Türkiye, Katar, Suudi Arabistan’ın düzenlemesiyle oluşturulan “Fetih Ordusu” tarafından ele geçirildiğinde, kent merkezinde ÖSO, Ahrar Şam ve Nusra bayrakları birlikte dalgalanıyordu. Fetih Ordusu’nun esas gücünü iki Selefi örgüt, el Kaide (Nusra) ve Ahrar Şam oluştursa da ÖSO şemsiyesi altında anılan diğer gruplar, yabancı hükümetlere ve medyaya İdlib’i ele geçirenleri “terörist” olarak anmamaya gerekçe sağlıyordu.
*ÖSO’nun Ahrar el Şam ve Ceyş ül İslam’la ittifak yaptığı biliniyor. ÖSO’nun kuzeydeki birliklerinin başındaki komutan bunu doğruluyor: “Savaşta geçici bazı askeri ittifaklar ortaya çıkabiliyor.” Ve bu iki örgütü, “Suriye’de son derece önemli, Suriye sahasında iki kuvvetli faktör, ulusal bir politik vizyon sahibi olan, pek çok noktada ÖSO ile birleşen ve Riyad Konferansı Bildirisi’ni imzalamış olan iki grup” diye niteliyor.
ÖSO Terör Örgütü Müdür?
ÖSO, Suriye ordusundan ayrılan subayların kurduğu bir örgüt olup, başlangıçta ordudan kaçan askerler silahlı gücünü oluşturmuştur. Zamanla toplumun her kesiminden insanlar buraya katılmıştır.
Ülkede dış destekli bir ayaklanma çıkıyor ve ordudan bir grup insanın kurduğu bir örgüt de iç desteği oluşturacak şekilde ayaklanmaya katılıyor. Bunun adı nedir? Bunun adı dünyanın her yerinde terördür. Örgüte terör örgütü, örgütün içindekilere de terörist denir. Zaten Suriye devleti de bunları terör örgütü olarak tanımladı. Bir devletin terör örgütü olarak tanımladığını diğer devletler de terör örgütü olarak tanımak ve öyle davranmak zorundadır. Türkiye’nin PKK terör örgütüne “terör örgütü” denmesi ve kapsamına alınması için yaptığı mücadeleyi göz önüne getirirsek konu daha iyi anlaşılır. Biraz daha açalım: Türkiye’nin terör örgütü olarak tanımladığı ve davrandığı (geçmişteki bazı olayları kurcalamayı bir kenara koyarsak) YPG, ABD tarafından terör örgütü olarak tanımlanmıyor ve davranılmıyor, destekleniyor. Bunun sonucu olarak da iki devletin arası oldukça kötü durumda.
Bu arada, Rusya Federasyonunun PKK ve YPG’yi terör örgütü olarak tanımadığını, hatta Rusya’da bürolarının olduğunu ama tüm bunlara rağmen Rusya ile ABD’ninkine benzer bir gerilimin yaşanmadığını da beyan etmek gerekir.
Şekli ve şartı ne olursa olsun hiçbir terör örgütü ile iş birliği yapılmaması gerekir. 2004 yılında terör örgütü olduğu MGK’da zamanın genelkurmay başkanı tarafından yazılı ve sözlü beyan edilen FETÖ, 16 Temmuz 2016’da zamanın hükümeti tarafından, 15 Temmuz ayaklanmasından ötürü, terör örgütü olarak tanımlandı. Aradan geçen 12 yılda giderek artan iş birliği gören gözlerden kaçmadı.
Terör ile yapılan iş birliği, yapanı, zaman içinde esir alır.
ÖSO Kuvayımilliye Midir?
Kuvayımilliye kavramı 1919-1922 sürecinde gerçekleşen milli bir hareketin sembolleşmiş halidir. Dünyada eşi ve benzeri yoktur.
ÖSO’yu bu kavrama dâhil etmek hem şeklen hem de şartlar itibari ile mümkün değildir. Suriye bir büyük savaş içinde değildi, herkes günlük hayatını sürüyordu. Suriye işgal edilip, işgal devletlerine ait parçalar oluşturulmuş değildi. Önemli yerlerine yabancı askerler gelip, yerleşmemişti. Bir çıkarma ile ülkenin en güzel yerleri işgal edilmemiş ve ülkenin merkezine doğru ileri harekâta geçilmemişti. Ülkesinde yerli halk işgal güçleri tarafından tecavüz ve imha edilmiyordu.
Gerçek bu olunca, Kuvayımilliye kavramını terör örgütü seviyesine indirmek, bu kavramı yaratan Türk Milletine açıktan hakaret etmektir, değerlerini ayaklar altına almaktır. Aslında her türlü milliyetçiliği ayaklar altına alanlardan, milliyetçiliğin sembolü olan kavramları çiğnemesinden başka bir davranış beklemek hayal kurmaktır. Ama bize düşen iş, gerekirse, önce hayalini kurmak, zamanı geldiğinde de değerleri ve kavramları yerli yerine oturtmaktır.
Hits: 59
Yunan Generalin Villası
- 11 Şubat 2018
Çerkez Ethem: Hain mi, vatansever mi?
- 13 Şubat 2018