
O GECE NELER OLDU?
- 29 Haziran 2018
- Güven Kaya
- Başlık; Politika
- 35
GÜVEN KAYA 29.06.2018 / ANAKARA
Türkiye 24 Haziran 2018 günü çok önemli bir seçim yaşadı. Tek adam yönetimi ile onun oyun oynayacağı meclisin oylaması yapıldı. Kesin olmayan sonuçlara göre kimin kazandığı, kimin ne kadar milletvekili çıkardığı basına yansıdı. Bunlar basına yansırken asıl kaybedenin Türkiye ve insan haysiyetinin olduğu, bırakın basına yansımayı, dile dahi getirilmedi…
Oylama Öncesi Süreç
Seçimin hangi lafla başladığı ve sonra nereye evirildiği belli ve ben oraya değinmeyeceğim.
Yedi aylık mazisi olan İYİ Parti genel başkanı Meral Akşener seçim öncesinde, 21 Haziran 2018 saat 15.59 itibariyle bir tweet attı: ayrıntılı haber için bakınız.
Sayın @RT_Erdogan, damadınız Anadolu Ajansı’na “24 Haziran seçim akşamı 21.30 itibariyle bizi %52 olarak ilan edeceksin” dedi mi, demedi mi? Bu gözümüz gibi korumamız gereken seçmen iradesini yok saymak değilse nedir?
İrdeleyelim. Meral Akşener daha dün politikacı olmuş biri değildir. Bakanlık, meclis başkan yardımcılığı ile parti başkan yardımcılığı görevlerinde bulunmuş açık sözlü bir şahsiyettir. Olmayan, tespit etmediği, kendisine belgesinin sunulmadığı bir konuyu dillendirecek değildir. Kısacası ateş olmayan yerden duman çıkmaz.
Buradaki %52 rakamına ve 21.30 diktesine dikkat ediniz, unutmayınız.
Anadolu Ajansının bir haberi 21. 06. 2018 tarihinde basına yansıdı. Bakınız. Bunda bazı sonuçlar var ve mevcut cumhurbaşkanı %53 ile yansıtılıyor. Diğerleri ise 26, 12, 7, 1 gibi rakamlarla tabloda kendilerine yer bulmuş. Kurulduğu günkü düzeyinden çok daha değişik bir düzeye yerleşmiş olan ajansın buna karşı bir açıklaması oldu elbet. Ancak asla tatmin edici değildi.
Buradaki %53 rakamını da unutmayın.
Benzer bir haber bu sefer milliyet gazetesinin internet sitesinde dolaşıma girdi. Bakınız. Rakamlar sırasıyla mevcut cumhurbaşkanı 52,73 – M. İnce 26,24 – M. Akşener 11,69 gibidir.
Buradaki %52,73 de unutulmasın.
Gelelim seçim akşamında açıklanan rakama. Tüm açıklamalar AA’dan yapılmaktaydı. 181.000 civarında olan seçim sandığının başına birer görevli veremeyeceğine göre bunları bir yerden alıyor ve yayımlıyor olması gerek. Bu kaynak büyük olasılıkla iktidar partisinin haber toplama veya yürürlüğe soktuğu seçim sistemidir. Rakamlar her zamanki gibi cahillerin, algılarla yaşayanların, sloganlarda hayat bulanların, yaptığı işe inancı olmayan müptezel ve lümpenlerin, gölgesinden korkakların korktuğu seviyelerden başladı ve zamanla düşerek devam etti. Ortalama 21.30 sularında %52,59 mevcut cumhurbaşkanının hanesinde yazıyordu. Bakınız.
Buradan gelen %52,59 da unutulmasın.
Unutulmasın dediğimiz rakamları yan yana koyduğumuzda 52 – 53 – 52,73 – 52,59 olduklarını görüyoruz. Ve bu rakamlar ajansa dikte edilen rakamlarla uyum sağlıyor. Saat de neredeyse uyum gösteriyor. Tüm bunları düz mantıkla -en doğru mantıktır- incelediğinizde bir şeylerin döndüğünü değerlendirmemeniz mümkün değildir.
