
Modern Kölelik: İnsan Ticareti
- 29 Mart 2018
- Mahmut Şahin
- Başlık; Küresel Sorunlar
- 7
ULUSLARARASI BİR GÜVENLİK SORUNU OLARAK YASADIŞI GÖÇ, İNSAN TİCARETİ VE İNSAN/GÖÇMEN KAÇAKÇILIĞI
Mahmut Şahin / Kasım 2016/ Ankara
Giriş
İnsanoğlu dünya üzerinde var olduğundan bu yana, daha iyi yaşam koşullarına kavuşabilmek için gerek güvenlik gerekse ekonomik ve toplumsal nedenlerle, yeni yerleşim yerleri aramış ve göç etmiştir. Ulaşım ve iletişim teknolojisindeki ilerlemelere paralel olarak bu göç hareketleri gittikçe daha da ivme kazanmıştır. 1980’lerde yaşanan hızlı teknolojik ve siyasi gelişmeler bu göç hareketlerini artırmakla beraber, devletlerin güvenlik kaygıları da göç hareketlerine çeşitli düzenlemeler ve kısıtlamalar getirmesine yol açmıştır. Bu dönemde sermaye ve malların dolaşımı daha hızlı olmuş ama iş gücünün, emeğin dolaşımı sermeye ve malların dolaşımı kadar kolay olmamıştır. İnsan sermayesinin dolaşımı mal ve sermayeye oranla daha fazla engelle karşılaşmaktadır. Karşılaşılan engeller ve güçlükler, insanları yasa dışı göç hareketlerine yönlendirmektedir. Ülkeler arasındaki gelişmişlik farkları ve insanların daha iyi yaşama olan talepleri ve emeğin dolaşımı önündeki engeller yasa dışı göçe talebi artırmaktadır. Bu artışa, sermayenin ihtiyaç duyduğu ucuz iş gücü talebi de katkı sağlamaktadır. Yasadışı göçe olan talep artışı organize suçlar kavramı içerisine insan kaçakçılığını da katmıştır. Göç etmek isteyen insanlara, göç için vasıta sağlamaktan, sahte belge temini, sınırların yasadışı geçişi vb. birçok konuda para karşılığı yardım eden yasadışı suç örgütleri ortaya çıkmış ve günümüzde oldukça karmaşık bir yapıya kavuşmuştur bu suç örgütleri. Daha önceleri sadece yerel ve bölgesel düzeyde bir sorun gibi algılanan bu düzensiz göç faaliyetleri ve insan/göçmen kaçakçılığı artık ülkelerin tek başlarına baş edebilecekleri bir sorun olmaktan çıkmış uluslararası ve uluslar üstü bir iş birliğini ve mücadeleyi gerekli kılmıştır. 2000’li yıllardan bu yana, insan kaçakçılığı, insan ticareti ve yasadışı göç, ulusal ve uluslararası bir güvenlik sorunu olarak da değerlendirilmektedir. Bu tür göç faaliyetlerinin gerek kaynak gerekse hedef ülkede ve transit ülkelerde yarattığı toplumsal, ekonomik ve siyasal sorunlar artık aynı zamanda bir güvenlik sorunudur.
Arap baharının başladığı 2010 Aralık ayından bu yana, Özellikle Kuzey Afrika ve Orta Doğu’da yaşanan savaş ve terör olayları insanların yurtlarını terk edip daha güvenli bölgelere göçünü hızlandırmıştır. Göç dalgasındaki bu artış, organize suç örgütlerine ve otorite boşluğunu değerlendirmek isteyen paragöz fırsatçılara uygun zemin hazırlamıştır. İnsan onuruna aykırı, insani yaşam koşullarından uzak vasıtalarla göçmek zorunda kalan savaş ve terör mağdurları insan kaçakçılığı suçunun da hem nesnesi hem mağduru olmuşlardır. Basına da yansıdığı gibi, büyük bir insanlık dramı yaşanmış, masum çocuk ve kadınlar zor koşullarda hayatta kalma mücadelesi vermişler, ancak önemli bir kısmı bu mücadeleyi kazanamamış ve hayatlarını kaybetmiştir. Bizler tüm olanları, sıcak evlerimizde TV’lerden izlerken gördüklerimiz bir masal değil gerçekliğin tam da kendisiydi.
