
NGO (Non Govermental Organizaton) Nedir? – 2
- 19 Aralık 2018
- Dr. Mehmet Çanlı
- Başlık; Küresel Sorunlar
- 4
2. Bölüm: NGO’lar hakkında genel bilgiler.
Sivil Toplum Kuruluşları, Gönüllü Organizasyonlar, İnsani Yardım Örgütleri ve Üçüncü Sektör gibi isimlerle anılan kuruluşlar, uluslararası alanda daha çok Non Govermental Organizaton (Hükümet Dışı Kuruluşlar) terimindeki kelimelerin baş harfleri ile sembolize edilmekte ve NGO olarak bilinmektedir.
NGO’lar, bir devlet tarafından düzenlenmeyen ve denetlenmeyen alanlarda, benzer çıkarları paylaşan kişi ve grupların, tek başına gerçekleştiremedikleri ortak çıkarları çerçevesinde bir araya gelerek oluşturdukları, farklı ülkelerden kişi ve grupların da katılabildiği ve bir ülke coğrafyası ile sınırlı olmayan faaliyetler yürütebilen örgütlerdir.
Başka bir şekilde ifade edilecek olursa NGO’lar; hiçbir hükümetle bağlantısı olmayan gönüllü insanların, daha çok insani yardım ve buna benzer amaçları gerçekleştirmek maksadıyla çok çeşitli alanlarda hizmet vermek üzere kurdukları örgütlerdir.
Bu terim BirleşmişMilletler belgelerine de girmiş ve resmi bir statü kazanmıştır. BM şartının 71’nci maddesi NGO’ları; insani ve dini değerlerle güdülenen, hükümetlerden,BM’den ve ticari sektörlerden bağımsız olarak çalışan, kâr amacı gütmeyenörgütler olarak tanımlamaktadır.
Bu tanımlardan da anlaşıldığı gibi NGO’lar; hiçbir hükümetle bağlantısı olmayan gönüllü insanların, daha çok insani yardım maksadıyla ve çok çeşitli alanlarda hizmet edecek şekilde kurdukları örgütlerdir. En azından bu örgütlerin resmi olarak görüntüsü bu şekildedir.
Bu gün dünyada mevcut NGO’lara bakıldığında, bunların çoğunun insan hakları ve çevre koruma gibi alanlarda faaliyet gösterdikleri görülmektedir. Birden çok ülkede faaliyet gösteren NGO’lar, bu yapılarıyla günümüzde artık uluslararası bir nitelik taşımaktadırlar.Çünkü NGO’lar; uluslararası alanda faaliyet gösteren ve uluslararası ilişkilerde rol oynayan; devletler, BM ve UNİCEF gibi uluslararası kuruluşlar ve çokuluslu şirketlerin yanında farklı bir unsur olarak yerini almışdurumdadır.
Daha da önemlisi, faaliyet gösterdikleri alanlarda uzmanlaşmış ve tecrübeli personelleri ile teknik hizmet verme kapasitesine sahip olmaları, çok miktarda gönüllü yardımları ve insani yardım sağlayan ajansların fonlarını kullanmaları, BM’nin yardım amaçlı programlarının uygulanmasında bizzat yer almaları ve bu programların planlama aşamasında danışmanlık yapmaları, forumlar, büyük kalabalıkların katıldığı protesto ve gösteri eylemleri düzenleyebilmeleri, medyayı iyi kullanarak kamuoyu oluşturma yetenekleri, bünyelerinde uluslararası ilişkilerde etkili olmuş veya entelektüel kişileri barındırmaları NGO’ları, devletlerin politikalarının belirlenmesi veya değiştirilmesi konularında bile oldukça etkili olabilen uluslararası kuruluşlar haline getirmiştir.
Bu imkân ve kabiliyetleri sayesinde NGO’lar, artık uluslararası ilişkilerde oldukça etkili olabilmektedirler. Fakat tüm bu uluslararası örgüt görüntüsüne ve bağımsız bir yapı oldukları iddialarına rağmen, çok sayıda kişi ve hatta devlet tarafından, NGO’ların daha çok kuruldukları ve yönetim merkezlerinin bulunduğu ülkelerin çıkarları doğrultusunda hareket ettikleri iddiaları, bunların etkinliklerinin sınırlandırılmasına sebep olmaktadır. Çünkü bu iddialar sebebiyle bazı ülkelerde ya faaliyetleri çok yakından takip edilmekte veya tamamen yasaklanabilmektedir.
Geçmişte ve günümüzde meydana gelen bazı gelişmelere bakıldığında bu şekilde davranan devletlerin haksız olduğunu söylemek çok da mümkün görünmemektedir. Çünkü gerçekten de bazı devletlerin, sadece kendi ülkelerindekileri değil, kontrol altına alabildikleri başka ülkelerdeki NGO’ları da kendi dış politikaları doğrultusunda yönlendirmek ve bu NGO’ların sahip oldukları kaynakları kendi programlarına kanalize etmek istedikleri ve bu konuda başarılı da olduklarına dair oldukça inandırıcı örnekler bulunmaktadır.
Örneğin, ülkemizde yakın zaman önce gerici bir ayaklanmaya kalkışarak çok sayıda insanımızın ölümüne sebep olan ve kendini uzun süreden beri bir Sivil Toplum Örgütü olarak tanıtan FETÖ’nün 2008 yılından itibaren Türk Silahlı Kuvvetleri ve diğer devlet kurumlarında ABD politikalarına karşı mesafeli duran devlet görevlilerinin tasfiye edilmesinde CIA tarafından kullanıldığı iddia edilmektedir.