Oylama Sonrasında Neler Oluyor
Çok basit; oylar sayılıyor ve tutanağa bağlanıyor. Bir sorun yoksa -daha anlamlı bir şekilde anlatırsak normal şartlar altında- süreç 2-3 saat içinde bitiyor. Sorun varsa sabaha kadar da sürebiliyor. Oy sayımı halka açık olup sandık sorumluları tarafından gerçekleştiriliyor. Tutanağa bağlandıktan sonra sorumlular ve parti temsilcileri fotoğrafını çekiyor ve ilgili yerlere gönderiyor. Seçim sandıklarının sayılması esnasında uç bir olay olmadığı sürece veya sandık sahipsiz bırakılmadığı sürece hile yapılacağını düşünmüyorum. Burada sandığa sahip çıkmak için bulunmak uygundur.
İşi biten sandık sorumluları sandıkları, oy çuvalları ve tutanaklar ile diğer malzemeleri yüklenip ilçe seçim kurulunun kendilerine gösterdiği yere götürüyor. Orada kendilerinden getirdikleri kontrol edilerek teslim alınıyor. Daha doğrusu bir köşeye atılıyor. Alınma esnasında tutanaktaki rakamlar sisteme girilip gönderilmiyor. Bu işlem daha sonra, geliş sırasına göre yapılıyor. Belki ilk getirenlerin sonuçları anında sisteme giriliyor olabilir. Sonrasında birikmeden dolayı bu zaman alıyor ve daha fazla birikme söz konusu oluyor. İlçe seçim kurulunda sonuç girme esnasında da bir hile olduğunu düşünmüyorum. Çünkü hemen anlaşılır ve açığa çıkar. Burada saatlerce beklemek fayda getirir mi veya getirdi mi, bilmiyorum. İncelenmesinde fayda vardır.
Bu durumda hile nerede ve nasıl oluyor veya olabilir sorusu karşımıza çıkıyor. Cevap vermeye çalışalım:
1.YSK sonuçları açıklarken olabilir. Sandık sandık sonuçlar doğru girilir ama en alttaki toplamda rakam farklı yazılır. Ama genel toplamda rakam açıklanan seçmen sayısı ile uyumlu olur.
Kimse seçimde oy kullanılan tahmini[1] 180.896 (yüzseksenbinsekizyüzdoksanaltı) adet sandığın sonuçlarını alt alta koyup hesaplamaz. Kötü niyetli insanların sığındığı noktalardan biridir bu. 2018 seçimi için açıklanan seçmen sayısı 59.391.328 (ellidokuzmilyonüçyüzdoksanbirbinüçyüzyirmisekiz) kişidir.
2.Türkiye genelinde oy kullanılacak yasal sandık sayısından daha fazla sandık ilgili yerlere konur. Oluşturulan sahte sandık ve o sandıkta oy kullanacak kişiler ikinci kez oy kullanacak kişiler olup, önceden belirlenmiş ve talimatlandırılmış kişilerdir. Bunlar Abuzer Kıldagezer İlköğretim okulunda yasal oylarını kullandıktan sonra Ali Asker Serinağaçaltındayatmazoğlu İlköğretim okuluna gider ve orada yasal olmayan oyunu kullanır. Ve bunu da kimse fark edemez. Edecek olan YSK ile ilçe seçim kuruludur. Yüksek seçim kurulu ise bu konuda ne tarafta olduğunu kullandığı “tahmini” kelimesi ile beyan etmiştir. Bakınız. İlçe seçim kurulu nerede duruyor derseniz “ön tekerin gittiği yerden arka teker gider” derim.
Geçen seçimler gibi bu seçimde de aynı okulda oyumu kullandım. Ancak daha öncekilerde aynı apartman aynı sandıkta ve okuldayken bu kez aynı sandıkta ve okulda değildi. Bu da “sandık hilesi” için uygun ortamı sağlayan bir düzenlemedir. Bu düzenlemeyi ben veya mahalle muhtarı yapmadık, YSK yaptı.
Bu arada kaybolduğundan bahsedilen sandıklar oldu ama devamı gelmedi. Bu bir zarf mıydı acaba?
Bu bilgilendirmeden sonra herkesi, seçim sonuçları açıklandıktan ve sandıklarda alınan oyları görme izni verildikten sonra, yaklaşık 181.000 rakamı alt alta koyup katılan her parti nezdinde ve Türkiye genelinde tüm oyları saymaya çağırıyorum. Açıklanan rakamlar ile tutanak rakamları birbirini tutuyor mu, görelim.
