
KARANLIK DEHLİZLERİN KİLİTLERİNİ AÇARAK YÜRÜYORUM[1]
- 16 Temmuz 2019
- Güven Kaya
- Başlık; Türkiye
- 13
İMRALI GÖRÜŞMELERİ – 9
16.07.2019 / ANAKARA
Katılanlar: Selahattin Demirtaş, Pervin Buldan
Konular: TBMM’den istenilen yasaların çıkmaması, AKP’nin iş sürüncemeye bırakması, kadın konuları (alınmadı), Salih Müslim ve PYD/YPG, Erbil Kongresi ve eş başkanlığı, PYD/YPG’ye yapılan yardım.
Özel Not: Bu bölümde, mevcut iktidar partisinin, PKK’nın Suriye uzantısı olan PYD/YPG’yi kamyonlar dolusu malzemelerle nasıl desteklediğini göreceksiniz (altı çizili olan satırlar).
Geçen bölümde, metin içinde yaptığım bir yorumda iktidar partisi hakkında “sürekli seçim için çabalamışlar” demiştim. Bu yaklaşım daha önce birçok kez teyit edildiği gibi yine teyit edildi. BAKINIZ. Böylelikle, Türkiye ve Türk milleti için iktidarda olmadıkları ve çabalamadıkları her yönü ile yeniden teyit edilmiş oluyor. Böylesi teyitlerin zaman içinde yeniden olacağını değerlendirmek müneccimlik değildir, bahse konu olanların tamamen kendi çıkarlarını düşündüklerini bilmektir.
…
S. Demirtaş: Kandil’deki arkadaşlar işlerin bu tarzda yürümesinin imkânının olmadığını, herhangi bir adım atılmadığını, üslubun bile değişmediğini, yol haritasının ortaya çıkmadığını, tek bir somut belge ve tutanağın olmadığını, bu nedenle zorlandıklarını belirtiyorlar. Zihniyetin değişmediğini, dostların bile “Siz bu kadar riski nasıl aldınız?” diye hayretle yaklaştıklarını belirtiyorlar. Önderliğimizin belirlediği 1 Eylül tarihinin kendileri acısından şantaj olmadığını, ciddi olduğunu herkesin bilmesini gerektiğini iletiyorlar.
A. Öcalan: (Gülerek) Tamam, konuşacağız bunları.
S. Demirtaş: Suriye’de savaş ağırlıklı olarak Kürdistan’a Rojava’ya kaydırılmak isteniyor. Şam ve Halep’te zorlanan muhalifler ve özellikle radikal dinci gruplar Kürdistan’da üslenebilmek için saldırıyorlar. İsa Hüso suikastını biliyorsunuz.
A. Öcalan: Evet duydum, tanışıyormuşuz sanırım. Nasıl olmuş?
S. Demirtaş: Rejim ve KDP işi olabilir deniyor. Yine Salih Müslim’in Türkiye ve İran ziyaretleri oldu.
A. Öcalan: Ne diyorlarmış PYD’ye?
S. Demirtaş: Türkiye PYD’nin Suriye muhalefetiyle birlikte hareket etmesini istiyor. Muhalefetin bayrağını kullanmasını istemişler, üçüncü çizgiyi sonlandırmak istiyorlar. Buna karşılık da sınır kapıları açılacak, Türkiye de oradaki yapıyla ilişki geliştirecek. İleride muhalefetle birlikte çözüm olunca Türkiye itiraz etmeyecek.
Yorumum: iktidar partisi terörist ilan ettiği PYD’nin yine bir başka terörist grup olan Suriyeli muhaliflerle hareket etmesini istiyor. Yani işleri o kadar ilerletmişler ki, onu yapma bunu yap, n’olur modundalar.
A. Öcalan: Şimdi tabii devlet kendisini çatışmaya zorlayan durumların farkında değil. Reyhanlı gibi Kamışlı ve Resülayn’a doğru aynı şeyleri kaydırmak istiyorlar. Bunu kararlaştırmışlar.
