
Üç İnsan, Bir İsyan, Üç Ölüm
- 17 Şubat 2018
- Dr. Mehmet Çanlı
- Başlık; MGM Tarih
- 1
Bu yazımızda 1919-1922 yılları arasında Batı Anadolu bölgesinde meydana gelen olaylarda önemli roller üslenen üç farklı kişiden bahsedeceğiz. Farklı taraflarda yer alan bu üç kişinin kaderi bir isyanda birleşmiş ve bu isyan sebebiyle üçü de infaz veya idam edilerek öldürülmüştür. Bu öldürülmelerin temelinde de bu üç kişinin isyan sırasında birbirleriyle olan mücadelesi vardır. Bunlar Köprülü Hamdi Bey, Dramalı Rıza Bey ve isyanlarıyla meşhur Ahmet Anzavur’dur. Bunlardan ilk ikisi Millî Mücadele taraftarı, üçüncüsü ise Damat Ferit ve İngilizlerin bir oyuncağıdır.
Bu üç kişiden biri olan Köprülü Hamdi Bey, Edremit Kaymakamı iken mütareke döneminde görevinden istifa etmiş ve İngilizlerin baskısıyla İstanbul hükümetlerinin kurduğu Divanı Harplerde yargılanan birçok devlet görevlisi gibi yargılanmamak için Edremit-Ayvalık bölgesinde bazı silahlı arkadaşlarıyla birlikte kırsal alanda yaşamaya başlamıştır. Çünkü bu yargılamalar adaletsiz ve insafsızdır. Bu mahkemeler masum bir devlet görevlisi olan Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey’i 9 Nisan 1919’da idama mahkûm etmiş ve 10 Nisan’da idam etmiştir. Onlarca kişiyi de yargılamak maksadıyla hapse atmıştır.
Bu dönemde Anadolu bu şekilde yargılanacakları endişesiyle dağlara kaçan Köprülü Hamdi Bey ve Celal (Bayar) Bey gibi birçok kişiyle doludur. Bu kişiler Yunanlıların İzmir’e asker çıkarmalarının ardından ortaya çıkan Kuvayı Milliye unsurlarının da ilk kurucuları olmuştur. Benzer şekilde Köprülü Hamdi Bey de, Yunanlılar Ayvalık’ı işgal edince hemen adamları ve kendisine katılan bazı gönüllülerle birlikte bir milli müfreze kurmuş ve o sırada Ayvalık bölgesinde savunma düzeni alan Alay Komutanı ve eski bir Teşkilatı Mahsusa üyesi olan Yarbay Ali (Çetinkaya) Bey’in yanına giderek ona katılmıştır. Yani Millî Mücadele’de Yunan işgaline karşı ilk direnişi gösteren askeri birlik içinde Hamdi Bey ve arkadaşları da vardır. Buradan da anlaşılacağı gibi Hamdi Bey vatansever bir insandır.
Köprülü Hamdi Bey’in, bu yazıda bahsedeceğimiz diğer bir önemli kişilik olan Ahmet Anzavur’la ilk karşılaşması ise Ekim 1919’daki Birinci Anzavur İsyanı sırasında gerçekleşmiştir. Ahmet Anzavur, emekli bir jandarma binbaşısıdır. Bir süre İzmit’te mutasarrıflık yapmıştır. Aslen Kuzey Kafkasyalı olan ve Biga’da yaşayan bir aileye mensuptur. Bu ailenin ve Anzavur’un sarayla yakın ilişkileri bulunmaktadır. İlginçtir ki bu hain Ahmet Anzavur aynı zamanda, İngilizleri Eskişehir’den çıkaran ve Düzce isyanı sırasında Hendek civarında asilerin tuzağına düşerek şehit olan 24. Tümen Komutanı Yarbay Mahmut Bey’in akrabasıdır.
