
ERKEN SEÇİM CİDDİYETSİZLİĞİ-1
- 23 Nisan 2018
- Güven Kaya
- Başlık; Politika
- 26
GÜVEN KAYA 23.04.2018 / ANAKARA
Gerçekten bu güzeller güzeli ülkede sürekli olarak ciddiyetsizlikler yaşanır. Bu seferkinin ismi erken seçimdir. Bu ciddiyetsizliğin ilk kaybedeni halktır. Halkın cebinden vergi olarak çekilen para, birileri istedi diye kâğıt parçalarına harcanacak. Daha sonra kaybedeni yine halk olacaktır. Kazananı kimdir? Halkla dalga geçenlerdir.
2002 yılı seçimlerinin ve mevcut iktidar partisinin iktidar olmasının müsebbibi olan şahsiyet, durup dururken, 26 Ağustos 2018 tarihinde erken seçim olmalı çağrısında bulundu. Seçtiği tarihe bakar mısınız, sanki Büyük Taarruza kalkıyor. Daha önce, 2002 ve 2015 yıllarında olmak üzere, iki kere yaptığı gibi erken seçim diyerek ve tarih vererek kendi partisini sandığa gömmüştü. Bu da farklı bir sonuç yaratmayacak.
İktidara ve onun destekçisine -bazıları koltuk değneği diyor- haklı olarak tepki duyanlar, “bu gerçek ses değil, sahibinin sesini duymalıyız” dediler. Fazla gecikmeden geldi o ses: Erken seçim için tarih olarak 24 Haziran 2018 günü uygun bulunmuştur.
Oysa iktidar partisi seçimler zamanında (Kasım 2019) olacak diye bas bas bağırırken önce ileri sürülen 26 Ağustos ve akabinde, baş başa yapılan görüşme sonucunda, ortaya çıkan 24 Haziranı ne demeye kabul etti? Üstelik 24 Haziran 2018 günü üniversite giriş sınavı varken.
Niye Erken Seçim
-Genel olarak Türkiye -siyaseten- hem içte hem de dışta inandırıcılığını kaybettiği bir noktaya gelmiş durumdadır. Kısacası ülke her manada yönetilemiyor. Yönetilemediği ortaya çıktıkça sorumlu makamlarda olanların sesleri daha yüksek perdeden çıkıyor.
Dışta NATO ile sorunlar yaşanıyor. Bunlardan biri ve en belirgin olanı S-400 füzeleridir. Bir diğer sebep ise konuyla ilgisi olmayan kişilerin dahi ortalık yere çıkıp NATO’dan çıkma yönünde fikir beyan etmeleridir. Oysa bu adamlar kısa bir zaman öncesinde NATO ve ABD’ye tapınıyordu.
Avrupa Birliği (AB), aldığı son kararla, Türkiye’nin üyelik hayalini bitirdi. O zaten hayaldi ve AB “Hristiyan Kulübüdür” diyen dinciler tarafından aptalları kandırmaya yönelik oy devşirme ve gündüz gündüz havai fişek atma aracından başka bir şey değildi.
ABD ile olan ilişkiler kopma noktasında ve bunun esas sebebi olarak, bana göre, ABD’de görülen Hakan Atilla davasıdır. PYD/YPG gerekçe olarak ileri sürülebilir ama onlar öteden beri oradalar ve Ayn El Arap’a, onların yardımına gidenler bu iktidar döneminde ülke sınırlarından geçmiş bir de lahmacun ile beslenmişlerdi. Ayrıca onlara operasyon yapmak şimdi mi aklınıza geldi? Seçim derdi anam, seçim derdi…
Ortadoğu’da işler istedikleri gibi gitmedi ve sorun yaşanmayan bir ülke kalmadı. Haliyle eskiden büyük dış satımlar yapılan ülkelere artık mal satamaz duruma gelindi. Onlar için sıfır sorun sağlanmış oldu böylelikle.
Erken seçim isteyen ve bunun tarihini veren kişi, konuşmasında, AKP’nin Türkiye’yi iyi yönetemediğini ve Türkiye’nin iyiye gitmeyen yönlerini öngöremediğini ima etti. Bu söylem, AKP’yi de Erdoğan’ı da çok zor duruma sokan bir hamleydi.
