
MİLLİYETÇİLİK VE TÜRKLER
- 17 Mart 2018
- Güven Kaya
- Başlık; Politika
- 31
- Facebook0
- Twitter0
- WhatsApp10
- LinkedIn0
- Telegram0
- Paylaşım
GÜVEN KAYA 17.03.2018 / ANAKARA
Türkler milliyetçi midir?
Yanıtını en sona bırakalım derim.
Derler ki yeryüzünde en milliyetçi etnikler Türkler ve Sırplardır. Bunu derler ama bu gerçekten böyle midir? Sırplar için bir yorumda veya beyanda bulunacak değilim ama milliyetçilik tavırlarını beğenmiyorum dersem yalan söylemiş olurum.
Doğma büyüme içinde yaşadığım ve bir tarafı ile tamamen Anadolulu bir tarafı ile de Turanlı olmanın getirdiği “taraf” olma durumum gereği; Türklerin milliyetçilik anlayışını ve uygulamasını incelemek, değerlendirmek, yorumlamak ve görüş beyan etmek hakkım vardır. Bu hakkımın ilk kısmını burada kısaca ve her gün göz önünde olan değerler temelinde kullanacağım.
Yazılı tarihe geçtiği kadarıyla, biz Türkler 120 den fazla devlet kurmuş[1] ve pek tabi ki yıkmışız. Nedense bunların sadece 16 tanesini değerlendirmeye alırız ve deriz ki içlerinden iki tanesi dünya üzerinde etkili olmuştur. Bu görüşe katılıp katılmadığım bu yazının konusu değildir. Bahsi geçen iki devlet Büyük Selçuklu İmparatorluğu ile Osmanlı İmparatorluğudur.
Milleti millet yapan kavramların en önemlilerinden biri “duyguysa” diğeri de “dildir.” Bugünkü -akıl ve mantık süzgecinden geçirilerek orta yere konmuş- millet kavramı yukarıda bahsettiğimiz iki unsuru tamamen kapsar: “Geçmişte hayatın ve dünyanın tüm badirelerine rağmen birlikte yaşamış, halde birlikte yaşayan ve gelecekte de birlikte yaşama azim ve kararında olan insan topluluğudur.” İşte burada duyguları ifade etmenin ve anlaşmanın en belirgin yolu olan dil kendini gösteriyor. Milliyeti olmayanın, millet olamayanın milliyetçiliği olur mu?
Olaya dil açısından baktığımızda Büyük Selçuklu İmparatorluğunda büyük bir çelişki görürüz. İmparatorluk sınırları içinde herkes tam manasıyla eşit haklara ve konuma sahip değildir. Selçuklu yönetim anlayışında, en önce Selçuklu soyundan gelen beyler dikkate alınır. Daha sonra Türk soyundan gelen beyler dikkat alınır ve en sonunda diğer etniklerden olan beyler dikkate alınır. Buna itiraz eden olabilir ama bana oldukça mantıklı gelmektedir. Zaman ibresi 10, 11 ve 12. Yüzyıldadır.
İmparatorluk yönetiminde sıralaması bu olan uygulama, dil kon usuna gelince Selçuklu soyunu hiçe saydığı gibi Türklüğü ve her ikisinin ortak paylaşım noktası olan Türkçeyi de hiçe sayarak Farsçayı öne çıkarıyor ve resmi dil konumuna getiriyor. Birisi çıksın ve aklı başında bir açıklama ile bu uygulamanın doğru olduğuna makul ve mantıklı insanları inandırsın.
Gelelim diğer etkili imparatorluktaki dil uygulamasına. Osmanlı İmparatorluğunda yabancı kadınlardan çocuk yapma ve bu çocukların padişah olması öne çıkmış olup, padişahlar her nesilde giderek daha fazla “yabancılaşmıştır.” Türklüğü ve Türk olan değerlerle övünen bir padişah görmek bir zaman sonra mümkün olmamaktadır. Çünkü o padişah daha küçüklüğünden beri annesinin milliyeti gereğince anadili ile gelenek ve göreneklerini ilk elden –annesinden- öğrenmektedir.
Osmanlılar gibi Anadolu Selçuklu Devletinden bağımsızlığını alarak beylik olan Karamanoğullarından Mehmet Bey, beyliği zamanında (1277) Türkçeyi resmi dil yaparken diğer dillerin tümünü yasaklamış ve tarihe geçmiştir.
Ya Osmanlı ne yapmıştır? Her geçen yılda, yalın, kolay ve anlaşılır Öz Türkçeyi terk ederek, içine Türkçenin de karıştığı Farsça ve Arapça karşımı bir dil üretmiştir. Bunu hem konuşma hem de yazma dili olarak kullanmıştır.[2] Bu arada Türkçeyi resmi dil olarak kullanan Karamanoğlu Beyliğini de ortadan kaldırmaktan geri durmamıştır.
Ta Osmanlının yıkılma süreci gelene kadar Türkçe ve Türklük bir kenarda unulmuştur. Milliyetçilik akımları o dönemin imparatorluklarını tehdit ederken Osmanlıyı kurtarma akımlarından biri de Türkçülük olmuştur. Bu akımın taraftarları zaman içinde Türkiye Cumhuriyetini kurarak kendilerine bir yurt edinmiş daha doğrusu “vatana yeniden vatan demişlerdir.”