Kişisel inanç ve öngörümü paylaşmak istiyorum: Hiçbir partinin genel merkezi veya ilçe teşkilatının gidip sandık yerlerini ve sayısını yerinde incelediğini sanmıyorum. Nereden mi bu sonuca varıyorum? Ben siyasi partiyim ve seçime giriyorum diyen her partinin kendi seçim sistemini kurması ve her türlü duruma göre her gün test etmesini beklerim. Dahası 15-20 tane de yedeğinin olması gerekir. Çünkü sana sürekli saldıracaklar ve sen sürekli dağılacaksın ama sürekli yerine yenisini koymak zorundasın. Peki, böylesi bir olgu var mıdır? Yanıt nettir: YOK. Var gibi duruyor ama olmadığı ve çalışmadığı ortada. Bakınız.
Tamam, nerede durduğu belli olan YSK, sandık ve seçmen bazında, sana tüm verileri sağlıklı bir şekilde vermeyecek. Sen onu alacak ve kullanacaksın. Bunun başka bir yolu yok. Gerekirse satın alacaksın kendini pazara çıkaranı. Bir partinin bu bağlamdaki alt yapısını yapan firmanın YSK tarafından oyalandığını biliyorum.
Seçim Gecesi Neler Oldu
Seçim gecesi ortalık yerde boy göstermesi gereken cumhurbaşkanı adayları ve parti genel başkanları ortalık yerde yoktu. Kendilerinden ertesi gün öğle saatlerine kadar haber alınamadı. Doğal olarak da haklarında “tehdit edildiler ve sustular” türünde konuşmalar çıktı. 2002 yılından beri tanıdığımız iktidar partisinden bunu beklememek ciddi bir aymazlık olur. Bu noktada “ateş olmayan yerden duman çıkmaz” demek istemiyorum ama dememek daha ışıltılı duruyor.
Bakınız Muharrem İnce.
Bakınız Muharrem İnce.
Bakınız Meral Akşener.
Ancak yukarıya çıkartılan linkler incelendiğinde kişilerin beyanlarına uyum sağlamak zorunda olduğumuz bir gerçektir. Yoksa muhtelif tehdit konuları ortalık yerde geziyor ve bunlara rağbet etmek şu an için yetersizliklerinden dolayı anlamlı değildir.
Ama bir de buna bakınız ve tekrar bir yorumda bulununuz. Çok uzun sürüyor ve ortalıkta polis yok.
O gece nelerin döndürüldüğü zaman içinde tüm çıplaklığı ile ortaya çıkacaktır. Ya kendileri itiraf edecek ya da şu anki genel başkanları bu hayatı terk ettikten sonra hepsi birden dökülecektir. Nasıl 17/25 Aralık vakasında bazı bakanların “ben başbakanın dediğini yaptım, ona da sorun” mealinde cümleler kurulduysa, benzerlerinin bu konuda da kurulacağı aşikârdır.
Neler Yapılmalı
Bunun yanıtı çok uzun ve beşik hayatına kadar gider. Ancak kestirmeden gidilecek yanıtlar yok değildir. Çeşitli stratejiler oluşturacak, karşısındaki adamdan daha zekice davranabilecek, hamle üstünlüğünü elinde bulunduracak, buz bakışlı, poker yüzlü, mekanik düşünen, en iyi savunma taarruzdur diyen ve sürekli hareketli olan, en zor şartlarda bile nabız sayısını 60’ın altında tutabilecek, sesini havlamadan çıkartabilecek, panik olmayacak, akıl hastalığı ve bağımlılığı bulunmayan, doğruyu ve gerçeği şiar edinmiş çırılçıplak gezen adamlardan oluşturulacak bir ekip bu işi halleder.
Ama bu tip adamların kimseye eyvallahı olmadığı için de kimse bunlarla çalışmaz. Bu da tarihin bir kuralıdır. Yazın bir kenara.
[1] Bu terim şahsıma ait değildir, YSK başkanına aittir. Bakınız.
Hits: 41
SEÇMEN NİYE BUNLARI SEÇİYOR
- 22 Haziran 2018
24 Haziran Seçimi ve Pirus Savaşları
- 30 Haziran 2018