
Albert Einstein’a göre İstanbul Yerel Seçimlerinin Sonucu: Kesin Olarak Emin Değilim.
- 12 Mayıs 2019
- Dr. Mehmet Çanlı
- Başlık; Gündem
- 2
Ünlü bilim adamı Albert Einstein’a ait olduğu söylenen “Delilik, aynı şeyleri tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar beklemektir.” diye bir söz var. Bu söz, son günlerde sanal medyada da sık sık paylaşılmakta ve siyasetten ekonomiye kadar birçok alandaki olaylar için örnek olarak gösterilmektedir.
Ne yalan söyleyeyim, şimdiye kadar bu sözü her okuduğumda, ifade edilmeye çalışılan şey bana da mantıklı gibi geliyordu. Ama konu üzerinde biraz düşününce, bu sözün doğruluğundan o kadar da emin olmamak gerektiğini düşünmeye başladım. Bir süre önce, bir belgesel kanalındaki bir deneyi izleyince, bu kanaatim daha da güçlendi. Artık, bu sözün doğruluğunun tartışmaya açık olduğunu, hatta yanlış olma ihtimalinin doğru olma ihtimalinden daha yüksek olduğunu düşünüyorum.
Söz konusu programda, dünya bilardo şampiyonasına katılmış bir kadından; aynı salonda bulunan çok sayıda bilardo masasına aynı tertip ve düzende konulan toplara sırayla ve aynı şekilde atış yapması istendi. Kadın atış yapmadan önce, hangi topun nereye gitmesini istediğini açıkladı ve toplara buna göre vuruş yapacağını söyledi.
Bunun ardından, kadının yaptığı her atıştan sonra, topların dağılım şeklinin resmi çekildi. Tüm atışların tamamlanmasının ardından resimler incelendiğinde, sonuç tam bir sürpriz oldu. Çünkü her masadaki toplar birbirinden farklı bir şekilde dağılmış ve hiç biri kadının istediği şekli almamıştı.
Bunun üzerine; aynı oyuncu tarafından, aynı salonda, aynı marka toplarla, aynı marka masalarda ve aynı sopayla oynanmasına rağmen topların dağılımının neden aynı olmadığı enine boyuna bir değerlendirmeye tabi tutuldu ve genel olarak şu sonuçlara varıldı:
1. Atışlar aynı kişi tarafından yapılmış olsa da, bu kişi bir makine veya robot olmadığından, her defasında sopayı tutuşunda, topa vurduğu noktada, ıstakanın istikametinde ve vuruş hızında küçük de olsa farklılıklar ortaya çıkmıştır.
2. Toplar aynı fabrikada üretilse de, yüzde yüz aynı olan toplar üretmek mümkün değildir. Bu sebeple toplar arasında gözle görülemeyen ve ölçülemeyen küçük farklılıklar vardır.
3. Bilardo masaları ve çuha da aynı marka olmakla beraber, bunların yüzde yüz birbirinin aynı olduğunu iddia etmek mümkün değildir.
Bu sebeple sonuçlar öngörüldüğü gibi (en azından oyuncunun öngördüğü gibi) olmamıştır.
Ben bunlara başka bazı hususlar ilave etmek istiyorum.
4. Kadın atış yaptıkça yorulmuş ve ilk atışındaki dikkatini ve vuruş hızını koruyamamıştır.
5. Deneye katılan insanların (oyuncu, seyirciler, kameramanlar vb.) oda içinde kaldıkları süre uzadıkça, bu kişilerin vücut ısıları ve aldıkları nefesler oda sıcaklığını artırmıştır. Sıcaklık artınca yoğunluk değiştiğinden havanın hareket halindeki toplara gösterdiği direnç değişmiştir.
5. Aldıkları nefes sebebiyle ayrıca, odanın havasındaki karbondioksit/karbon monoksit gibi gazların oranı yükselmiştir. Bu da havanın yoğunluğunu ve dolayısıyla direncini değiştirmiştir.