Uluslararası güvenliğe etkileri
Yasadışı göç hareketlerinin ve bununla paralel olarak ortaya çıkan insan ticareti ve insan kaçakçılığının gerek bireysel anlamda gerekse toplumsal anlamda önemli sonuçları vardır. Bu olgular gerek suça konu olan insanlar açısından gerekse suçu işleyenler yönünden önemli toplumsal, ekonomik, siyasal ve güvenliğe ilişkin sonuçlar doğurmaktadır.
En başta yasadışı göç olgusu, göç edilen hedef ülkeler açısından kendi ekonomik, toplumsal, hukuki konumlarının tehlikeye girmesine yol açmaktadır. Yasa dışı olarak bu ülkelere göç eden insanlar burada topluma uyum sağlama güçlükleri açısından toplumsal bir sorun oluşturmaktadır. İçerisine girdikleri toplumla uyuşamadıklarından -yasadışı olmalarının da bunda etkisi var- toplumsal olarak öteki konumuna geliyorlar. Öteki kavramının yarattığı dışlanmışlık olgusu ve yasa dışılık çeşitli suçlara yönelttiği gibi, zayıf durumları da insan tacirlerinin bu insanlardan yararlanmasını kolaylaştırmaktadır. Tüm bunlar ülkelerin iç güvenliğini de etkilediği gibi, suç oranlarındaki artış vb. hedef ülkelerde işsizlik sorununa da yol açabilmektedir.
İnsan ticareti ve insan kaçakçılığı suçları sınır aşan organize suçlar kapsamındadır. Bu suçlarda, yasa dışı yollarla sınır geçişi faaliyeti ana eylem olduğundan bu gibi organize suç örgütlerinin, terör gruplarının militanlarının da ülkeler arasında geçişine yardımcı oldukları bilinmektedir. Çok karmaşık yapıda olan bu suç örgütleri diğer organize suç örgütleri ile de iş birliği yaparak, uyuşturucu ve silah ticaretine, teröristlerin dolaşımına da katkı sağlamaktadır. Aynı zamanda insan ticareti ve insan kaçakçılığı faaliyetleri potansiyel terör tehdidi olarak da algılanmaktadır[1].
İnsan kaçakçılığına ve insan ticaretine konu olan insanlar genelde yoksul üçüncü dünya ülkelerinin ya da gelişmekte olan ülkelerin vatandaşlarıdır. Gerek bu insanların daha iyi yaşam koşullarına kavuşma istekleri gerekse ülkelerinde, içinde bulundukları yoksulluk ve cehalet bu insanların söz konusu suçlara konu olmalarını kolaylaştırmaktadır. İnsan kaçakçılığının ve insan ticaretinin organize suçlar içerisinde önemli bir payı vardır ve Uluslararası Çalışma Örgütüne göre, 2005 yılı rakamlarıyla, dünya da 12,3 milyon insan zorla çalıştırılmış ve bunlardan 2,4 milyonu ise insan ticareti suçunun konusu olmuşlardır. Uluslararası Çalışma Örgütünün tahminlerine göre insan ticaretinden sağlanan yıllık kazanç 31,6 milyar dolar seviyesindedir[2]. Bu da kurban başına, yaklaşık olarak 13000 dolarlık bir yasadışı gelir demektir. Bu gelirler de organize suç örgütlerini finanse etmektedir. İnsan ticareti uluslararası organize suç örgütlerine önemli ve riski düşük bir gelir kaynağı yaratmakta bu da diğer organize suçlar için kaynak oluşturmakta ve varlıklarını devam ettirmelerine önemli katkı sağlamaktadır[3].