Barzani de Türkiye ve Suriye üzerinden hamle yapmak, El Parti’yi hâkim kılmak istiyor. Suriye rejiminin de hesabına gelir bu. Semelka hududunun kapatılması, peşmergenin yığılması falan… Barzani’yi çok ciddi uyarmaları gerekir. Misliyle karşılık veririz denmeli. İsa Hüso olayı Sakine Cansız’ın katledilmesi gibidir. Dedikleri gibi de olmuş olabilir belki. Araştırıp çıkarmalılar. Ailesine başsağlığı dilersiniz.
Rojava’dakiler ilkeli yaklaşmalı. İsveç[2] gibi kantonlar, demokratik özerk bölgeler olur. Hangi rejim olursa olsun, özerk yönetimler olacak artık. Başka çözüm yok. Suriye’de öyle homojen bir yapı ve yaşam mümkün değil artık.
…
Sanıyorlarki biz siyasetten anlamıyoruz. Verdiğim tarihler, ürettiğimiz sloganlar, hepsi stratejik sürecin parçalarıdır. AKP bu tarih vermeyi bir dayatma olarak görüyormuş, rahatsızmış. Peki, biz
AKP’nin keyfine mi bırakalım?
…
S. Demirtaş: Konferans ayın 24’ünde planlanmıştı, ama yetişmeyecek herhalde, 15 Eylül’e ertelenecek. Mesajınız üzerinde çalışıyorum. Önerileriniz varsa onları da şimdi alabiliriz.
A. Öcalan: … Konferansa eşbaşkanlık öneriyorum. Geçici olabilir. Mesut ile Leyla olabilir. Leyla’ya gidin, selamlarımı söyleyin. …
…
A. Öcalan: İkisi birden kongre olmaz tabii. Ya kaynaşırlar ya da KNK bir karar gücü olarak kendini örgütler. Kendileri karar versinler artık. Kuzey-Güney dengesi için bu eşbaşkanlık iyi olur, Rojava[3] ve
Doğu’yu da tatmin eder. Leyla ciddi yaklaşmazsa başkasına bakılır. Diplomasi artık ortak yapılır. Örneğin Barzani artık Türkiye’ye öyle tek başına gitmez. …
S. Demirtaş: Hükûmetle on beş gün kadar önce görüştük. Adalet Bakanıyla görüştük. Aslında Beşir Beyi de bekliyorduk, ama son anda işi çıkmış, gelemedi. İkinci aşamaya dair ciddiyet görmediğimizi belirttik. Sert bir şekilde eleştirilerimiz oldu. Paketi biz henüz göremedik, kendileri çalışıp tamamladıktan sonra bizimle ve sizinle paylaşacaklarını ilettiler. Yakın zamanda bekliyoruz artık. Pratik ilerlemenin olması gereken dönemdeyiz. …
…
S. Demirtaş: Hasta tutuklularla ilgili ciddi bir gelişme katedilmedi maalesef.
A. Öcalan: Bunlar ne yapıyorlar, anlamıyorum. Hepsinin cenazesini çıkaracaklar içeriden. Çok yanlış yapıyorlar, Bakanlığın elinde değil falan diyorlar. Olmaz böyle.
…
P. Buldan: Başkanım, Selahattin beyin aktarımlarından farklı olarak Adalet Bakanı ile yapılan görüşmeye ben de katıldım. Ayrıca Beşir Atalay ile bir telefon görüşmesi yaptım. Bundan sonra yapacağımız görüşmelere katılacağını ifade etti.
A. Öcalan: Kandil’e birlikte mi gittiniz?
P. Buldan: Ben Kandil’e gidemedim. Hakkâri ve Iğdır’a gittim. Sizin selam ve şükranlarınızı hem Hakkâri hem de Iğdır halkıyla paylaştım. Hakkâri, Yüksekova ve Oramar’a gittim.
…
A. Öcalan: KCK’ye birileri “Siz nasıl sabrediyorsunuz” demişler. Doğru demişler. … Beşir Beyle de bunları konuşun. İki ay siz ve aile gelmediniz, ama heyet geliyordu o arada, süreç bu nedenle yürüdü. Kandil’in de, sizin de hatalarınız oldu. Bu gibi durumlarda çok dikkatli olmalısınız.
Bakın, Ermeni meselesinde Talat Paşa ile iki Ermeni milletvekili bir gece önce sabaha kadar eğlenceli bir gece düzenleyip beraber oturuyorlar. Ama sabah tıpkı sizin KCK operasyonlarına benzer tutuklamalar başlıyor. Tarih 24 Nisan’dır. Sizinki de 14 Nisan. Burada bile benzerlik var. Ermenilerden iki bin kişiyi alıyorlar, sizde on bin kişi alındı.
