
ATATÜRK’Ü DÜELLOYA DAVET EDEN ADAM: ALFRED RÜSTEM
- 31 Ağustos 2018
- Dr. Mehmet Çanlı
- Başlık; MGM Tarih
- 7
- Facebook10
- Twitter0
- WhatsApp0
- LinkedIn0
- Telegram0
- Paylaşım
Bunu daha önce duymayanlar ‘’Kimmiş bu adam?’’ diye merak ediyordur. Hemen söyleyeyim. Atatürk’ü düelloya davet eden kişi Alfred Rüstem’dir. Alfred Rüstem 1854 yılında Osmanlı İmparatorluğu hizmetine girmiş bir Polonyalının oğludur. Babası devlet görevlisi olarak Midilli Adası’nda görev yaparken 1862 yılında bu adada dünyaya gelmiştir.
Alfred Rüstem, 1882 yılında Bulgaristan’da Osmanlı diplomatik misyonunda Fransızca tercümanı olarak başlamış ve daha sonra da değişik diplomatik görevlerde bulunmuştur. 1914 yılında Washington Büyükelçiliği görevine atanmış ancak ABD’de yapılan Osmanlı aleyhtarı propagandalara Batı dünyası ve ABD’yi suçlayan yazılar yayınlayarak cevap verince ABD hükümeti tarafından istenmeyen kişi ilan edilmiş ve İstanbul’a dönmek zorunda kalmıştır.
Alfred Rüstem 1. Dünya Savaşı sırasında İstanbul’da kalmıştır. Savaş sonrasında Mustafa Kemal Paşa önderliğinde başlatılan Millî Mücadele’yi örgütleme faaliyetlerini yakından takip etmiş ve hiç kimse davet etmemesine rağmen Sivas Kongresine katılmıştır. Kongreden sonra da Sivas’ta kalmış, Heyeti Temsiliye ile beraber hareket etmiştir.
Alfred Rüstem, işte bu hizmeti sırasında meydana gelen bir olay sebebiyle Mustafa Kemal Paşa’yı düelloya davet etmiştir. Bu olay Mazhar Müfit Kansu’nun ‘’Erzurum’dan ölümüne kadar Atatürk’le beraber’’ isimli eserinde teferruatlı olarak anlatılmaktadır.
Bu olaydan Kazım Özalp’in oğlu Teoman Özalp tarafından hazırlanan ve babası ile kendi anılarının anlatıldığı ‘’Atatürk’ten anılar’’ (İş Bankası Kültür Yayınları, 1992) eserinde de bahsedilmektedir. Bu kitabın önsözünde Teoman Özalp, babasının Atatürk’le arkadaşlığını anlatan anılarına ait notlar tuttuğunu fakat bunları yayınlayamadan vefat ettiğini, kendisinin bu notlardan ve babasından dinlediklerinden yararlanarak babasının anılarını 1. Bölümde yazdığını söylemektedir.
Bu hususu özellikle açıklama ihtiyacı hissettim çünkü Kazım Özalp’in anıları ve Mazhar Müfit Kansu’nun anıları arasında Düello olayı hakkında farklı bilgiler bulunmaktadır. Kazım Özalp’in anılarında bu olayın Haziran 1920’de yapılan Yunan taarruzundan sonra Bilecik’te meydana geldiğini söylemektedir. Bu farklılık haricinde olayın oluş şekli aşağı yukarı Mazhar Müfit Kansu’nun anlattığı biçimdedir.
Onun anlattığına göre, bu taarruzda hiçbir varlık gösteremeyen Kuvayı Milliye unsurlarının büyük bir bölgeyi düşmana terk etmesi yüzünden, bölgede görevli Tümen komutanları ve diğer sorumluları cezalandırmak için TBMM’de yapılan tartışmalardan sonra incelemelerde bulunmak üzere Mustafa Kemal Paşa başkanlığında bir heyet Bilecik’e gelmiş ve bu heyette Alfred Rüstem de bulunuyormuş. Bu inceleme heyetine verilen bir yemek sırasında sofrada geçen bir tartışma sonucunda Alfred Rüstem kızmış ve Mustafa Kemal Paşa’yı düelloya davet etmiş.
