
Zaman Yönetimi
- 19 Mart 2019
- Dr. Mehmet Çanlı
- Başlık; Bilim ve Teknoloji
- 5
- Facebook30
- Twitter15
- WhatsApp0
- LinkedIn10
- Telegram0
- Paylaşım
Emekli olduğumdan beri farkına varmadan bir girdaba girdiğimi fark ediyorum. Muhtemelen çoğu emekli benzer bir duygu içine girmiştir. Akşam olunca bir muhasebe yaptığımda, bir gün önce, o gün yapmayı planladığım şeylerin çoğunu yapmadığımı ve elle tutulur, gözle görünür bir şeyle de uğraşmadığımı fark ettim. Her gün neler yaptığımı değerlendirdim ve genellikle gereksiz bir sürü şeyle uğraştığımı ve zamanımın çoğunu boşa harcadığımı anladım. Buna bir çare bulmazsam bu girdaptan kurtulmak mümkün olmayacağı için daha önce meslek yaşamın boyunca zamanı uygun olarak kullanmakla ilgili seminer ve konferans notlarımı gözden geçirdim. Bu notlardan çıkardığım bilgileri, herkesin faydalanabilmesi için özet olarak burada açıklamaya çalışacağım.
Konu zaman yönetimi olunca öncelikle zaman derken neyi kastettiğimizi ortaya koymakta fayda olduğunu düşünüyorum. “Zaman nedir?” sorusuna değişik kişiler tarafından değişik cevaplar verilmiş ve buna göre birçok zaman tanımı yapılmıştır. Bunun sonucunda da birçok zaman anlayışı ortaya çıkmıştır. Mesela eski Çinlilere göre zaman, dairesel bir şekilde belli sürelerle tekrarlanan bir döngüdür. Batı anlayışında ise zaman çizgisel bir yol takip etmektedir. Tek tanrılı dinlerde de benzer bir anlayış olduğu görülmektedir. Buna göre zamanın bir başlangıcı ve bir sonu vardır. Bu şekliyle zaman geçmiş ve gelecek olarak iki yönlüdür. Fakat zaman ileriye, yani geleceğe doğru tek yönlü olarak akar. Geçmişe doğru gitmek mümkün değildir.
Bunlardan başka zaman ayrımları da vardır. Örneğin gerçek zaman, algılanan zaman, biyolojik zaman, ekonomik zaman ve yönetim işlevi açısından zaman gibi. Gerçek zaman, saatlerin ve takvimlerin gösterdiği, ölçülebilen somut süredir. Algılanan zaman ise insanların hissettiği zamandır. Örneğin öğrenciler için iki günlük hafta sonu, sanki iki saatmiş gibi hızlı geçerken, beş günlük hafta içi beş yıl gibi hissedilir. Tatiller göz açıp kapayıncaya kadar geçer fakat okulun veya mesainin son gününde saatler bir türlü geçmek bilmez. Öte yandan, önemli bir haber beklediğimiz veya bir yakınımızı ameliyat olurken hasta hanede beklediğimiz bir saat bize yıllar gibi gelir.
Biyolojik zaman, en bariz şekilde hayvanların, bitkilerin ve insanların yılın belli zamanlarındaki davranış değişikliklerinde görülür. Hayvanların çoğu yılın belli bir döneminde yavrular. Bitkiler belli bir zamanda çiçek açar ve meyve verir. Uyuma ve yiyecek bulma saatleri bile her canlı türünde kendine özgüdür. Hatta bir insan erkenden yatıp erkenden kalkarken bir başkasının geç yatıp geç kalkması bile biyolojik zamanla ilgili bir durumdur. Verdiğimiz örneklerden de anlaşılabileceği gibi biyolojik zaman içgüdüseldir ve çoğu zaman hayatımız boyunca kazandığımız alışkanlıklarla da alakalıdır.
Ekonomik zaman bir verimlilik ölçüsüdür. Ekonomi ile ilgili verimlilik, kâr, zarar gibi her şey bir zaman periyodu esas alınarak hesaplanır. Ayrıca her ekonomik işletmelerin çalışma saatleri vardır. Yönetim işlevi açısından zaman da ekonomik zaman gibi yönetim sisteminin uygun bir şekilde çalışması ve yönetim işlevinin aksaksız yürütülebilmesi için esas alınan zamandır. Yönetici günlük, aylık, yıllık ve daha uzun süreli planlar yapar. Bu planlara da uygun olarak yönetim faaliyetleri için elindeki zamanı nasıl kullanacağını düzenler.
