
31 MART SEÇİMİNİN ARDINDAN SEÇİM SONUÇLARININ DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
- 19 Nisan 2019
- Güven Kaya
- Başlık; Türkiye
- 16
- Facebook15
- Twitter15
- WhatsApp0
- LinkedIn5
- Telegram0
- Paylaşım
19.04.2019 / ANAKARA
Kedilerin trafolara girip arızaya neden oldukları 2014 yerel seçimlerinden sonra 2019 yerel seçimleri yapıldı. Bu seçimler için de kediler ordusunun beslendiğini sosyal medyadaki paylaşımlar ile bazen kahkaha atarak bazen de acı acı gülerek okuduk, tiye aldık, “ulan, acıyın, adamlarla bu kadar da dalga geçmeyin” nasihatleri ile şaka yollu dillendirip eğlendik.
Düşünceme Göre Seçimlere Damga Vuran Olaylar Şunlardır:
- Geçmişteki seçimleri “bir şekilde” kazanan belediye başkanlarının istifa ettirilerek önlerinin kapatılması. Bu gerçekleştiğinde gelecek seçimlerde bunların eksikliği hissedilecek ve büyük olasılıkla oraları kaybedecekler” demiş idim. İstifa nedenine ise kimsenin inanmadığı “metal yorgunluğu” denildi. Asla öyle bir şey olamaz. Partinin başındaki metal yorgunluğu yaşamıyor ama ondan daha az süre partide görev alanlar metal yorgunluğu yaşıyor, olacak iş değil.
- Kimileri fetişgillerle irtibat ve iltisaktan bahsetti ama bu da bana gerçekçi gelmedi. Çünkü asıl, kimin fetişgillerden olduğu kişisel arşivlerin yanında basın yayın organlarının arşivlerinde de duruyor. Gün geçmiyor ki bir tanesi ortaya dökülmesin veya paylaşılmasın.
- Kendilerinden olmayan herkese “terörist ve hain” dediler. Bu ülkede kimin hain olduğuna sadece mahkemeler karar verebilir, ağızlarından hak-hukuk, adalet, Allah, din-imanı düşürmeyenler ama ona uymayanlar değil. İlginçtir kendisine hain denen kişi de o diyeni hainlikle suçluyor. Bu durumda kim hain? Buyurun buradan yakın. Bu yaklaşım halk nezdinde ters etki ile yerini buldu.
- Yine kendilerinden olmayanları zillet ittifakı, geri zekâlı, öküz gibi sahibini ifade eden hakaret dolu sıfatlarla karalamaya çabaladılar ama bu da tersi yönde karşılık buldu.
- Özellikle Mansur Yavaş için olmadık yaklaşımlarda bulunuldu, hiç biri istediklerini veremeyince en son dolandırıcılıktan tutturmaya çalıştılar. Bu ülkenin büyük bir kısmı dolandırıcıların kim olduğunu çok iyi bildiğinden bu da tersine karşılık buldu ve 124 bin gibi büyük bir rakam ile seçimi kazandı.
- “Kazanırlar ama görev yapamazlar, kayyım atarız, görevden alırız” tehditleri neredeyse her gün değişik ağızlardan basına yansıdı durdu. Bu tehdidi yapanlar kendi seçilmişliklerini öne çıkarmak maksadıyla “seçilenleri” göklere çıkartırlar, atanmışları ise aşağılarlardı. “Kendileri seçilirken iyi, başkaları seçilirken kötü” ikiyüzlülüğü bunu yapanlara gerçekten çok yakıştı. Seçilmişin hakkını vermemek veya elinden almaya çabalamak da neyin nesi oluyormuş diyen halk seçime o düşüncelerle gitti. Sonuç ortada.
- Mutfaktaki yangın ve sır gibi saklanan yüksek işsizlik miktarı.
- Suriyeli hainlerin vatandaş sırtına yük olması.
Saydığım bu gerekçelerin üzerine eklenecekler olabilir ama esas olarak bunlardır. Pek tabi ki 25 yıldır yapılan yolsuzlukları, hırsızlıkları, kamu malını şahsi emellere yönelik kullanmaları, halka yalan söylemeyi ekleyebiliriz. Bunlar çeyrek asırdır olageldiği için vakayı adiyeden sayılmaktadır. Ama düzeleceğine dair emareleri görüyoruz.
Bu ülkeye askerlik yapılmaz, vergi verilmez ve adaletine güvenmiyoruz diyenler, 25 yıl önce yerel seçimleri kazandıklarında mazbatalarını alıp, görevlerine başlamışlardı. Adaletine güvenmiyoruz dedikleri ülkede hiçbir sorun yaşamadan işbaşı yapanlar, adaletine güvendikleri ve bunu da “Altın çağını yaşayan tam bağımsız ve tarafsız yargı” olarak tarif ettikleri ülkede, kazananların hakkını vermemek için her yolu denediler. Bu da gösteriyor ki adaletine güvenilen ülke, sadece o güvenenlere adalet sağlayan ülke manasındaymış. Alındı, anlaşıldı.
Yine bu ülkeye askerlik yapılmaz, vergi verilmez ve adaletine güvenmiyoruz diyenler 2002 yılında iktidara geldiler ve kimse onları engellemek gibi bir davranış içine girmedi. Hatta kendini liberal sanan ama bir yerlere göbeklerinden ilintili olanlar, kendini solcu sanan kolcular, kendini aydın sanan karanlık düşünceli sürekli “yetmez ama evet” diye sayıklayan bilgisizler kümesi bile bu adamlara yıllarca destek oldular. Sonra kazığı yiyip oturdular ve “yanılmışız, kandırılmışız” diyerek elleri ile popolarını tutarken yüzsüzlüklerini devam ettirdiler. Bunlara karşı “biz niye kandırılmadık, yanıltılmadık, aldatılmadık” gibi bir cümle kurmak gereksizdir.