-Ekonomi tamamen bitmiş durumdadır. İlginç olan ise medyanın tamamını ele geçirmelerine rağmen bunun gizlenemez olmasıdır. İktidarların ekonomik sebeplerden çöktüğünü anlamaları bir tedbir almalarını zorunlu kıldığından erken seçime yöneldiler.
-Mevcut iktidar döneminde zengin daha zengin, orta halliler fakir ve fakirler daha fakir hale geldi. Namuslu ve dürüst vatandaş üzerinde hayli miktarda vergi baskısı var. Sahtekârlar ve dolandırıcılar ile ilgilenen yok. Hatta vergi borçları affediliyor. O vergi borcu ertelenen ise nispet yaparcasına ertesi gün kendisine iş jeti alıyor ve zaten milletin de amına koyduğunu telefondan beyan ediyor.
-İşsizlik had safhadadır. Çift haneli rakamlarda olup sürekli artma eğilimindedir. İş hayatına atılacak yaştakiler, hiçbir akademik değeri olmayan ve mantar misali açılan üniversitelere yerleştirilerek, istihdam edilmesi gereken kişi sayısını azaltma ve böylece işsizlik giderek azalıyor yalanına konu ediliyor. Oysa oralardan mezun olanları, kimse bırakın makine operatörü olarak almayı, yer temizlemeye bile almıyor. Düşünün artık bunların devlet kadrolarına yerleştiği sahneleri… Ayrıca stajyerler bile istihdam edilmiş gösterilerek işsizlik düşürülmeye çabalanıyor.
Gerçekte işsizliğin zirvede olduğunu, istihdamın yerlerde süründüğünü dışarıdan aldığımız baklagiller, hububat, süt ve etten anlamak mümkün. Dahası anlamayana kapak olacak şekilde saman bile alıyoruz. Sormak gerekmez mi; dışarıdan saman ve et alıyorsun, eti anladık da samanı kim yiyecek? Saman olacak bitkilerin yetişeceği tarım arazilerini yandaş şirketlere konut yapmaları için verirsen olacağı budur.
-Enflasyon istikrarlı bir şekilde yükseliyor. Sanırım dillerden düşmeyen istikrar buydu.
-Türk lirası, logosu değişmesine rağmen hala diplerde gezinmektedir. Malum logo değişip bir de altı sıfır atılınca bir liraya umumi helaya gidilir oldu ama uluslararası helaya girmek hala haddimize değil. Belki de, böyle bir tabloda, seçimler zamanında yapılırsa dolar 7, avro 8,5, benzin 8,5, mazot 8 TL olacak ve ekonomi dipsiz bir çakılışa geçecek ve biz de bir daha kırmızı plaka göremeyeceğiz diye düşünülmüş olabilir.
-Yabancılar Türk ekonomisini ve borsasını terk ediyor. Ocak ayında %66 olan yabancı payı %64’e düştü. Önümüzdeki günlerde bu oranın artacağını görmek için kâhin olmaya gerek yok.
-Çok şişirilen inşaat sektörü balon gibi patlamak üzeredir. Türkiye’de konut fazlası olduğunu kimse dillendirmiyor. Ancak konutların satılmama sebebinin biri parasızlık ise diğeri de bolluğudur.
-Ekonomi gerçekten çok kötü durumdadır. Bu yıl içinde ödenmesi gereken dış borç miktarı 185, finanse edilmesi gereken cari açık 53 milyar dolardır. Önümüzdeki bir yıl içerisinde ekonominin ihtiyaç duyduğu yabancı kaynak, 238 milyar dolar düzeyinde olup, ülkeyi yöneten seçim ittifakı koalisyonunun üyeleri, tükenen ekonomik ve siyasal itibarları nedeni ile bu parayı bulamayacaklarını biliyorlar. Çünkü artık tutarlılıkları bitmiştir, tutarlılık yoksa güvenilirlik de yoktur. Tam bu noktada sormak lazım: “o meşhur istikrara ne oldu?” Evet, istikrarlı bir şekilde dibi boyladık.
– İttifak koalisyonunda zaman geçtikçe problemler çıkmaya başlamıştır, uyumun bozulma emareleri baş göstermektedir. Başta Manisa olmak üzere tabanda birleşilemediği gerçeği su yüzüne çıkmıştır ve tabanın bir başka partiye kaptırılması söz konusudur.