Mazhar Müfit ise olayın Heyeti Temsiliye’nin Sivas’tan Ankara’ya gelmesinden sonra Ankara’da gerçekleştiğini anlatmaktadır. Özalp’in anıları oğlu tarafından babasının anlattıklarından hatırladıkları da dâhil edilerek yazıldığından, muhtemelen yanlış hatırlama sebebiyle hatalı olduğu değerlendirilmektedir. Çünkü bu anılar Kazım Özalp’in vefatından sonra yazıldığından aradan uzun zaman geçmiştir ve olayların yanlış hatırlanmış olma ihtimali yüksektir. Kansu ise olayları tüm teferruatı ile anlatmaktadır ve anlattıkları tarihi süreç ile uyumludur.
Kansu’nun anlattığına göre Ankara’ya geldiklerinde Heyeti Temsiliye’nin elinde çok az para vardır. Para işlerine Kansu bakmaktadır. Parayı idareli kullanabilmek için heyete çorba ve bulgur pilavının ana menü olduğu çok yetersiz miktarda yemek yedirebilmektedir. Zar zor buldukları az miktardaki kahveye şeker bile alamamaktadırlar. Kansu para bulabilmek için kendi kürkünü satmaya çalışır. Bu durumu öğrenen Ankara müftüsü esnaftan para toplayarak kendisine getirir.
Getirdiği para oldukça fazladır. Bunun üzerine Mazhar Müfit ertesi gün yemek için et ve helva aldırır. Uzun süredir ilk defa et yiyen heyette bulunanlardan biri olan Alfred Rüstem, yemeğini yiyince bir sigara yakar. Mustafa Kemal Paşa, helva da olduğunu kastederek yemek arasında sigara içmemesini, yemeğin devamının olduğunu söyler. Alfred Rüstem, bunu kendisinin izin almadan sigara içtiği için azarlandığı şeklinde anlar ve bozulur. Mustafa Kemal Paşa ne derse desin ikna olmaz ve dışarı çıkar.
Yemekten sonra Mazhar Müfit odasına gittiğinde Alfred Rüstem’i odasında onu beklerken bulur. Ona olayın bir şaka olduğunu ve Mustafa Kemal Paşa’nın helva yeneceğini kastettiğini söyler ama ikna edemez. Bu olayın şahsına yapılmış bir hakaret olduğunu, bu sebeple Mazhar Müfit ‘i hakem tayin ederek Mustafa Kemal Paşa’yı düelloya davet ettiğini söyler. Düelloda Mustafa Kemal Paşa’ya Millî Mücadele’ye liderlik etmek gibi çok önemli bir görev yaptığı için ateş etmeyeceğini ve onun ateş edip kendisini vurmasına müsaade edeceğini, böylece onurunu kurtarmış olacağını ilave eder. Alfred Rüstem, düello silahını seçme hakkını da Mustafa Kemal Paşa’ya bırakmaktadır.
Kansu, durumu Mustafa Kemal Paşa’ya bildirir. Mustafa Kemal Paşa işi yine şakaya vurur ve silah olarak süpürgeyi seçtiğini söyler. Kansu bunu şaka yollu olarak Alfred Rüstem’e iletir ve ardından da olayı yanlış anladığını anlatmaya çalışır. Bunun üzerine Alfred Rüstem, Kansu’ya da darılır. Ankara milletvekili seçilmiş olmasına rağmen vekillikten istifa eder ve bir müddet sonra Avrupa gazetelerine Millî Mücadele hakkında yazılar yazmak için İstanbul’a gider. Geçinecek parası olmadığı için bu yazıların karşılığı olarak kendisine 150 lira aylık bağlanır.
Özalp’in anılarında ise Alfred Rüstem’in Atatürk’ten özür dilediği ve olayın kapandığı anlatılır. Özalp, daha sonraki yıllarda Alfred Rüstem’in düelloya meraklı olduğunu ve Osmanlı Elçisi olarak görev yaparken Osmanlı aleyhine konuşan bir Yunanlı diplomatı düelloya davet ettiğini ve düello sırasında yaraladığını, kendi boynunda bulunan yara izinin de bir başka düelloda aldığı yaranın izi olduğunu öğrendiklerini anlatır. Atatürk zaman zaman bu olayı hatırlayınca; ‘’İşin şakası yokmuş. Az kalsın başımıza iş çıkaracakmışız.’’ diye şaka yapar ve gülüşürlermiş.
Hits: 126
MUSTAFA KEMAL’İN KALEMİNDEN BAŞKOMUTAN SAVAŞ...
- 30 Ağustos 2018
İDLİB – 1
- 31 Ağustos 2018