31 Mart 2019 Yerel Seçimlerinde Başarı Nasıl Geldi
- Sandıklar sağlam tutuldu. Özellikle Ankara ve İstanbul’da bu kendini hemen belli etti ve başarı geldi. Seçim hilelerinin çok büyük bir kısmı sandık başında gerçekleştiğinden sandıkların başının boş bırakılmaması gerekiyordu ve o yapıldı. Sandık başı hilelerin oranı %2-3 gibi hesaplanıyordu. Bu oran kimilerine göre çok küçük görünebilir ama İstanbul’un el değiştirmesindeki oran dikkate alındığında bu çok büyük bir rakamdır. İşte buna geçit verilmedi.
- CHP seçim sonuçlarını tutacağı kendi alt yapısını kurdu ve bunu başarılı bir şekilde çalıştırdı.
- Halk, kendisini ahmak yerine koyanlara ders vermek istedi ve bunu başardı.
Tüm bunları dikkate alarak geçen seçimlerde yapılmış olan sandık hilelerinin varlığını kabul etmek ve onları ortaya çıkarmak gerekiyor. En son 2018 referandumunda ortaya çıkan ve AA’sına bir bakanın dediği iddia edilen “%67 ile başlarsınız, saat 21.30 gibi %52,5 ile galip ilan edersiniz.” mealindeki konuşma her şeyi açık etmektedir. Hatta bununla paralel zamanda görüntüleri yayımlanan ve bir TV kanalında seçim sonucunu sunma hazırlıkları esansında ekrana getirilen görseldeki rakamlar da bununla örtüşüyordu.
İlginçtir “Atı alan Üsküdar’ı geçti” lafı da şaibeleri güçlendiren bir laf olmaktan öteye geçemedi. O zaman için istedikleri -kamuoyunda yer bulduğu kadarıyla hakkaniyetsizdi- oldu ama gelinen noktada boğazın tuzlu ve pis sularında AT BOĞULDU.
Geriye doğru bakıldığında “2002 seçimleri dışında kalan tüm seçim ve oylamalarda bir şeylerin dönme olasılığı var ve sanılandan da çok yüksek.” demek mümkündür.
İstanbul Sonuçları Neden Sürekli Geciktirilmek İstendi
Dünyadaki tüm ilişkiler tamamen para üzerinedir. Gönül belediyeciliğiymiş, bunu sadece embesillere anlatabilirsiniz. Yok öyle bir şey. Bazı belediye başkanlarının ilk işi kendi maaşlarını en yüksekten kararlaştırmak oldu. Sadece kendilerininkini değil meclis üyelerininkini de yükselttiler. Böylelikle meclis üyelerini satın aldıklarını düşündüler. Paranın olmadığı devirlerde de trampası en çok yapılan meta neyse onun üzerinedir.
İstanbul belediyesinde 60.000 kişilik bir çalışandan ama sadece aydan aya bankamatikten maaşını almaya gelen kişilerden bahsedildi. Bunların hepsi parti için çalışıyorlarmış ve Türkiye’nin her yerine görevlendiriliyorlarmış. Madem parti için çalışana gerek duyuluyor, o zaman verirsin parasını partiden ve çalıştırırsın. Kendi çıkarının ceremesini halkın sırtına yüklemek hangi dinde yazıyor? Bunu yapanlar Müslüman olduğuna göre demek ki İslam’da böyle bir şey yazıyor. Ben rastlamadım ama bu manaya gelecek bir cümleyi kitaptan bulup getirmeleri mümkündür.
Yeni belediye başkanı Ekrem İmamoğlu tüm dijital kayıtları kopyalamak ve koruma altına almak istediğinde, hemen, birileri yürütmeyi durdurma kararı aldırdı. Demek ki, İmamoğlu doğru yere parmak atmış. Demek ki gerçekten çok büyük yolsuzluklar ve hırsızlıklar var. Zaman içinde hepsi ortalığa saçılacak ve kokudan durulamayacak, belli oldu.
Geciktirme sürecinde “evrak kaçırıyorlar, izleri silmeye çalışıyorlar ve buna da zaman gerekiyor” gibilerinden birçok görüş basına yansımadı değil. Yürütmeyi durdurma kararı tüm bunların hepsini doğruluyor. Çünkü çekineceği, korkacağı olanlar bu şekilde davranır.
Başta CHP’li Belediyeler Olmak Üzere Millet İttifakına Çok İş Düşüyor
İlk önce yolsuzluklar engellenecek ve onları yapanlar ile kamunun hesaplaşması sağlanacak.
Kendilerinin de yolsuzluk batağına saplanmamaları gerekiyor.
Mutfaktaki yangına ve işsizliğe kendi çaplarında çözüm bulmaları gerekiyor. Ülkede üretilmesi mümkün olan şehir mobilyalarının ve süslemelerinin hepsini içerden sağlamak ve böylece vatandaşı üretime yönlendirerek kazancı artırırken işsizliği azaltmak mümkündür.
Hak etmeyen ve particilik yapan tüm çalışanların kovulması yerlerine parti gözetmeksizin liyakatli kişilerin alınması.
Yapılan tüm haksız ı-uygulamaları n kaldırılması ve kendilerinin de böyle uygulamalara girişmemesi gerekiyor.
Hits: 22
Moğollardan Mollalara, Türk Ordusunu Yok Etme Giri...
- 19 Nisan 2019
İktidar Hırsının, İnsanı Düşürebileceği Durumlara ...
- 21 Nisan 2019