-Baskın tarzında bir seçim tarihinin, muhalefetin, uygun nitelikte bir cumhurbaşkanı adayı çıkarmasını engelleyebileceği düşünülmüş olabilir.
-İttifakçıları zor duruma sokacak partilerden biri İYİ Partidir. Onun önünü kesmek ve sürekli zorluklar çıkartarak seçmenin sandıktan soğumasını sağlamak istemiş olabilirler. Özellikle MHP kanadında yükselen İYİ Parti korkusu -bu korku birbirine en ağır sözlerle hakaret eden, birbirlerine idam ipi gösteren, mahkemeye veren iki kişiyi bir araya getirip koalisyon kurdurdu- giderek daha büyüyeceğinden, daha fazla büyümeden önlem almak istemiş olabilirler.
-İttifakçıları zora sokan bir diğer parti ise gömleğini çıkardıklarını iddia ettikleri Milli Görüşün temsilcisi Saadet Partisidir. Saadeti de sandığa gömmek için erken seçimi bir fırsat olarak görmüş olabilirler. Çünkü sürekli büyümektedir. Saadet partisinin yükselişi rahatsızlık verdi. Bu parti geldiği kesim gereği AKP’den oy devşirecektir. Saadeti engellemek için Fatih Erbakan üzerinden bile bölme manevraları yapılmadı değil…
İttifakçılar bu nedenlerle, kendileri daha korkunç ve acı sonuçlarla yüzleşmeden ülkeyi acilen seçimlere götürmek istiyorlar. Seçimler bu gerçekleri ortadan kaldırır mı? Asla kaldırmaz. Çünkü o sorunlar seçim yapılsa da yapılmasa da orada duruyor ve çözüm bekliyor olacak. Ama iktidar olurlarsa, gelen eleştirilere “seçimler daha yeni oldu” ya da daha pişkin davranarak “kim bize oy verin dedi” demelerine yarar… Ayrıca sorunları yaratanların onları çözemeyeceği gibi bir hayat kuralı vardır.
Niye 26 Ağustos 2018 Dendi?
Tek neden iyi partidir. MHP, İYİ partinin kendi tabanını eriteceğini bildiği için onun seçime giremeyeceğini değerlendirdiği tarih olarak bu tarihi gördü ve bu şekilde açıkladı.
Niye 24 Haziran 2018 Oldu?
İttifakçıların küçük ortağının açıklaması sonrasında yapılan toplantıdan 24 Haziran 2018 tarihi çıkmıştır. Tarih açıklanırken, bu tarihe gerekçe olan nedenler AKP genel başkanının ağzından sıralanmıştır:
1.Muğlaklık ekonomiye yaramıyor. Muğlaklığa meydan vermemek ve piyasaları rahatlatmak açısından erken seçim kararı aldık.
İnceleyelim:
Demek ortalıkta bir muğlaklık var ama nereden kaynaklandığı söylenmiyor veya bilinmiyor. O da muğlak. Nereden kaynaklandığı belli olmayan muğlaklık hep kıskanıldığı ve büyüdüğü(?) söylenen ekonomiye iyi gelmiyormuş. Bu cümleden ekonominin kötü durumda olduğunu en yetkili ağızdan anlıyoruz. Bunun yanında piyasaların sıkıldığını da bir sonraki cümleden anlıyoruz.
Bu durumda sormak gerekmez mi “erken seçim nasıl bir mekanizma ile muğlaklığı ortadan kaldıracak, ekonomiyi iyi edecek, piyasaları rahatlatacak?”
Yukarıdaki satırlarda bahsettiğimiz ve ödenmek zorunda olunan 238 milyar dolarlık borç, seçim sandığının içinde bir yerde mi duruyor? Bu söylemin bile halkın aklı ile dalga geçmek olduğu ortadadır.
2.Bölgede yaşanan gelişmeler belirsizliği kaldırmıyor.
İnceleyelim:
Liyakatsizliği öne çıkaran uygulamalar, sonunda, ülkenin belirsiz bir konuma sürüklendiğini ortaya koyuyor. Başbakanlık makamının gereksiz olduğunu beyan eden bir başbakanın varlığı (istifa etmesi gerekirdi) bunun en belirgin açıklamasıdır. Danışman veya başdanışman adı ile istihdam edilen kişilerin tamamının “kifayetsiz muhteris” olduğu ortaya çıktı ama bunu itiraf etmek, beceriksizliği itiraf etmek olacağından, şimdilik, es geçiliyor.