6. Masaların ısıtma sistemleri sebebiyle çuhanın ısısı, dolayısıyla sürtünme katsayısı değişmiştir.
7. Her atıştan sonra ıstakanın ucunda bir aşınma meydana gelmiştir.
8. Her atışın ardından, oyuncunun ıstakanın ucuna sürdüğü tebeşirin sopanın ucunda kalan miktarı farklıdır.
Bunlara daha birçok madde eklenebilir.
Çok küçük etkileri olan ve hissedilememekle birlikte varlığı da inkâr edilemeyen yüzlerce ve hatta binlerce husustan bahsedilebilir.
Bu da şunu göstermektedir.
Aynı şeyi, birden fazla kez, aynı şekilde tekrar etmek mümkün değildir.
Çünkü her şey, her an değişmektedir.
Koşulları ve bu koşulları oluşturan etkenleri kontrol etmek mümkün olmadığı için, meydana gelen değişimi durdurmak veya kontrol etmek de mümkün değildir.
Bu sebeple, her şeyin değiştiği bir ortamda, bir şeyi birden fazla tekrarlayınca aynı sonucu beklemek mantıklı bir çıkarım gibi görünmemektedir.
Dolayısıyla, aynı şeyleri yapıp farklı bir sonuç beklemenin delilik olduğunu söylemek de mümkün değildir.
Evrende var olan her şey, bizim tespit edebileceğimiz etkilerin yanında, tespit edemeyeceğimiz milyonlarca etkiye maruz kalır.
Bu etkilerin hangisinin sonuç üzerinde daha fazla belirleyici olduğunu tespit etmek mümkün değildir.
Bu durumda, okullarda evrensellik diye öğretilen ve Einstein’ın yukarıdaki sözüne de temel oluşturan “aynı koşullar altında aynı deneylerin aynı sonucu verdiği” önermesi doğru değildir.
Çünkü aynı koşulları, iki defa, yüzde yüz aynı şekilde sağlamak mümkün değildir.
Bu yüzden, bizim gibi henüz bilgi seviyesi çok kısıtlı olan ve ancak çevremizde gözlemleyebildiğimiz çok az şey hakkında fikir yürütebilen canlılar, yani insanlar için kesinlik yoktur.
Bu sebeple evrendeki ve günlük yaşamımızdaki hiçbir şey, bizim öngörebileceğimiz bir düzene bağlı değildir.
İnsanoğlu için, her şey bir kaostan ibarettir.
Evrene düzen değil, kaos hakimdir.
Bizim sürekli olarak belli teoriler ve kurallar ortaya atmamızın ve bunlar çerçevesinde yolumuzu bulmaya çalışmamızın sebebi de budur.
Böyle yaparak, bilinmezlikler içinde kendimize bir yol bulmaya çalışıyoruz.
Nitekim ortaya attığımız bir teorinin işe yaramadığı durumlarda veya dün doğru olarak kabul ettiğimiz bir şeyin bu gün yanlış olduğunu fark ettiğimizde hemen yeni veriler ışığında yeni teoriler ve yeni kurallar ortaya atmamızın sebebi de budur.
Bu bilgiler ışığında, bana göre, gerçek şudur:
İnsan olarak, yaptığımız herhangi bir hareketin veya gözlemlediğimiz herhangi bir olayın kesin olarak nasıl sonuçlanacağını bilmemiz mümkün değildir.
Daha önceki deneyimlerimiz sonucunda, bazı şeyleri birçok defa tekrarlayıp birbirine çok yakın sonuçlar almış olsak bile, o şeyi tekrarladığımızda aynı sonucu alacağımızın bir garantisi yoktur.
Çünkü elimizde tüm etkiler hakkında yeterli bir veri yoktur.
Tüm etkiler hakkında yeterli veri sahibi olmak mümkün de değildir.
Buna ancak tanrı muktedirdir.
Her şeyi bilen, her şeye gücü yeten, her şeyi kontrol edebilen ve bu sebeple kadir-i mutlak olan tanrı için evrende bir düzen var olabilir.
Fakat bizim için her şey kaotiktir.
Her şey bilinmezlikten ibarettir.