Yukarda belirtilen rakamlar insan ticareti ve insan kaçakçılığının boyutlarını gözler önüne sermektedir ki, son dönemde yaşanan göçmen krizine ait istatistikler bu rakamlara dâhil edilmemiştir. Tüm bu olgular insan ticareti ve insan kaçakçılığı kavramının insan hakları sorunu, ekonomik, toplumsal ve siyasi sorunlar dışında güvenlik boyutu ile de değerlendirilmesini zorunlu kılmaktadır. Zira bu suçların hedef, kaynak ve transit ülkelerde yarattığı sorunlar üzerinde önemle durulmalıdır. Birinci olarak ülkelerin iç hukukları açısından bir yasa ihlali ve suç söz konusudur. İkinci olarak ülke sınırlarından yabancıların yasa dışı geçişi söz konusudur ki bu aynı zamanda ülkenin hükümranlık haklarının çiğnenmesi anlamına geldiği gibi sınır güvenliğinin bozulması anlamına da gelir. Üçüncüsü insan ticaretine konu olan insanların gittikleri ülkedeki yasa dışı konumları onların diğer suç faaliyetlerinde yasa dışı organize suç örgütlerince kullanılmasını kolaylaştırmakta ve fuhuş, mafya suçları gibi suçlarda artış görülmektedir ki bu da bir iç güvenlik sorunudur. Dördüncü olarak da tüm bu faaliyetlerin neticesinde gerek transit gerek hedef gerekse kaynak ülkelerde toplumsal sorunlara yol açmakta, sivil itaatsizlik ve isyan gibi toplumsal kargaşalara da yol açabilmektedir.
Tüm bu örneklerden yola çıkarak, yasa dışı göç insan ticareti ve insan kaçakçılığını uluslararası bir güvenlik sorunu olarak ele almak gerekir. Ulusal güvenlik; devlet şeklinde örgütlenmiş olan toplumun varlığını ve gelişimini tehlikeye atacak olgulardan uzak olma durumu olarak tanımlanabilir[4]. Bu tanımdan yola çıkarak insan ticareti, yasadışı göç ve insan kaçakçılığının ulusal güvenliği, şu yönlerden tehdit ettiği söylenebilir[5]:
- Göçmenlerin topluma uyumsuzluğu nedeni ile toplumsal istikrarın bozulması.
- Göçmenlerin çoğalarak mevcut demografik yapıyı değiştirmesi nedeniyle demografik yapıya ilişkin tehdit.
- Demografik ve toplumsal yapının değişmesi ile kültürel kimliğin tanımlanmasına ilişkin sorunlar ve bunların yarattığı toplumsal huzursuzluk nedeniyle Kültürel kimliğe ilişkin tehdit;
- İnsan hakları vb. nedenlerle, ülkeye göç etmiş olanlara ilişkin sosyal hizmetlere harcanan kaynaklar ve yasa dışı göçmenlerin oluşturduğu, vergisi alınamayan, kayıt dışı ekonomi nedeni ile sosyal güvenlik ve refah devleti felsefesinin riske girmesi.
- Suç oranlarındaki artış nedeniyle İç güvenlik tehdidi.
Mücadele Yöntemleri
Yasadışı göç, insan ticareti ve insan kaçakçılığı son yıllarda giderek artan bir oranda ulusal ve uluslararası boyutta bir güvenlik tehdidi oluşturmaktadır ve bunlarla mücadele ülkelerin tek başlarına yapabileceklerinin ötesinde bir uluslararası ve uluslar üstü iş birliği gerektirmektedir. İnsan ticareti ve insan/göçmen kaçakçılığı suçlarının çok karmaşık ve birbirine girmiş kavramlar olduğu, bu suçları işleyenlerin iyi organize olmuş ve kolay açığa çıkarılamayacak çok karmaşık yapılar içerisinde oldukları düşünülürse iş birliğinin önemi daha iyi görülebilir. Keza bu suçlar doğası gereği, BM’nin de tanımladığı gibi sınır aşan organize suçlar kapsamına girmektedir. İnsan ticareti, uyuşturucu ve silah kaçakçılığından sonra en karlı üçüncü organize yasa dışı faaliyet olarak bilinmektedir. Sınır aşan suçlar olmaları dolayısıyla da birden fazla devleti ilgilendirmektedir.