Ama Mahmut Bey Millî Mücadele uğruna İngilizler ve İstanbul hükümetine karşı mücadele ederken, akrabası Ahmet Anzavur Ekim 1919’da Biga ve çevresinde Damat Ferit Paşa ve Sarayla işbirliği içinde bir isyan çıkarmıştır. Bu isyan üzerine Köprülü Hamdi Bey, 5 Kasım’da Manyas’a giderek Anzavur’la görüşmüştür. Bu görüşmede Anzavur, yanıltıldığını ve görev verilirse cepheye gidebileceğini söyleyince isyana son verdiği düşünülerek takip edilmekten vazgeçilmiştir. Fakat Anzavur, 12 Kasım’da etrafına topladığı bazı eşkıyalarla birlikte tekrar isyan ederek Susurluk’a gelmiş ve 61. Tümen Komutanı emrindeki kuvvetlerle 16 Kasım’da Demirkapı bölgesinde çıkan çatışmada yenilmiştir.
Ancak Anzavur bu çatışmadan sağ olarak kaçmayı başarmış ve isyana devam etmiştir. İsyan tam olarak sona erdirilemeyince Çerkez Ethem de dâhil birçok Kuvayı Milliye unsuru Yunan ordusunun karşısından çekilerek Balıkesir’e çağırılmıştır. 19/20 Kasım’da Balıkesir’e gelen Çerkez Ethem, Yarbay Rahmi’nin yardımcısı olarak tenkil harekâtı için görevlendirilmiştir. Meydana gelen çatışmalarda bu Kuvayı Milliye birlikleri karşısında tutunamayan Anzavur, 27 Kasım’da bölgede barınamayarak kaçmaya başlamıştır. Çerkez Ethem ve Yarbay Rahmi Bey tarafından takip edilen Anzavur, 30 Kasım’daki çatışmadan da sağ olarak kurtulmayı başarmış ama 3 Aralık tarihine kadar yanında artık sadece altı yedi kişi kalmıştır. Böylece Birinci Anzavur İsyanı sona ermiştir.
Bu sırada bir yandan bu tür isyanları bastırmakla, öte yandan da Yunan ordusu ile mücadele etmekle uğraşan Kuvayı Milliye birliklerini ikmal etmek ve yeni birlikler kurmak için silah ve cephaneye ihtiyaç duyulmaktadır. Yakınlardaki en büyük silah ve mühimmat deposu ise Çanakkale Boğazı’nın Trakya yakasındaki Akbaş Cephaneliğidir. Bu cephanelikteki silah ve mühimmat İngilizler tarafından Rusya’da Bolşeviklerle savaşan Wrangel ordusuna gönderilecektir. Bu sebeple, bu silah ve mühimmatın bir an önce depodan kaçırılması gerekmektedir.
61.Tümen Komutanı ile görüşen Köprülü Hamdi Bey bu işi üzerine almış ve Birinci Anzavur İsyanının bastırılmasının ardından 10 silahlı adamıyla birlikte Biga’ya gitmiştir. O sırada Gönen tarafında bulunan ve Çerkez Ethem’le birlikte isyanını bastırmak için Salihli bölgesinden gelen Dramalı Rıza Bey’in, Çerkez Ethem’le arası açılmış ve Salihli Cephesi’ne dönmemiştir. Fakat Balıkesir’de kalan Dramalı Rıza burada da boş durmamış, 61. Tümen Komutanı Kazım (Özalp) Bey’in kardeşi Fethi ile birlikte milli kuvvetler için İstanbul’daki silah depolarından silah ve cephane temin etmeye başlamıştır. Akbaş Cephaneliğindeki silah ve mühimmatın kaçırılması çok önemli ve aciliyeti olan bir konu olduğundan 61. Tümen Komutanı, çok kabiliyetli ve fedakâr bir kişi olan Dramalı Rıza’yı Hamdi Bey’e yardım etmesi için 40 adamıyla birlikte Biga’ya göndermiş ve böylece Köprülü Hamdi Bey ve Dramalı Rıza Bey beraber çalışmaya başlamışlardır.