Zaten bu sebeple, bize askeri okullarda verilen eğitimler sırasında da, eğer muharebe esnasında top ateşine maruz kalırsak, top mermilerinin düştüğü yerde açtığı çukurlardan birine girmenin en mantıklı şey olduğu söylenirdi.
Çünkü harp tarihi boyunca, aynı top tarafından arka arkaya atılan iki merminin aynı yere düşmediği görülmüştür.
Ama başka bir top tarafından atılan bir merminin aynı çukura düştüğü görüldüğünden olsa gerek, bir top mermisi çukuruna girmenin bizi yüzde yüz koruyacağı da söylenmiyordu.
Sadece bunu yapmanın daha mantıklı olduğu, çünkü hayatta kalma olasılığımızın daha yüksek olduğu söyleniyordu.
Görüldüğü gibi, savaşta bir kesinlik yoktur.
Hayatta da öyle.
Her şey bir sürü olasılığa bağlıdır.
Bu durum, bize değişmez kurallara bağlı olduğu öğretilen pozitif bilimlerde de, sosyal bilimlerde de böyledir.
Hatta sosyal bilimlerde durum, çok daha vahimdir.
Çünkü sosyal bilimlerde, sadece objektif verilerle değil, sübjektif verilerle de başa çıkmak gerekmektedir.
Bu da sosyal bilimlerde kesinlik iddialarını daha da imkânsız hale getirmektedir.
Buradan yola çıkarak, son günlerde çok konuşulan bazı siyasi olaylar hakkında da aynı şeyi söylemek mümkündür.
Örneğin, daha önceki bir genel seçimde hükümet kurmak için yeterli oyu alamayan ve seçimi tekrarlayan hükümetin, bunun sonucunda oyunu artırarak tek başına iktidara gelmesine güvenmesi ve İstanbul yerel seçiminde de benzer bir sonuç beklemesi mantıklı değildir.
Aynı şey, CHP için de geçerlidir.
Belediye seçiminde kazanan kişinin, tekrarlanacak seçimde de aynı sonucu alacağını beklemek mantıklı değildir.
Çünkü sonucun ne olacağını kesin olarak tahmin etmek mümkün değildir.
Seçimden sonra birçok şey değişmiş ve değişmeye devam etmektedir.
Örneğin bazı seçmenler hayatlarını kaybetmişlerdir.
Bazıları şehirden taşınmışlardır.
Bazı partiler seçime katılmama kararı almaktadır.
Bazı seçmenler bir önceki seçim sonucuna göre fikir değiştirecektir.
Bir önceki seçimde yaşananlar sebebiyle fikir değiştirenler de olacaktır.
Ekonomi giderek daha da kötü hale gelmektedir.
Bundan da etkilenenler ve fikir değiştirenler olacaktır.
Bunların dışında, henüz öngörülemeyen yeni bazı şeyler de ortaya çıkabilir.
Ama ne bu yeni şeylerin ve ne de tüm bu bahsettiğimiz hususların yaratacağı değişimin ne yönde olacağını kesin olarak tespit etmek mümkün değildir.
Kesin olan tek şey, oy oranlarının aynı olmayacağıdır.
Her iki taraf için, alınan oylar artırabilir de azalabilir de.
Demirel’in de dediği gibi…
Dün dündür, bu gün de bu gündür.
Bu gün her şey değişmiş ve yeni bir dünya ortaya çıkmıştır.
Sonuç da bu yeni dünyanın koşullarına göre şekillenecektir.
İlla ki bir tahminde bulunmak gerekirse, sadece şunu söylemek mümkündür:
Sonucun, yeni koşulları dikkate alarak çalışan taraf için daha kazançlı olması, daha büyük bir olasılıktır.
Ama bu da, sadece bir tahminden ibarettir.
Kesin değildir.
Çünkü aradaki oy farkı çok küçüktür.
Çok küçük bir şeyin bile sonucu değiştirmesi mümkündür.
Hits: 414
Karpuz…
- 11 Mayıs 2019
Karısının gerçek adı ‘Luiz’…
- 13 Mayıs 2019