KHK ile ülke yönetmek, her seferinde yanlış yapmak manasına geldiğinden “bir ileri bir geri gitme” hastalığı yaşanmaktadır. Bir KHK ile yapılan diğeri ile bozulabiliyor. Çünkü ortak akıl yok, tek akıl var.
Komşularla sıfır sorun derken komşular ile ilişkiler sıfırlandı. Aranın iyi olduğu bir komşu var mı?
En belirgin olan Suriye ilişkilerine bakıldığında, aslında Suriye’de bir batağa saplandığı görülecektir. Şimdilerde iyi gibi görünen İran’a Zarrab denen adamın, Türkiye üzerinden ve bakanlar kurulu ile olan alakasını kullanarak 17 milyar dolar kazık atmasını unutmayalım.
Şimdi soralım: seçim ile bu belirsizlikler nasıl kaldırılacak? Eğer bir başkası iktidar olursa kaldırmak mümkündür ama yine aynı kişiler iktidar olursa bunu kaldırmak mümkün müdür? Sorunları yaratanların onları çözemeyeceği gibi bir hayat kuralını yeniden hatırlatmak istiyorum.
3- Adı konmuş yeni bir sistem var ama eski sistemle yönetiliyoruz. Eski sistemle yönetilmenin sıkıntıları ortaya çıkmaya başladı. Bizim hükümetle uyumlu olmamız sayesinde ciddi bir sorun gözükmese de eski sistemin hastalıkları görülüyordu. Sistemi fiili duruma uygun hale getirmemiz gerekiyordu.
İnceleyelim:
Ortalığı karıştıran sistemi kim getirdi? Böylesi bir yapının çok sakıncaları olduğu, birçok kişi ile birlikte bu sitede de beyan edildi. Bakınız 1, Bakınız 2.
Yukarıda ifade edildiği gibi ülke eski sistemle yönetilmiyordu, tek bir kişinin ağzından çıkan emirlere uygun KHK iler yönetiliyordu ve duvara tosladılar. Meclis ise bunun sekreteryalığını yapıyordu. Ama suçu parlamenter sisteme atarak zamanla parlamentoyu yok edecek adımları atmak istiyorlar. Dahası eski sistem hastalıklı olarak tanımlanıyor. Evet, aslında o hastalıkların ürünlerine bakmak lazım, sahi bakalım mı, kimdir o ürünler diyelim mi?
Bu sebeplerin yanında ve belki de daha açık olan ama ittifakçıların söyleyemediği başka sebepler de var.
-İYİ Partinin varlığı ve toplumda kabul görmesi ciddi bir tehdittir ittifakçılar için. İttifakçılar, İYİ partinin kendi tabanlarını eriteceğini bildikleri için onun seçime giremeyeceğini değerlendirdikleri tarih olarak bu tarihi gördüler ve bu şekilde açıkladılar. Oysa Yargıtay cumhuriyet başsavcılığının YSK’ya verdiği listede iyi parti seçimlere girecek nitelikte görülmektedir. Tarihte hata yaptılar. 24 Haziran değil de 21 Haziran veya Pazar günü olması nedeniyle 17 Haziran olsa zamanı doğru belirlemiş olacaklardı.
İYİ Partiyi seçime sokmama ve genel başkanını ise 100.000 imzayla cumhurbaşkanlığına aday olmaya zorladılar. Ancak yine duvara tosladılar.
-Zamanı kısa tutup muhalefetin etkili bir cumhurbaşkanı adayı çıkarmasını engellemek istediler. Kedi akıllı da fare aptal mı? Muhalefetin çok düzgün ve geçmişe göre çok kaliteli adayları var ve oldukça etkililer.
–Suriye’de elde edilen askeri başarıları, unutulmadan, oya dönüştürmek istediler. Aklı başında olan herkes, o kadar ses çıkarılmasına rağmen, Menbiç’e operasyon yapılamayacağını görüyor. Fırat’ın doğusuna ise hiç ama hiç yapılamayacağı zaten ortada duruyor.