Zamanla ilgili örnekler yaşamın her alanı için verilebilecek başka örneklerle genişletilebilir. Örneğin bu günlerde lise giriş sınavı ve üniversite sınavı için hazırlanan öğrenciler var. Bunlar için zaman çok hızlı geçmektedir ve mutlaka iyi planlanması gereken bir husustur. Seçime hazırlanan belediye başkanı adayları için de benzer bir durum söz konusudur.
Bu örneklerin dışında, teorik fizikçiler için zaman çok farklı bir anlam taşımaktadır. Örneğin bazı teorik fizikçilere göre zaman en, boy ve yükseklik kavramlarının yanında uzayda dördüncü bir boyutu oluşturur. Bu şekliyle zaman sabit bir kavram değildir. Temel olarak hız ve yerçekiminden etkilenir. Bir piramidin yanındaki bir kişi için zaman, piramitten, yani piramidin yerçekimi etkisinden uzaklaştıkça daha hızlı akar. Zaman en yavaş, evrendeki en büyük çekim gücüne sahip olan karadeliklerin yakınlarında akar. Ayrıca ışık hızına yaklaştıkça zaman yavaşlar.
Ancak biz burada günlük yaşamda elimizde mevcut, ölçülebilir zamanın en verimli şekilde nasıl kullanılabileceğini inceleyeceğimizden, konunun özüne uygun olarak zaman kaybına sebep olmamak için bu konulara girmeyeceğiz. İncelememizde esas olarak; bir gün, bir hafta, bir ay, bir yıl gibi aralıklarla tanımladığımız günlük yaşamdaki zamanı nasıl daha verimli kullanabileceğimiz üzerinde duracağız.
Her şeyde olduğu gibi zaman konusunda da verimlilikten bahsedildiğinde akla gelen ilk husus planlamadır. Dolayısıyla zamanı verimli kullanmak için en önemli husus zamanın amacımıza uygun olarak kullanılmasıdır. Ancak bir konuda planlama yapmadan önce, bu plana etki edebilecek hususları ortaya koymak gerekir. Bu sebeple öncelikle zamanı kullanırken bize kayıplar yaşatan sebepleri ortaya koyarak konuyu incelemeye başlayacağız.
Bir gün içinde insanların zamanı boşa harcamasına sebep olan birçok etken vardır. Bunları zaman tuzakları veya zaman öğütücüler olarak tanımlayabiliriz. Bunların bazılarını; kültürel yapı, içinde bulunulan örgütsel yapılanma, yeteneksiz ve sorun çıkarak insanlar, amaçsızlık, kararsızlık, detaylarda takılma ve böylece ayrıntılarda boğulma alışkanlığı, acelecilik, her işi yarım bırakma alışkanlığı, hayır diyememe alışkanlığı, dikkatsizlik, uzayan toplantı ve ziyaretler, gereksiz toplantı ve ziyaretler, gereksiz ve uzun telefon görüşmeleri, sosyal medya bağımlılığı (sosyal medyada gereksiz ve uzun süre vakit harcama).
Elbette bunlara daha birçok husus ilave edilebilir. Herkes, bunlara ilave edilecek hususların neler olduğu kendi günlük yaşamını inceleyerek daha detaylı şekilde ortaya koyabilir. Ama burada gereksiz zaman kaybına sebep olmamak için biz çoğu insan için geçerli olduğunu düşündüğümüz bu örnekleri vermekle yetinmeyi uygun buluyoruz.
Bu sebeple ortaya koyduğumuz hususları da sadece birer cümle ile örneklendirerek somutlaştırmaya çalışmakla yetineceğiz. Kültür, zaman kullanımını en çok etkileyen hususların başında gelmektedir. Örneğin kuzey ülkelerinde uzun uzun sohbetler çok nadirken Akdeniz ülkelerinde iki kişinin yolda rastgele karşılaşmaları bile yaptıkları çoğu gereksiz konularla ilgili olan uzun sohbetler zaman tuzağı şeklinde hemen harekete geçer.
Örgütsel yapılanma da kurtulması hayli güç bir tuzaktır. Çalıştığınız kurumun örgütsel yapısına kısaca bir bakın. Evrak imzalatmak için müdür, komutan veya başka bir amirin kapısında bekleyen insanlar, bankaların numara verme sistemindeki uygunsuzluk sebebiyle bankada boşa geçirdiğiniz süre, alışveriş merkezlerinde kasaların uygun düzenlenmemesi sebebiyle kuyrukta geçirdiğiniz süre hep zamanınızı sömüren ve ömrünüzü tüketen etkiler yaratmaktadır.