Bu suçlarla mücadelede çok farklı kavramlar bir araya gelmektedir. En başta da insan hakları kavramı gelmektedir. İnsan ticareti açısından bakıldığında, insan ticaretine konu olan insanlar, sınır aşmaları ve yasadışı göçmen konumunda olmalarından dolayı suçlu mudurlar yoksa istismar edilmiş kurban konumunda mıdırlar? Konuya ilişkin tartışmada genel eğilim insan ticaretine konu olan insanların mağdur oldukları yönündedir. Ancak insan ticaretine konu olan insanların bir kısmının, az da olsa, kendi istekleri ile bu ticarete konu oldukları düşünülürse, mağdur ve suçluyu ayırt etme konusunda güçlükler vardır. Bu da konunun ne kadar karmaşık ve çok boyutlu olduğunu göstermektedir.
Bu suçla mücadele için atılacak adımlar beş başlık altında gruplandırılabilir.
- Ekonomik anlamda yapılabilecek en önemli adım, yasadışı göçe kaynak olan gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelerin gelişmelerine ve kaynak ülkelerdeki yoksulluğun ortadan kaldırılmasına yönelik adımlardır. Bu ülkelere yapılacak ekonomik yardımlar en azından göçe konu olan insanların göç etmelerine neden olan ekonomik eşitsizlikleri bir nebze de olsa ortadan kaldırmak, insanların göç etmelerini azaltabilir. Burada ekonomik olarak gelişmiş ülkelere büyük görev düşmektedir. Onların ekonomik açıdan zayıf ülkelere ekonomik yardım yapmaları ve bu ülkelerin ekonomik yapılarını düzeltmelerine katkı sağlamaları kendi güvenlikleri açısından da olumlu katkı sağlayacaktır.
- İkinci yaklaşım yasadışı göç, insan ticareti ve insan/göçmen kaçakçılığı ile mücadele için gerekli yasal alt yapının oluşturularak hukuksal zeminin hazırlanmasıdır. Bu amaçla, BM tarafından insan ticaretinin önlenmesi için 2000 yılında hazırlanan protokol ve eklerine imza koyan üye ülkelerden yasal alt yapılarını da buna göre düzenlemeleri istenmiştir. Bugüne kadar 110[6] ülkeden fazlası bu protokole imza koymuştur. Nitekim Türkiye de bu protokolü 4804 sayılı yasa ile onaylamıştır.
- Polisiye tedbirler de fiziksel olarak sınır güvenliğinin artırılması, ülkeye giriş çıkış noktalarının kontrol altına alınması, işlenen suçlarla ilgili olarak suçluların yakalanması ve suçların kovuşturulması olarak sıralanabileceği gibi, suçla mücadelede görevli personelin eğitimi ve bu alandaki uluslararası bilgi paylaşımı da bu kapsamda değerlendirilebilir.
- Toplumsal olarak yapılacak en önemli şey, göçmen olarak ülkede bulunanların yerli toplumla kaynaşması için gereken tedbirlerin alınmasıdır. Yasal ya da yasa dışı olarak ülkeye göç etmiş insanların ülkede bulundukları süre içerisinde toplumla uyumlarını sağlayacak her türlü yasal, ekonomik düzenlemeler yapılarak yabancıların topluma uyumu sağlanmalı ve toplumsal huzursuzlukların önüne geçilmelidir.