Olayların gelişimine bakılırsa Menbiç’e bu yaz veya sonbaharda, Fırat’ın doğusuna ise gelecek sene ilkbaharın son zamanlarında girilmesi olağan gibi duruyor. Zaman geçtikçe adı geçen yerlere girilmesi beklentisi çoğalacak ve girilemediği görüldükçe 2019 Kasım seçimleri kaybedilme yoluna girecekti. Bu gerçeği engellemek için bu tarih uygundur. Eğer seçimler kazanılırsa yine mağduru oynarlar: yaptırtmıyorlar, ettirtmiyorlar…
-Şehitler üzerinden oy devşirmeye en uygun zaman tatil mevsimi başlamadan hemen önceki zamandır. Tatil sonrasında kimse eskiye dönüp bakmayacağı için etkili olmak çok zor olur. Zaten yandaş medya bu işe başladı bile: Tıklayınız. Oysa o babalar bu ülkede yaşıyorlar ve ülkenin son 15 yılını kimin bu hale getirdiğini görüyorlar ama buna rağmen “vatan sevdalısı” diyorlar. Bu durum tipik bir “dişi deveye erkek deve” deme vakasıdır. Oysa yine o babalar azıcık okusalar, AKP’nin eski bakanlarından üç kişinin, bizzat kendilerinin PKK’lı dediği kurumu ziyaret ettiğini ve böylelikle oğullarının boş yere şehit olduğunu görürlerdi. Tıklayınız. Eğer bunu bilerek vatan sevdalısı tanımını kullanmışlarsa diyecek bir şey yok.
-Bu bağlamda seçim ne kadar normal zamanına yakın yapılırsa otoritenin o kadar fazla kaybolacağından korkuluyor. Otorite kaybolursa elde etmek istediği daha fazla yetki, tek adamlık gibi arzular uçup gider.
Erken Seçim Kime Yarar
AKP
-Bu parti zaten milletvekili ve cumhurbaşkanı seçimini yerel seçimlerden önceye almak istiyordu. Kimi lafazanlar medyaya çıkartılıp konuşturuluyordu ve yol yapılıyordu. Çünkü yerel seçimlerde ellerindeki bazı yerleri kaybedeceklerini şimdiden gördükleri için, genel seçimlere kaybeden olarak girmekten ziyade yerel seçimlere iktidar partisi olarak girmek istiyorlardı. Türkiye’de yerel seçimlerdeki kayıp/kazanç genel seçimlerdeki kaybı/kazancı belirler.
-İki ortağın özenle kurduğu kumpaslara rağmen TSK’nın Suriye’deki askeri başarısının oya devşirilmesi kısa vadede mümkün olduğundan faydasını görürler. Zaman geçtikçe yukarıda açıkladığımız nedenlerden dolayı bir fayda göremezler.
-Yeni “çözüm süreci” arayışlarına zaman ve zemin yaratacağı için iktidar partisine yarar. Bakınız.
-İçinde bulunulan ciddi ekonomik sorunlar, terör ve Suriye politikalarındaki başarısızlıklar zaman geçtikçe daha da derinleşeceğinden, şimdi elde edilecek bir beş yıllık süre can simidi gibi fayda sağlar. O süre içinde ölenler ölür, kalan sağlar bizimdir kuralı işletilir.
CHP
-Esasında erken seçim kararı CHP’nin işine gelmez. Çünkü iktidar partisinin zaman içinde hayli yıpranacağını görmektedir. Ancak politika yaptığı ülkenin halkı akıldan ziyade fevri hareketleri öne çektiğinden, mecburen, ortama uyan davranış ve söylem belirlemek durumunda kalıyor. O yüzden erken seçimden kaçmayacak bir söylem geliştirdi.
-Bununla birlikte İttifakçıların İYİ Partiyi engelleme çabaları, CHP’ye bir fırsat verdi ve bu fırsatı anında değerlendirdi. Belli ki hazırdı ve böylesi bir hatayı bekliyordu. Bu açıdan bakıldığında CHP erken seçimde beklediğinden daha fazla oy alma ve belki de İYİ Parti ile birlikte iktidar olmanın yoluna girdi.
-Açıklandığı tarih itibari ile seçimlere iki aydan biraz fazla zaman olması CHP’nin ön seçim olmadan aday belirlemesine olanak sağladı. Bu da toplumda kabul görmüş adayları öne çekmeyi kolaylaştıracaktır.