Meslek yaşamınızda iki satır yazıyı yazmayı bile beceremeyen bazı astlarınız veya üstleriniz, sisteme nasıl gireceğini bilemediği için gişede sizi ağaç haline getiren bazı banka memurları, devlet dairelerinde bilgisiz ve beceriksiz olduklarından (bazen de kasıtlı olarak veya tembelliklerinden) sizi oyalayıp duran memurlar beceriksiz insanların zamanımızı nasıl çaldıklarının en bariz örnekleridir.
Sabah kalktığınızda hiçbir amacınız olmadığını hissederseniz, zamanı da boşa harcayacağınızı garanti altına almışsınız demektir. Ne yapacağına bir türlü karar vermeyen insan, karar verme sürecinde bile zamanının çoğunu tüketir. Ayrıntılarda boğulma ise hem işi bir türlü sonuca erdirememek, hem de zamanın boşa geçip gitmesine sebep olur.
Atalarımız “Acele işe şeytan karışır.” Sözünü boşuna söylememiştir. Acelecilik plansızlığı ve düşünmeden hareket etmeyi getirir. Bu da işlerin uzamasına ve zaman kaybına sebep olur. Her işi yarım bırakan insanlara maymun iştahlı derler. Bu insanlar bir sürü işe girişir ve bir sonuca varmadan işi bıraktıklarından harcadıkları zaman boşa gider.
Bizim gibi sosyal yapısı yardımlaşmayı teşvik eden toplumlarda en önemli zaman tuzaklarından biri de hayır diyememe alışkanlığıdır. Kendi işiniz varken başkası yardım ister, hayır diyemeyiz, birileri beraber bir şeyler yapalım der biz o şeyi yapmak istemesek bile hayır diyemeyiz. Böylece zamanımızı gereksiz yere harcayıp dururuz.
Bizde en yaygın zaman tuzaklarının başında ise ziyaret ve toplantılar gelir. Her kurumda gerekli gereksiz bir sürü toplantı yapılır ve bu toplantılarda genellikle toplanma amacı dışına çıkılarak saatlerce gereksiz konular konuşulur. Ziyaretler ise kültürel yapımızın da etkisiyle toplantılardan bile daha büyük zaman öğütücülerdir. Bir yere gidince, o bölgede bir arkadaş veya tanıdığımız varsa mutlaka uğrarız. Çünkü uğramazsak güceneceğini düşünürüz. Aynı sebeple bir merhaba deyip geçmek yerine çay-kahve muhabbetine hem kendimizin hem de ziyaret ettiğimiz kişinin zamanını boşa harcarız.
Tam bir işe yoğunlaştığımız sırada telefon çalar. Arayan bir arkadaş veya bir akrabamızdır. Telefonu açarsınız. Karşı taraf öylesine (yani gereksiz yere) aradığını söyler ve yarım saat telefonda konuşursunuz. Telefonu elinize almışken sosyal medya hesaplarınıza bakarsınız. İlginizi çeken bir iki yazıyı okursunuz. Yorum yapar, bazı paylaşımlarda bulunursunuz. Bir saatiniz de böyle gider. Sonra saate bir bakarsınız ki mesai bitmek üzere ama işleriniz bitmemiş.
Diğer zaman tuzaklarını da günlük yaşamınıza uygularsanız muhtemelen zamanınızın çoğunu boş yere harcayan ve bazıları düzeltmesi sizin elinizde olmayan onlarca örnek bulmanız mümkündür. Konu zaman olduğundan biz burada bunlardan bahsederek zamanınızı almayacağız.
Öte yandan bu yazıyı çok fazla zamanınızı almamak ve boş zamanlarınızda bölüm bölüm okuyabilmeniz için iki bölüm halinde yayınlamayı uygun gördük. Bu bölümde zaman ile ilgili genel açıklamalar yapmaya ve zaman tuzaklarını açıklamaya çalıştık. İkinci bölümde ise etkin zaman kullanımı için neler yapılması ile ilgili hususlar hakkında kısaca bilgi vermeye çalışacağız.
Hits: 14
BAĞIMSIZLIK MÜCADELESİ
- 18 Mart 2019
Türkiye’nin beka problemi ve Suriyeli göçmenler.
- 21 Mart 2019