Türk dili, yeni kurulan devlette yeni bir abecenin (Latin alfabesi) eşliğinde, resmi dil olmuştur ve bu birçok kişiye rahatsızlık vermiştir. Kötü niyetli olan bu kişiler “bir gecede cahil kaldık, dedelerimizin mezar taşlarını okuyamıyoruz” demişlerdir. Madem mezar taşı okumaya meraklısınız gidin o zaman atalarınızın mezar taşlarını veya diktikleri anıtları (mesela Orhun anıtlarını) okuyun. Okuyamaz mısınız? Neden? Peki, o zaman birileri Farsçaya, Arapçaya geçtiğinde de “bir gecede cahil kaldık, dedelerimizin mezar taşlarını okuyamıyoruz” dediniz mi? Haydi oradan sahtekâr lapacılar.
Sanırım en başta sorduğumuz soruya yönelik bir fikriniz oluştu. O fikrin ne olduğunu sormadan biraz daha açıklayıcı ve pekiştirici bilgiler verelim.
-Bütün milliyetçilikleri ayaklar altına aldık dendi. Ne yazıktır ki, kendini Türk milliyetçisi ilan eden bir parti ve yöneticileri, bunu diyen zihniyetin esiri olup, işbirliğine girdiler ve seçim için ittifak yaptılar. Hal böyleyken kendini milliyetçi diye sunan, her fırsatta elleri ile kurt başı işareti yapan partililer buna ses çıkarmadılar. Demek ki milliyetçilikleri sloganlarla ve işaretlerle sınırlıymış, güdülebilirmiş, ya da giydirilmiş ve üstlerine bol gelen bir milliyetçiliğe sahiplermiş… bu partiden ses gelmediği gibi her ortamda ne kadar çok milliyetçi olduğunu geveleyip duranlardan da ses gelmedi.
-Kendisinin Arap ve Kürt kökenli olduğunu tahmin ettiğim biri çıkıp “Türk diye bir millet yoktur” dedi. Buna da bir tepki gelmedi. Geldiyse bile cılız kaldı ve bunu diyen kişinin partisi ile yukarıda anlattığım işbirliğine gidildi. Demek ki milliyetçilikleri sözlerle sınırlıymış. Gerçekten bol geliyor. Kendini milliyetçi sanan partiden ses gelmediği gibi milletten de ses gelmedi.
-Kendilerinin ümmetçi[3] olduğunu her seferinde beyan edenlerin “yerli, milli, milli irade, milli egemenlik…” gibi kavramları inanarak söylemedikleri bir gerçektir. Ancak bunların bu palavralarına inanan ama kendini milliyetçi sanan o kadar çok insan var ki tüm cahillikleri ile bu topraklarda yaşayanları felakete sürüklemektedirler.
-Kendisinin BOP/GOP eş başkanı olduğunu söyleyen bir kişinin ağzına hiç yerli, milli, milli irade, egemenlik milletindir gibi milliyetçi ideolojinin temel taşları olan kavramlar yakışıyor mu? Onun bu kavramlara değer verdiğine ve uyguladığına sadece ve sadece kendini milliyetçi sanan bilgisizler inanır. Maksadı ulus/üniter devletleri yıkmak ve federatif şekle büründürmek olan BOP/GOP’un eş başkanlığını yapan biri milliyetçi olabilir mi? Çevresinde milliyetçiler barınabilir mi?
-Türkü ve Türklüğü her fırsatta aşağılayan ve yok etmeye çabalayan zihniyet en sonunda içinde Türk ve Türkiye geçen meslek odalarını, kurum ve kuruluşları Türksüz ve Türkiyesiz hale getirmek üzeredir. Haberin tamamı için bakınız. Aşağıda kurumların eski tanımı ile yeni tanımları verilmektedir:
Türkiye Barolar Birliği – Barolar Birliği
Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyon – Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu TESK – ESK
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği – Odalar ve Borsalar Birliği TOBB – OBB
Türkiye Noterler Birliği – Noterler Birliği
Türk Tabipleri Birliği – Tabipler Birliği
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği – Mühendis ve Mimar Odaları Birliği
Türk Veteriner Hekimleri Birliği – Veteriner Hekimler Birliği
TÜRMOB – MOB
TÜRK Diş Hekimleri Birliği – Diş Hekimleri Birliği
Türk Eczacıları Birliği – Eczacılar Birliği
Türkiye Katılım bankası – Katılım Bankası
Türkiye Sigortacılık – Sigortacılık
Türkiye Ziraat Odaları Birliği – Ziraat odaları birliği
Türkiye Tohumcular Birliği – Tohumcular Birliği
Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği – Seyahat Acenteleri Birliği
Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği
Yazının başındaki soruyu yanıtlamanın zamanı geldi.
Türklerin, sanılanın aksine, milliyetçi olmadığı artık bir gerçektir. Neden mi?
Yukarıda kabaca ve basitçe -görünenleri göstererek- anlattıklarımı bir de özlü bir söz ile anlatırsam sanırım daha anlaşılır olur. Ne de olsa ezoterik vakalar gibi sloganlarla ve işaretlerle yaşayan insanlarımız çoğunlukta.
Ezilmişlerin milliyetçiliği olmaz.
[1] Büyük Selçuklu İmparatorluğu Tarihi, Prof. Dr. Mehmet Altay Köymen, S. 17*, TTK, Ankara, 2011.
[2] Bu dilin ne kadar anlaşılmaz ve ağır olduğunu “2.Abdülhamit ve Jurnalcileri“ yazı serimizde görmeniz mümkündür.
[3] Ümmetçilik milliyetçilik ile çatışır. Çünkü ümmetçiliğin olabilmesi için etnik yapının ortadan kaldırılması gerekir.
Hits: 72
II. ABDÜLHAMİT VE JURNALCİLERİ – 6
- 16 Mart 2018
Tarihi Değiştiren Savaş: Çanakkale
- 17 Mart 2018