
Türk Devlet ve Yönetim Anlayışının Yazılı Kaynaklarını Okumanın Önemi.
- 30 Kasım 2018
- Dr. Mehmet Çanlı
- Başlık; Türkiye
- 6
Eğitim sisteminden midir yoksa başka bir sebepten midir bilmem ama ülkemizde okumuş yazmış kesimin hemen hemen hepsi Platon’un ‘’Devlet’’ isimli eseri veya Machiavelli’nin ‘’Prens’’isimli eseri gibi kitapları okumuştur veya en azından bu kitaplardan haberdardır fakat Türk tarihi boyunca yazılmış benzer eserlerin çoğundan ya hiç haberi yoktur veya haberi olsa da zahmet edip okumamıştır. Hâlbuki Türk tarihinde Türkler tarafından yazılmış ve Türk devlet ve idare anlayışı hakkında bilgiler veren yeterince eser bulunmaktadır.
Bunlardan belki de en çok bilineni Göktürk Yazıtlarıdır. Ama Yusuf Has Hacip’in yazdığı Kutadgu Bilig ve oldukça geç bir dönemde yazılmış Koçibey Risaleleri de oldukça önemli eserlerdir. Koçibey Risalesi, Osmanlı Sultanı 4. Murat ve 1. İbrahim’e Koçi Bey tarafından devlet işleri ile ilgili verilen tavsiyelerden oluşmaktadır. Koçi Bey, bazı yazarlara ve tarihçilere göre Türklerin Montesquieu’su olmaya hak kazanmış değerli bir kişidir. Eser, Osmanlı İmparatorluğu’nun artık süper güç olma özelliğini kaybettiğinin veya kaybetmek üzere olduğunun fark edilmesi sonucu devleti tekrar eski günlerine döndürmek için neler yapılması gerektiği ile ilgili bir eserdir.
Balasagunlu Yusuf Has Hacip’in Kutadgu Bilig isimli eseri ise Türk Devlet ve yönetim anlayışını tüm detaylarıyla ortaya koyması açısından daha farklı bir özellik taşımaktadır. Bu eser, Türklerde devlet idaresi ve sistemi hakkında detaylı bilgiler vermesinin yanında ilk Müslüman Türk devleti olan Karahanlılar dönemini anlatması açısından da önemlidir. Çünkü Karahanlılar henüz yeni Müslüman olduklarından, bu devletin yönetim anlayışı, kültürü ve devlet sistemi hala kadim Türk dünyasındaki uygulamalardan uzaklaşmamıştır ve bu açıdan tarihin en eski dönemlerinden beri Türk devlet ve yönetim anlayışının mirasını korumaktadır. Bunun aksine aynı dönemde yaşamış olan Gazneliler ve Selçuklular ile daha sonra kurulan Osmanlı İmparatorluğu ise Fars, Hind, Arap ve Doğu Roma (Bizans değil çünkü öyle bir devlet hiç var olmadı) kültürü ile daha yoğun bir etkileşime geçmiş ve bu devletlerin yönetim anlayışlarında eski devlet ve yönetim anlayışlarına göre belli bir değişim ortaya çıkmıştır.
Bu sebeple, Türklerde devlet ve yönetim anlayışını inceleyecek kişiler kadim dönemlere dair bir fikir edinebilmeleri için bence öncelikle Göktürk Yazıtları ve Kutadgu Bilig’i okumalıdır. Bununla birlikte Kaşgarlı Mahmut’un yazdığı Divan-ı Lügat’it Türk te önemli ve tamamlayıcı bir eser olarak çok önemlidir. Bunlar en bilinen eserler olmakla birlikte Türk tarihi boyunca yazılmış (mesela Azi b. Erdeşir-i Esterebadi’nin eğlence ve savaş anlamına gelen ve 1397-98 yıllarında Sivas’ta Kadı Burhaneddin Ahmed adına yazılan Bezm u Rezm gibi) daha birçok eser bulunmaktadır.
Bu bilgileri akademisyen olan ve tarihle ilgilenen kişiler için vermiyorum. Onlar zaten bu kaynakları biliyordur. Maksadım sıradan okuyucunun dikkatini bu eserlere çekmektir.
Peki, bu neden önemlidir?