- Siyasal olarak ülkelerin iç istikrarları da göç hareketlerine etki eden faktörler arasındadır. Bu yüzden ülkede siyasal istikrar sağlanarak kaosun önüne geçilmelidir. Ülkedeki siyasal istikrarsızlık ve kargaşa ortamları, aynı zamanda o ülkenin vatandaşlarını göçe zorlamakta ve onları daha iyi yaşam koşullarını bulabilecekleri yerlere gitmeye zorlamaktadır. Bu hem kaynak ülke açısından insan sermayesi kaybı hem de hedef ülkeler açısından bir toplumsal ve siyasal sorun oluşturabilecek potansiyel bir tehdit konumundadır. O yüzden ülkelerin siyasal istikrarına katkı sağlayacak yapılanmalara yönelmek önemlidir.
Yukarıda sayılan söz konusu tedbirler, birbirlerinden ayrı düşünülemez adımlardır. Hepsinin birbiri ile bağlantısı ve etkileşimi vardır. O yüzden tüm ülkelerin ve uluslararası toplumun insan ticareti ve insan/göçmen kaçakçılığı suçu ile mücadele etmesi ve iş birliği içerisinde olması önemlidir.
Yasadışı göç, insan ticareti ve insan/göçmen kaçakçılığı ile mücadelede BM ve Uluslararası Göç Örgütü gibi kuruluşların yanı sıra AB ve NATO gibi kuruluşlar da mücadele etmektedir. Bu kuruluşların yanı sıra sivil girişimler de çeşitli platformlar oluşturarak bu mücadelede etkin çalışmaktadırlar.
Söz konusu suçlarla mücadele, suçların doğası gereği, oldukça karmaşık bir süreçtir. Öncelik suçun önlenmesinde olmalıdır elbette, ancak ne kadar önlenmeye çalışılırsa çalışılsın %100 güvenlik sağlayarak suçu ortadan kaldırmak mümkün değildir. Bu yüzden suç işlendikten sonraki süreçte suçun ve suçlunun takibi de önemli bir konudur. Burada, suçla mücadele açısından çok önemli bir açmaz ya da sıkıntı diyebileceğimiz bir durum söz konusudur. O da suçla ilgili veri toplama sıkıntısıdır[7]. Halen insan ticareti, yasadışı göç ve insan/göçmen kaçakçılığı ile ilgili toplanan verilerin çok sağlıklı olduğu söylenemez. Suçun kurbanlarının içerisinde bulunduğu zayıf durum ve kaçakçılık faaliyetine gönüllü katılmış olan kaçak göçmenlerin konumu suç ve suç örgütleri ile ilgili bilgi toplamayı zorlaştırmaktadır. Kurbanlar, içlerinde bulundukları durum nedeniyle ve yaşamlarına yönelik tehditlerden dolayı gönüllü olarak bilgi vermekten kaçınmaktadırlar. O yüzden yasal düzenlemeler yapılırken ya da bu suçla mücadele edilirken kurbanların düşeceği olası durumlar da dikkate alınmalı ve suça konu olan insanların, kurbanların korunmasına azami dikkat gösterilmelidir[8].
İnsan kaçakçılığı suçları ile etkin mücadele için uluslararası toplumun iş birliği ve sağlıklı veri toplama sistemlerinin geliştirilmesi şarttır.
Sonuç
Küresel boyutta göç hareketleri her geçen gün artmakta ve buna paralel olarak ülkelerin kendi çıkarları açısından göçmen kabulünü gittikçe zorlaştıran göç politikaları izlemesi nedeni ile sınırları yasa dışı yollardan aşma eğilimi daha da fazla artmaktadır. Ülkeler arasındaki gelişmişlik farkları, siyasal ve toplumsal kargaşa ortamları, artan şiddet ve terör eylemleri ve daha iyi, güvenli hayata kavuşma istekleri nedeniyle insanlar bu şartları bulabileceklerini düşündükleri ülkelere göç etmek istemektedir. Ancak herkes yasal yolardan göç edebilme şartlarına haiz olmadığı için yasadışı yollar araştırılmaktadır, bu da insan tacirlerine ve kaçakçılara, organize suç örgütlerine elverişli ortam yaratmaktadır. Daha önce bahsedildiği üzere bu suça ilişkin rakamlar giderek artmakta ve önemli bir güvenlik tehdidi oluşturmaktadır.