Biz bir zamanlar Emre Beyle konuşuyorduk, onu bile bir ara buraya sokmadılar. Sonra öğrendim, komutanın adı Levent Ersöz’müş. Hakkâri’deki köylü katliamlarından Roboski’ye kadar tümüyle tasfiye operasyonlarının parçalarıydı. Son aylarda bunlara çok yoğunlaştım. “Sakine ile başlarız, sonra diğerlerini vururuz” diye Başbakanın önüne götürmüş. Baransu “Yirmi iki önder kadro tasfiye olur, iş biter” diye yazdı. … Başbakanın önüne şunu getiriyorlar: Tasfiye mümkünken neden görüşüyorsun? Geleneksel vekâlet savaşı sürdürmek istiyorlar. Türk’ü Kürt’e tasfiye ettir, Kürt’ü de Türk’e saldırt, isyan ettir dayatması Şeyh Sait, NATO, Menderes, 6-7 Eylül olayları sağ sol çatışması hep bunun örnekleridir. Bu proje halen yürürlüktedir. Onun için sabrettim. Benim buraya getirilmem de aynıdır, siyasi çözümde rol oynamamam, Apo-PKK bitti demek içindir.
Yorumum: Levent Ersöz’ü Ergenekon kumpasına dâhil etmelerinin ipuçlarını burada bulmak mümkün.
AKP şimdi tek taraflı paket hazırlıyor. Bunun nihai sonucu çatışmadır. Tayyip Beye “İşte böyle yaparsan devlet taviz vermiş olur. PKK’yi tasfiye etmek mümkün, birkaç bombalama yaparsan olur” deniyor. Bu tam bir tuzaktır. Yirmi yıldır bu sürecin içindeyim, biliyorum. Sayın Başbakan, çözümü değil çözümsüzlüğü, barışı ve silahsızlanmayı değil büyük savaşı dayatmış olursun.
Türk-Kürt savaşını dayatıyorlar. Normalde düşününce bu köy yakmalar, faili meçhuller falan Türk milliyetçisiyim diyenlerin yapmaması gereken şeyler. Amed[4] zindanında yapılan insanlık dışı şeyler.
Oraya bakın, orada sınırsız bir Kürt düşmanlığı, karşılığında da sınırsız bir Türk düşmanlığı yaratma niyeti vardır. Hakikat Komisyonları biraz da bunun için lazımdır. … Geldiğimiz nokta ‘tavşan kaç, tazı tut’, iti ite kırdırma politikası.
…
…
A. Öcalan: Evet, otuz üç asker olayına kadar böyledir. Sonuç olarak birileri yüz yıllık bu vekâlet savaşını istiyor. AKP’ye gelişleri ise ilginç. AKP’nin içi biraz karışıktır. 2012’de bitirecektik, ortaya MİT çıktı, diyalog kurdu. Bizim de diyaloğumuz elde kaldı. Sizin ve Kandil’in raporlarında belirttiği şikâyetler, Reyhanlı olayı, Gezi olayları ve daha bilmediğimiz yüzlerce olay… Hükûmete “Bak, işte terörle başarılı mücadele varken ne diye görüşüyorsun?” dediler. Sayın Beşir Atalay’a söyleyin, net tavır koymalıdır.
…
… Türkler “Apo’yla olmaz”, Kürtler de “Apo’suz olmaz” diyor. İşte bu savaştır, bunu paralel devlet yapıyor. Emre Bey döneminde iyi ki kendisi cesur davranıp geldi. Gelmesini bile engelliyorlardı. Beşir Beyin bilmesi lazım. …
…
Tek taraflı uyduruk demokrasi paketi yerine üzerinde birlikte çalışılmış, düzenlenmiş bir paket olmalı. Burada BDP’nin rolü çok önemlidir. Birlikte tartışarak uzlaşıp karar alarak cansiperane savunulur, TBMM’de birlikte çıkarılır. İmralı ruhu ve inisiyatifi de budur. …
Biz de KCK’yi tek taraflı olarak hayata geçiririz. Yasaları, anayasası var. 1 Eylül’den itibaren biz de bunu yaparız. Birkaç gün bekleriz, ilerleme olmazsa AKP’nin tek taraflı paketine karşılık, biz de
KCK’nin tek taraflı paketini hayata geçiririz. Bu da giderek savaş demektir.