Bu durum, NGO’ların çoğu zaman hükümetlerinden bağımsız hareket etmedikleri ve kendi hükümetlerinin politikalarını uyguladıkları iddialarının yanında, bazen de başka ülkelerdeki bazı NGO’ların ve öyle olduklarını iddia eden örgütlerin, kendi ülkeleri tarafından kontrol edilip kullanılamadıklarında, yabancı büyük devletler tarafından desteklendikleri ve kendi ülkeleri aleyhinde kullanılabildiklerini göstermektedir.
NGO’lar hakkında diğer bir endişe de, bu örgütlerin daha çok dini ve kültürel alanda etkili olan ve bu yönde dönüştürücü bir misyonla hareket ettikleri iddiasıdır. Gerçekten de, tarih sahnesine ilk defa çıktıkları 19. yüzyıl başlarından itibaren NGO’ların; insani yardım (eğitim, sağlık, toplumsal gelişimin sağlanması, esir, kadın ve çocuk ticaretinin önlenmesi, uyuşturucu ile mücadele, arama, kurtarma vb.) faaliyetlerinin yanı sıra dini faaliyetler, misyonerlik ve dini dönüştürme maksatlı olarak da çalıştıklarına dair tarihi birçok örnek bulunmaktadır.
Örneğin Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde yaşayan Müslümanlar arasında Hristiyanlığın yayılması amacıyla yoğun olarak faaliyet gösteren ve imparatorluğun çökmesinin sebeplerinden biri olarak gösterilen bu tür örgütlerin faaliyetlerine bakıldığında bu iddiaların oldukça inandırıcı olduğu anlaşılmaktadır.
Üstelik bu tehlike bu gün de varlığını sürdürmektedir. Çünkü günümüzde de ülkemizde bu şekilde faaliyet gösteren çok sayıda örgüt bulunmaktadır. Bu örgütler, deprem vb. doğal afetler ile ülkedeki ekonomik sıkıntıları ustalıkla kullanarak ülkenin hemen hemen her bölgesinde yoğun bir şekilde faaliyet göstermektedirler. Sanal medyaya yansıdığı kadarıyla bu örgütlerin, sadece ülkenin dini dönüşümünü sağlamaya çalışmakla kalmayıp toplumda var olan etnik, kültürel, dini fay hatlarını daha da derinleştirmeye çalıştıkları anlaşılmaktadır.
Tüm bu olumsuzluklara ve endişelere rağmen artık dünyada NGO’larla beraber çalışmak her ülke için neredeyse zorunlu hale gelmiştir. Bu sebeple ülkemizin bütün kurumları NGO’lar konusunda eğitilmeli ve bunlarla temasta nasıl davranılacağı konusunda belirli prensipler belirlenmelidir. Çünkü özellikle barış ve acil yardım operasyonlarında tüm dünya ülkeleri gibi bizim askeri birliklerimiz ve bazı sivil kurumlarımız da, NGO’larla birlikte çalışmak zorunda kalmaktadır.
NGO’lar, barışın tesisi ve barışın korunması maksadıyla yapılan ve askeri barış gücünün de kullanıldığı operasyonlarda bazen BM güçleri ile birlikte hareket etmekte, bazen de hizmetlerin ihtiyacı olanlara ulaştırılmasında taşeron olarak kullanılmaktadır. Bu sebeple, barış gücü içerisinde yer alan askeri personel; NGO davranışlarını, çalışma şekillerini bilerek onlarla olan ilişkilerini belirlenecek olan temel prensipler çerçevesinde tesis etmek zorundadır.
Bu yapılırsa, tüm sakıncalarına rağmen NGO’lar aynı zamanda, milli çıkarlarımız çerçevesinde işbirliği yapılabilecek önemli kuruluşlardır. Çünkü bulundukları topluma yardım götürmeleri, onların sorunları ile yakından ilgilenmeleri, kendilerine yardım götürülen toplumların diğer uluslararası kuruluşların yanlı davranabilecekleri düşüncesi taşıyor olabilmeleri gibi hususlar, NGO’ların halk tarafından daha çabuk kabul görmeleri avantajını beraberinde getirmektedir. Ayrıca bu örgütlerin halk ile sıkı temas kurmaları, en ücra köşelere kadar ulaşmalarına imkân sağlamaktadır.
Öte yandan, bünyelerinde mühendisler, sosyal araştırmacılar, antropologlar, teknik elemanlar ve ileri teknoloji ürünü teçhizat bulunan NGO’lar; görev yaptıkları bölgelerin yer altı ve yer üstü zenginliklerini tespit etmek, halkın sosyal yapısını incelemek gibi alanlarda da avantajlara sahiptirler. Bu imkân ve kabiliyetleri onlara; faaliyet gösterdikleri ülkede uygulanması istenilen politikaların geliştirilmesi ve stratejik istihbarat vasıtaları olarak kullanılabilmeleri imkân ve kabiliyetini kazandırmaktadır. Bu kadar büyük avantajlara ve imkân ve kabiliyetlere sahip bir yapının kullanılması her devlet için hayati öneme sahiptir. Mademki NGO’lar önlenmesi mümkün olmayan yapılardır, o zaman bir yandan onların bizim aleyhimize kullanılmasına engel olmaya çalışılırken, diğer yandan da mevcut NGO’ları ve yeni kurdurulacak olanları kendi milli çıkarlarımız doğrultusunda kullanmaya çalışmanın uygun bir hareket tarzı olacağı değerlendirilmektedir.
Hits: 784
SARI YELEKLİLER
- 19 Aralık 2018
SARI YELEKLİLER -2
- 19 Aralık 2018