Yasadışı göç faaliyetlerindeki artış ve buna paralel gelişen insan/göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti artık tüm ülkelerin çözmesi gereken bir güvenlik sorunu haline gelmiştir. Ancak bu sorunu ülkelerin tek başlarına çözmeleri mümkün görünmemektedir, bu yüzden uluslararası iş birliği şarttır. Bu iş birliği, veri toplamadan, personel eğitimine, ekonomik gelişmişlik farklarını ortadan kaldıracak ekonomik tedbirlerden, kültürel aidiyetle ilgili sorunların çözümüne kadar çok değişik alanları kapsamalıdır. Sadece askeri ve polisiye tedbirlerle, sınırların güvenliğini sağlayarak bu sorunla başa çıkmak olası değildir.
Her ülke kendi iç sorunlarından başlayarak bu suça yol açan nedenleri ortadan kaldırmaya yönelik politika izlerken, uluslararası anlamda da BM, AB gibi uluslararası ve uluslar üstü kuruluşlar da bu ülkelere her açıdan yardımda bulunmalıdır.
Özellikle 2000’li yılların başlarından itibaren, teröre, uyuşturucuya ve düzensiz göçe karşı mücadele ile birlikte gündeme daha sık gelmeye başlayan insan ticareti ve insan/göçmen kaçakçılığı küresel boyutta bir tehdit haline gelmiştir. Arap Baharı ve sonrasında, özellikle başta Orta Doğu ve Kuzey Afrika ülkeleri olmak üzere, bölgede yaşanan terör olayları ve savaş, kitlesel göçlere yol açmış, organize suç örgütlerinin iştahını kabartmıştır. Kitlesel Göç dalgası, aynı zamanda Batı’nın refahını da tehdit eder hale gelmiştir. AB’nin göçmen krizini çözmek ve göçler kendisine ulaşmadan Avrupa’nın uzak sınırlarında durdurmak için gösterdiği çabalar dikkate alınırsa krizin boyutu daha iyi algılanabilir.
İnsan/göçmen kaçakçılığı ve insan ticaretinin vardığı boyut ürkütücüdür ve bu küresel tehditle tüm insanlık mücadele etmek durumundadır. Bahsedilen mücadelede, kısa vadede askeri ve polisiye tedbirlerle birlikte yasal düzenlemeler yapılırken, uzun dönemde bu suçun en önemli ortaya çıkış sebeplerinden olan ülkeler arasındaki gelişmişlik farklarının giderilmesi ve sömürü düzeninin ortadan kaldırılmasına yönelik adımlar atılmalıdır. Bu suça ortam hazırlayan en önemli sebep, dünyada üretilen ekonomik artı değerin eşit ve adil paylaşılmaması sorunudur. İnsanlık var olduğundan bu yana çözülmeye çalışılan ama bir türlü çözülemeyen bu sorun çözüldüğünde muhtemeldir ki insan ticareti ve insan/göçmen kaçakçılığı suçu da tarihe karışacaktır. İnsanlık dışı modern kölelik diye adlandırılabilecek insan/göçmen kaçakçılığını durdurabilmenin diğer ve belki de en zor yollarından birisi de savaşlara son vermektir. Orta Doğu’daki savaşı durdurarak bir başlangıç yapılabilir.