İYİ Parti
İttifakçıların sürekli yaptıkları mağdur edebiyatının konusu bu sefer İYİ Parti oldu ve halk bunu gördü. Tahmin edilenden fazla oy alacağını değerlendirmek kâhinlik olmasa gerek.
HDP
Bu parti de mağdur edilen bir başka partidir. Hiç kimse terörü ve terörle işbirliğini savunamaz. Ancak yine hiçbir kimse seçilmiş adamı içeriye atmayı da savunamaz. Bu partinin milletvekilleri vekillik öncesi günlerden kalan suçlardan içeri atıldı. Madem o kadar temiz bir ahlak isteniyor o zaman tüm partiler ve milletvekilleri için bu uygulansın. Ya da hakkında ihbar, iddianame, yargılama olanlar milletvekili aday adayı bile olamasın. Yemez, değil mi? İşte dürüstlük budur. Ucu sana bile dokunacak olsa getir bu kuralı. Seçilmiş birini içeri atmak da neyin nesidir?
HDP de mağdur kotasından seçim barajını çok rahat bir şekilde geçecek olup, ittifakçıları zora sokacaktır.
Erken Seçim Kime Yaramaz
Türk Milleti
Son 15 yılda iç destek sağlanarak azgınlaştırılan terör ile çevrelenmiş Türkiye, seçimde ilk ve hep kaybeden olacaktır. Halk daha fazla fakirleşecek, daha fazla içe kapanacak. Siyasetçiye bir sorun çıkmayacak çünkü bu tezgâhlar hep onların başının altından çıkmaktadır.
AKP
Evet, sanıldığının aksine bu parti ve genel başkanı kaybetmeye her zamankinden daha yakın görünüyor. MHP ne zaman kendi ve bir başkası lehine seçim istediyse önce kendi sonra diğeri tasfiye edilmiştir.
Evet, AKP meclise girebilir ama genel başkanı milletvekili bile olamayacağı için sahneden silinebilir. Bu durumda denecek ki “ittifak ve seçim yasası boşuna çıkarılmadı, tüm yasadışılıkları koruyan kollayan bir lafzı var.” Evet, bu da bir olgu olarak orada duruyor.
MHP
Birçok yerde ittifakın çatırdadığı haberleri basına düşerken, zamanın uzaması ile birlikte çatırdamanın daha fazla olacağı değerlendiriliyor.
Evet, seçime ittifak ile girecekler ve mutlaka milletvekili kazanacaklar, belki de parti genel başkanı cumhurbaşkanı yardımcısı veya arzuladığı gibi başbakan olacaktır. Ama seçimin Türkiye dışında esas kaybedeni olacaktır. Artık millet bunlara sürekli “erken seçim ciddiyetsizliğini” yapacak payeyi vermeyecektir.
Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Ne Yapmaya Çalışıyor?
Siyasi partilerden ve onların siyasi partiler kanununa uygun davranıp davranmadıklarını Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı izlemektedir.
Başsavcılık İYİ Partinin seçime katılabileceğini YSK’ya bildirmiştir. Ona düşen görev buna göre oy pusulalarını hazırlamaktır. Ama o, talimat almışçasına, İYİ Partiyi seçime sokmamak için zaman kazanmak ve bu zaman içinde davranışının içini dolduracak mevzuat arama peşinde koşmak istemiştir. Durumu pazartesi açıklayacağını bildirmiştir.
Devreye dürüst bir parti girerek YSK’nın bu davranışını boşa çıkartmıştır. 15 milletvekili CHP’den istifa ederek İYİ Partiye katılmış ve mecliste grup kurmasını sağlamıştır. Böylelikle yapılmak istenen sahtekârlık yetim kalmıştır. Çünkü mecliste grubu olan partiler seçime girmektedir. Duvara toslayan YSK pazartesi açıklayacağını beyan ettiği kararını Pazar günü alelacele açıklamak zorunda kalmıştır.
İşte Türkiye’yi, bu tip siyasetçiler ve onların atamış olduğu bürokratlar yönetmektedir.
CHP’nin yapmış olduğu hareket, ittifakçıların ve onlara biat etmiş bürokratların çalışmadıkları yerden çıktığından apışıp kalmışlardır. Yaptıkları sadece ve sadece bol bol hakaret etmek ve afkurmaktır.
Hits: 17
Yumuşak Güç (Soft Power) Nedir?
- 23 Nisan 2018
Caydırıcılık
- 2 Mayıs 2018