Bu iki vatansever insan Biga bölgesinde hem Kuvayı Milliyeci geçinen hem de İstanbul’la yakın ilişkisi olan Kara Hasan isminde birinin çetesini dağıtarak hapsetmişlerdir. Bunun sonucunda bölgeden Kuvayı Milliye’ye karılım artmıştır. Bu katılanların da desteğiyle Gelibolu’daki Akbaş Cephaneliği’ndeki silah ve mühimmat, Köprülü Hamdi Bey ve Dramalı Rıza tarafından, 26/27 Ocak 1920 gecesi Anadolu’ya kaçırılmıştır.
Akbaş Cephaneliği’nden kaçırılan silah ve mühimmat Biga’nın Yenice Bucağı’na depolanmış ve bu silah ve mühimmat kullanılarak bölgede 500 gençten oluşan bir Kuvayı Milliye kuvveti oluşturulmuştur. Fakat halktan para ve asker toplanmaya başlanınca bölgedeki Pomaklar Hamdi ve Rıza Bey’e karşı cephe almışlar ve Karabiga ve Çanakkale’deki İngilizlerle irtibata geçmişlerdir. Bunu fırsat bilen ve Damat Ferit Paşa ile temas halinde olan Anzavur da onun talimatıyla Çerkezleri kışkırtmaya başlamıştır.
Bunun sonucunda Gâvur İmam yönetimindeki Pomaklar ve Şah İsmail yönetimindeki Çerkezler 16 Şubat 1920’de Biga’yı basmışlar, 17 Şubat’ta da Ahmet Anzavur Biga’ya gelmiş ve buradan Yenice’ye yürümüştür. Böylece İkinci Anzavur İsyanı başlamıştır. Bu isyan üzerine, Akbaş’tan kaçırılan silah ve mühimmatı koruyan Dramalı Rıza ile birleşmek için Yenice’ye doğru çekilmeye çalışan Hamdi Bey yolda dinlenmek için mola verdiği bir köyde bekçinin kendisini tanıması üzerine silahlı köylülerce yakalanmış, elleri bağlanmış ve yürüyerek Biga’ya götürülmüştür. Biga yakınlarındaki bir değirmene geldiklerinde Hamdi Bey isyancılar tarafından acımasızca infaz edilmiştir. Öldürüldükten sonra da defalarca süngülenerek paramparça edilmiş ve cenazesi Biga’ya getirilerek halka gösterilmiştir. Böylece incelediğimiz üç kişiden birincisi acı bir şekilde hayata gözlerini yummuştur.
Bu gelişmeler üzerine 14. Kolordu, bölgeye askeri birlikler sevk etmeye başlamış, 20 Şubat’ta yola çıkan bu birliklerin ardından Balıkesir’deki Kuvayı Milliye birliklerinden de bir takip müfrezesi oluşturulmuştur. Asiler, Akbaş’tan kaçırılan silahları ele geçirmek için 21 Şubat’ta Yenice’ye taarruz edince buradaki müfrezenin başında bulunan Dramalı Rıza Bey silah ve cephanenin asilerin eline geçmemesi için depoyu havaya uçurulmuş ve müfrezesiyle birlikte bölgeden çekilmiştir.
Bu başarıdan cesaret alan Anzavur, Ahmediye Cemiyeti’ni kurmuş ve Kuvayı Muhammediye adıyla birlikler oluşturmaya başlamıştır. Böylece isyan hızla bütün bölgeye yayılmış fakat gönderilen askeri birliklerle Anzavur arasında 8-10 Mart tarihlerinde meydana gelen çatışmalarda Anzavur yenilmiştir. Ancak yine sağ olarak kaçmayı başarmıştır.
Anzavur, etrafına bir miktar daha silahlı adam toplayarak 4 Nisan’da tekrar Gönen’e taarruz etmiş ve kasabayı ele geçirmiştir. Gönen’in ardından da Mustafa Kemal Paşa, Karacabey ve Bandırma’yı ele geçirmiştir. Anzavur’un Balıkesir’e de saldıracağı haber alınınca 61. Tümen Komutanı 7 Nisan’da, Aydın Cephesi’nden bir süvari bölüğü ve 350 zeybeği Alaşehir’e getirtmiş, bunları, Salihli ve Alaşehir cephesinden çektiği gönüllülerle takviye ederek Balıkesir’de toplamıştır.