Kaynakça
Bhabha, Jacqueline, Trafficking, Smuggling, and Human Rights, Migration Information Source.MPI(Migration Policy Institute), Harvard University, 2005
Dearnley ,Ruth , Chalke,Steve , Prevention, Prosection and Protection – Human Trafficking, http://www.un.org/wcm/content/site/chronicle/cache/bypass/home/archive/ issues2010/ empoweringwomen/humantraffickingppp?ctnscroll_articleContainerList=1_0 &ctnlistpagination_articleContainerList=true
DEMİR,Oğuzhan Ömer, Erdal hakan, Yasadışı göç ile ilgili kavramların doğru anlaşılamaması sorunu ve yazılı basında Çıkan haberler üzerine bir inceleme, Polis Bilimleri Dergisi Cilt:12 (1),Ankara, 2010 / http://www.pa.edu.tr/objects/assets/content/file/dergi/80/2-Makale-29-54.pdf
Doğan, Koray, Göçmen Kaçakçılığı Suçu,Seçkin Yayıncılık, Hukuk Kitapları Dizisi, İkinci Baskı,Ankara, 2008,S.23-29
http://www.mfa.gov.tr/turkiye_nin-yasadisi-gocle-mucadelesi-.tr.mfa 2010-05-01 14.10
Kırlı, Özlem, Yasadışı Göç Sorunu ,Makale , http://idc.sdu.edu.tr/tammetinler/ goc/goc6. pdf
Kicinger, Anna, International Migration As A Non-Traditional Security Threat And The EU Responses To This Phenomenon, CEFMR(Central European Forum For Migration Research )Working Paper,2/2004, s.3
Omelaniuk, Irena, Traffıckıng In Human Beıngs, Unıted Natıons Expert Group Meetıng On Internatıonal Mıgratıon And Development Population Division Department of Economic and Social Affairs United Nations Secretariat New York, 6-8 July 2005
Serbes, Mustafa Kemal, Tirendi Hızla Yükselen Suç Ekonomisinde Göçmen Kaçakçılığı Ve İnsan Ticareti: Türkiye Örneği, s. 2 http://idc.sdu.edu.tr/tammetinler/goc/goc1.pdf
UNODC (Unıted Natıons Offıce On Drugs And Crıme), An Introduction To Human Trafficking: Vulnerability, Impact And Action, Newyork,,2008, S. 99
UNODC(United Nations Office On Drugs And Crime) 2010,İssue Paper, A Short İntroduction To Migrant Smuggling, s. 7
UNODC(Unıted Natıons Offıce On Drugs And Crıme), ‘s Response to Human Trafficking,http://www.unodc.org/unodc/en/human-trafficking/what-is-humantrafficking.html#UNODC’s_Response
Notlar
[1] Unıted Natıons Offıce On Drugs And Crıme, An Introduction To Human Trafficking:
Vulnerability, Impact And Action, Newyork,,2008, S. 99
[2] A.g.m s.96
[3] A.g.m s. 96
[4] Kicinger, Anna, International Migration As A Non-Traditional Security Threat
And The EU Responses To This Phenomenon, CEFMR(Central European Forum
For Migration Research )Working Paper,2/2004, s.3
[5] A.g.m s.3,4
[6] UNODC’s Response to Human Trafficking,http://www.unodc.org/unodc/en/human-trafficking/what-is-humantrafficking.html#UNODC’s_Response
[7] Omelaniuk, Irena, Traffıckıng In Human Beıngs, Unıted Natıons Expert Group Meetıng On Internatıonal Mıgratıon And Development Population Division Department of Economic and Social Affairs United Nations Secretariat New York, 6-8 July 2005
[8] Bhabha, Jacqueline, Trafficking, Smuggling, and Human Rights, Migration Information Source.MPI(Migration Policy Institute), Harvard University, 2005
Hits: 37
Savaş bir tercih değil zorunluluktur
- 28 Mart 2018
Yeni İpek Yolu: Tek Kuşak, Tek Yol
- 1 Nisan 2018