Önemlidir çünkü bu ülkede bazı aydınlar bile bir zamanlar, bizim şu andaki kültürümüzün Asya kökenli, dolayısıyla Türk kökenli olmadığını, aksine Anadolu, yani İyonya vb. antik dönem Anadolu devletlerinin mirası olduğunu iddia edebilmişlerdir. Hatta ‘’Anadolu Ateşi’’ diye bir dans grubunun İstanbul’daki bir gösterisine gittiğimde gördüm ki bu iddialar hiçbir somut ve bilimsel dayanak göstermeye ihtiyaç duyulmadan bugün de hala devam etmektedir. Çünkü gösterinin afişinde Karadeniz’den Batı Anadolu’ya kadar bütün halk oyunlarının kökeni olarak antik dönem Anadolu medeniyetleri gösteriliyordu.
Örneğin Zeybek oyunu hakkında efe kelimesinin Yunanca ‘’efendi’’ kelimesinden geldiği öne sürülerek (Ama ne kadar ilginçtir ki Yunanca’da Efe kelimesi yok) bu oyunun antik Yunan’dan kaldığı söyleniyordu. İşin daha da ilginç olan yanı, Yunanlılar Zeybek oyununa Türkiko veya Zeybetiko demektedirler. Üstelik zeybek oyunu ve bu oyundaki motifler Batı Anadolu merkez olmak üzere çok geniş bir coğrafyaya yayılmış durumdadır. Bu coğrafya ya Türklerin yaşadığı veya bir zamanlar Türklerin olan coğrafi bölgeleri kapsamaktadır.
Bu tür iddiaların bir kısmı cehaletten kaynaklanıyor olabilir ama bunda bir kasıt olduğu da bir gerçektir. O dans grubunun kurucusunun kim olduğuna bakmak bile bu konuda bir fikir verebilir. İşte bu sebeple, bu eserleri okumak ve gençlerin okumasını sağlamak çok önemlidir. Çünkü bu eserler okunduğunda görülecek ki bu günkü Anadolu kültürü ile devlet ve idare anlayışı Anadolu kaynaklı değil (elbette bazı Fars, Arap, Doğu Roma vb. izleri de bulmak mümkün ama) esas olarak Asya kökenli, yani kadim Türk dünyasından getirdiğimiz mirasa dayanmaktadır.
Bu konuda Prof. Dr. Reşat Genç tarafından yazılan Karahanlı Devlet Teşkilatı isimli eserin Özellikle I. Bölüm ve sonrasının okunmasını tavsiye ederim. Bu eserinde Genç, Türk tarihinin, devletinin ve yönetim anlayışının kadim kökenlerini detaylı bir şekilde incelemiş ve somut şekilde ortaya koymuştur. Karahanlılarda henüz değişime uğramamış ve kadim Türk tarihi içinde ortaya çıkmış bazı uygulamaların bugün bile hala yaşadığını görünce şaşıracaksınız.
Bu uygulamaların bazılarının en yüksek devlet kademesinden en küçük idari bölüme kadar bu günkü devlet sistemi içinde bile devam ettiğini görüp kültürel ve siyasi devamlılığın ne olduğunu ve Orta Asya’da ortaya çıkan ilk Türk devletinden Türkiye Cumhuriyeti’ne kadar kurulmuş bütün devletlerin aynı ağacın dalları olduğunu anlayacaksınız. Hatta köy idaresinde muhtar ve ihtiyar heyetinin bile o zamanlar var olduğunu ve Muhtar ile ihtiyar heyetinin salma vb. yetkilerinin o zamanlar da aynen uygulandığını göreceksiniz.
Bu devamlılık sadece kurumlarda ve sistemlerde değil kültürde, anlayışta ve felsefede de devam ettiğini, o zamanlar yaşayan Türk vatandaşlarının anlayış ve kültür olarak şimdi yaşayan Türk vatandaşlarından çok da farklı olmadığını görmek mümkün olacaktır.
Şimdi tekrar sorduğumuz soruya geri dönelim.
Bu kitapların okunması neden önemlidir?
Önemlidir, çünkü gençlerimize derin kökleri olan kadim bir kültürün mirasçıları olduklarını öğretmek, kendi tarihi, kültürü ve benliği ile gurur duymalarını sağlamak ve Türkleri Asya bozkırlarında atına binip dörtnala Anadolu’ya gelen ve beraberlerinde hiçbir şey getirmeyen bir güruh gibi göstermeye çalışan art niyetli kişilere inanmamalarını sağlamak için bu çok önemlidir. Atatürk’ün de dediği gibi; ‘’Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.’’
Hits: 65
Doğu-Batı Çatışması ve Türkiye
- 16 Kasım 2018
II. ABDÜLHAMİT VE JURNALCİLERİ – 7
- 2 Aralık 2018