Ayvalık, Akhisar ve Balıkesir’den gelen milli müfrezelerle birlikte toplan 2000 kişiye ulaşan bu kuvvet Çerkez Ethem’in emrine verilmiştir. Bu kuvvet, 15 Nisan’da Susurluk-Gönen istikametinde harekete geçmiş ve Anzavur kuvvetleriyle temas sağlamıştır. Ertesi gün de devam eden çatışmalar sonucunda isyancılar bozguna uğramış, Anzavur ise yaralanmasına rağmen yine kaçmayı başarmıştır.
Karabiga ’ya giden Anzavur, Damat Ferit Paşa Hükümeti tarafından isyana devam edebilmesi için 22 Nisan’da 55.000 lira gönderilince bir İngiliz gemisiyle İstanbul’a gitmiştir. Bu parayı alan Anzavur saray, Damat Ferit Paşa ve İngilizlerle görüştükten sonra İzmit’e dönmüş ve o sırada Kuvayı İnzibatiye Birlikleri Komutanı olarak İzmit’te bulunan Süleyman Şefik Paşa’dan silah ve cephane aldıktan sonra 8 Mayıs’ta şehirden ayrılmıştır.
İzmit’ten ayrılan Anzavur, 500 kişilik kuvvetiyle 10 Mayıs’ta Adapazarı’nı, 13 Mayıs’ta Kandıra’yı işgal etmiş ve 15 Mayıs’ta Geyve Boğazı’na saldırmış fakat ele geçirememiştir. 16 ve 17 Mayıs’ta da taarruza devam etmiş ancak yeni milli kuvvetler gelince geri çekilmek zorunda kalmıştır. Geyve bölgesindeki bu çatışmalar sırasında kaçarken attan düşerek yaralanan Anzavur 22 Mayıs’ta İstanbul’a gitmiştir.
Bu sırada Akbaş Cephaneliği’nden kaçırdığı silahların bulunduğu depoyu havaya uçuran Dramalı Rıza, biraz daha dayanabilseydi milli kuvvetler kendisine yardıma yetişeceklerdi iddiasıyla bu olaydan dolayı çok eleştirilmiştir. Bu eleştirilerden ve Köprülü Rıza’nın vahşi bir şekilde katledilmesinden büyük bir üzüntüye kapılan Dramalı Rıza, tüm bu kötülüklerin sebebinin Damat Ferit Paşa’nın hainlikleri olduğunu düşünerek onu öldürmeye karar vermiştir. Bu maksatla ona suikast düzenlemek için İstanbul’a gitmiş fakat yakalanmış ve mahkeme huzuruna çıkarılmıştır. Mahkeme, sadrazama suikast teşebbüsü suçlamasıyla Dramalı Rıza’yı idama mahkûm etmiş ve bu karar kısa süre içinde infaz edilmiştir. Böylece bu yazımızın konusunu teşkil eden üç kişiden ikincisi de hayata gözlerini yummuştur.
Bu üç kişiden Kuvayı Milliye taraftarı olan iki kişiden biri Anzavur’un adamlarınca vahşi bir şekilde katledilmiş, diğeri ise Anzavur’u isyana teşvik eden Damat Ferit tarafından idam edişmiş fakat Anzavur birçok kez ölümle karşı karşıya gelmesine rağmen hep son anda kaçarak kurtulmayı başarmıştır. Ama çekirge bir sıçrar iki sıçrar misali, Köprülü Hamdi Bey’in adamları tarafından çok sevdikleri müfreze komutanlarının intikamını almak için sürekli olarak takip edilen Anzavur, Sakaya Meydan Muharebesi’nden sonra 1922 yılında Biga bölgesinde yakalanmış ve gözünün yaşına bakılmadan öldürülmüştür. Böylece, birbirinden çok farklı kişilikler olan bu üç insanı bir araya getiren bir isyan (İkinci Anzavur İsyanı), üç yıl içinde üçünün de öldürülmesine sebep olmuştur.
Hits: 134
Petrol ve İslam
- 15 Şubat 2018
Papulas’ın yaşamı ve ölümü
- 19 Şubat 2018