
YENİ ZELANDA KATLİAMI
- 17 Mart 2019
- Güven Kaya
- Başlık; Güncel
- 25
İSA KİLİSESİ KASABASINDA CAMİ KATLİAMI
16.03.2019 / ANAKARA
15 Mart 2019 günü, Yeni Zelanda’nın -İsa kilisesi anlamında- Christchurch kasabasında iki camiye, ibadet saatlerinde bilinçli bir saldırı düzenlendi ve şimdilik 49’u ölü, yirmisi ağır en az elli yaralı olup toplamda 100 civarında Müslüman zayi olmuştur.
Saldırıyı düzenleyenlerin en az iki kişi olduğundan şüphelenen polis olayı soruşturmaya devam ediyor. Yakalanmak istercesine işi ağırdan alan, gizlenmeden saklanmadan işini gören, alışveriş yapar gibi mermisi bittikçe arabaya gidip yeni mermi ve silah alan katliamcı, kafa kamerası ile tüm katliamı çekip sosyal medya üzerinden naklen yayımlamıştır. Bu arada kendini de çekip bir an evvel yakalanmanın yolunu açmıştır. Tüm bunlar arka tarafta bir desteğin olduğunu, bir göreve yönelik katliam yaptığını, birilerinin adına eylem koyduğunu, silahlara ve mühimmatlarına çok kolay eriştiğini gösterir. Ancak tamamen bireysel, tamamen nefret ve kin duyguları üzerinden de gidilmiş olabilir. Bunu bir bakışta anlamak mümkün değildir. Görüneni değerlendirerek bağlantılar yakalamaya çalışılıyor, bu da hatalı sonuç getirebilir. O ülkedeki bireylerin duygularını kabartanların neler olduğunu buradan tam olarak görmemiz mümkün değildir.

İlk anda, iki eylemde toplam 77 kişiyi katleden, Norveç katliamcısını akla getiren eylemci, silah kullanımında iyi bir eğitime sahip olduğunun yanında sakin biri olduğunu da naklen göstermiştir. Kabul edilmelidir ki karşısındakiler ibadet halindedir ve hiç birinde kendini koruyabileceği bir kör bıçak dahi yoktur. Bizim yumuşak hedef olarak tabir ettiğimiz cinsten bir hedeftir kurbanlar. Kurbanların bir kısmı ne olduğunu anlamadan hayatlarını kaybettiler. Ne olduğunu anlayanlar ise panik olup kaçmaktan başka bir şey düşünemediler. Ne yazık ki mermilerin saatteki hızı 3000 km civarındadır. Bundan kaçmak mümkün değildir. Böylesi bir durumda yapılacaklar vardır ama konumuz bu olmadığından burada anlatılmayacak.
Bu gibi eylemlerde genel olarak ilk akla gelenler İslami cihat örgütlerine üye teröristlerdir ama tarih sahnesinde İslam ortaya çıkmadan önce bu tip etnikçi ve dinci katliamcılar vardır. Konuyla ilgili ayrıntılı bilgi için TIKLAYINIZ.
Katoliklerin Endülüs’teki Müslümanlara ve Musevilere yaptıkları bir terör eylemiydi.
Yine Katoliklerin kendi içlerindekilere karşı yaptıkları terör eylemiydi. Bunu devlet eliyle yapıyor olmaları terör suçunu ortadan kaldırmaz.
Yine Katoliklerin cadı avına çıkmaları, inancı onların inandığı tanrı bazında yaşamayanlara karşı giriştikleri katliamlar terör eylemiydi.
Musevilerin, yine kendi gibi Yahudi olan filozof İsa’yı, herhangi bir göksel din temelli inancı olmayan Romalı valiye baskı yaparak, tahta bir haça çaktırmaları ve ölmesini sağlamaları bir terör eylemiydi.
Şunu demek istiyorum, terörün veya teröristin dini ve etniği olmaz, insan karşıtlığı olur. Tüm teröristlerde ortak noktalardan biri insan karşıtlığı ise diğeri de akli melekelerinin yetersizliğidir. Bu gibi aşağılıklar genelde ortalamanın altında zekâ ve akıl yeteneğine sahiptir. Ayrıca bu tipler genelde çok çabuk psikolojik sorunlar yaşayabilenlerdir ve genelde bunlarda beyinsel fonksiyon bozukluklarından kaynaklanan rahatsızlıklar vardır.
Olaylara, ortaya atıldığı halinden, birilerinin istediğini görmemiz için gözümüze gözümüze sokulandan ziyade daha değişik yönlere bakmamız gerekir.
Ülkemde, istisnaları saklı kalmak kaydıyla, herkes bu tip olayları gerçekleştirenlere terörist gözüyle bakıyor. Çünkü yetkililer öyle bakılmasını istiyor. Terör tanımına girebilmesi için çıkar sağlamak, belirli bir kitleyi hedef almak, belirli bir ideolojik yanının olması ve belirli bir ideolojik yapılanma tarafından yapılması, süreklilik kazanması gibi evrensel niteliklerin olması gerekir. Bunu uygulamaya sokanlar ise terörist olarak tanımlanır. Bir olayın terör kapsamına girmesi için birilerinin o olayda veya olaylar zincirinde ölmesi gerekmez. Aynı şekilde bir kişiye terörist demek için de eylemi esnasında birilerini öldürmesi gerekmez. Evrensel niteliklere uygunluğu yeterlidir; yani, sürekliliği olmalı, bir ideolojik yapılanma olmalı…
Bu adam görüldüğü kadarıyla terörist değildir. Çünkü bu adamın şimdilik bir terörist gruba üye olmadığı bilinmektedir. Bu onu terörist yapmaz, katliamcı yapar. Üye olsaydı terörist yapardı. Çünkü bu adamın bilinen ilk eylemidir, öncesi olmadığından sürekliliği yoktur. Büyük olasılıkla da son eylemi oldu. Bu da bunun terörist tanımlamasına girmesini engeller ama katliamcı niteliğini ortadan kaldırmaz. Eğer o ülkede idam varsa en az 49 kere idam alır. İdam yerine en ağır ceza olarak ne varsa en az 49 kere o cezayı alır.
Bu adam o ülkede bir partiden seçime girse ve başbakan olsa, ilk fırsatta diktatör olmanın yollarını arar, tarihteki öncülleri gibi. Onda bu haysiyetsizliğin varlığı böyle bir eyleme girişmesinden anlaşılıyor. Norveçli katliamcı gibi narsis bir kişiliği olduğu açık. O adam için kendisinden başka hiçbir insanın değeri yok, bu belli. Tarihteki ve günümüzdeki tüm diktatörlerde ve diktatörlük heveslilerine baktığınızda bu haysiyetsizliği görürsünüz.
Sade vatandaşların, insanlığın bu tür insanlardan arınmasını dilemekten ve gerçekleşmesini umut etmekten başka yapacağı bir şey yoktur. Dilediği ve umut ettiği arınma işine gelince, işte onu o dileyen ve umut eden insanlar yapacaktır.
Ey ahali, eller taşın altına, kaçmak yok.
Bu eylemin benzeri konularla ilgili olarak daha fazla ayrıntı için TIKLAYINIZ 1. TIKLAYINIZ 2. MGM STRATEJİ grubu olarak insanlığın bu gibi insanlardan ve eylemlerden arınmasını diliyor ve umut ediyoruz.
Hits: 59
DOĞU TÜRKİSTAN’DA KURULAN DEVLETLER
- 16 Mart 2019
BAĞIMSIZLIK MÜCADELESİ
- 18 Mart 2019