Burada hemen pratik bir öneri yapacağım. Sayın Yetkili de bazı şikâyetler getirdi. Şehitliklerin açılması, gerillanın görüntü vermesi, yol kesmeler, adam kaçırmalar, asayiş birimleri… Buna karşılık gerillanın boşalttığı alanlarda köylüler birbirini öldürmeye başladı. Karakollar, HES’ler, korucular falan. Bunlara karşı kesin olarak bir İzleme Kurulu oluşmalıydı. Şart olarak demiyorum, mantıken olmalıydı. Otuz yıllık bir deneyimi olan gerilla çekilirken geride İzleme Kurulu bırakmalıydı. Biz bunu inşa etmeliyiz. Kürt, Türk, AKP’li fark etmez. Yeter ki gönüllü kişiler olsun. Dünyanın bütün deneyimlerinde de vardır. CHP, TOBB falan destek verebilir.
Onun için işte gerillanın çıkışı durdu. Böyle giderse de geri geliş başlar. Silahsız dönüş için ise yasa gerekir. Bu pakette olabilir mi diye heyette biraz tartıştık. Geçmişte görüştüklerimiz yasa çıkaracağız demişlerdi. Pencevini de girişimde bulunduğunda demişlerdi. …
Belki hemen değil, ama Cemil Bayık gelmek istese nasıl gelecek? O gelmese gerilla nasıl gelecek? Hemen olsun, Ekim’de olsun demiyorum ama şarttır. Gerilla sayısı hızla tırmanıyor çünkü. Çözüm umudu yok henüz.
Şu benimki önderlik tarzıdır. Özal’dan beri sekiz, dokuz ateşkes geliştirdim, savaşın hızını düşürdük. En son sekiz, dokuz aydır da bu defaki iyi gitti, en kapsamlısı oldu. Ama AKP halen şunu düşünüyor:
Paralel devletin tasfiye önerilerine kanıyor, çaresiz kaldığımıza inanıyor. Oysa askeri olarak en güçlü olduğumuz dönemdir. Hudut hattından Kandil’e, Suriye’ye kadar elli bin gerilla gücü vardır. …
Sayın Beşir Beyin bilmesi lazım, kendimizi asla tasfiye etmeyeceğiz. Cemil’den gerillaya kadar herkese siyaset hakkı; kimine şimdi, kimine beş ay sonra olur. … Biz buna İmralı barışı ya da tarihi Kürt-Türk ittifakı diyelim. Mesele PKK meselesi değil, yüz yıllık çatışmayı sonlandırıyoruz. Tek çatı altında çözüm bulup bitiriyoruz. “Apo-PKK meşrulaşacak” diye bundan kaçarsanız, devlete de en büyük kötülüğü yapmış olursunuz. Özal, Erbakan, Ecevit, Ordu bunları benden istedi. Paralel devlet[5] devreye girip bozuyor. Devleti mahvedip savaş potansiyelini ortaya çıkarıyor.
PKK içeride ve dışarıda tarihin en büyük savaş potansiyeline sahiptir. İran ve İsrail PKK’yi silahlandırır. Hatta paralel devlet bile yapar. İçeride de genç potansiyeli çok fazladır. Bu bir tehdit değil, işin doğası gereğidir. …
Siz de 1 Eylül, 15 Ekim tarihlerini konuşuyorsunuz. Hükûmet kızıyormuş. Benim bundaki amacım hükûmetin tasfiye planına karşı uyarı yapmaktır. Bizi enayi yerine mi koyuyor? Senin niyetin ortaya çıkmasın diye biz tarih vermeyelim, olur mu? Sen stratejik yaklaş, biz de tarih vermeyelim! Ölüm orucundan beri rol aldım, inisiyatif aldım, buraya kadar getirdim. … Halklarımızın hatırı için yaptım. Sizlerin ricası üzerine yaptım. Ben kendim dayatmadım. Emre Beyin ricası oldu. Şuralara birkaç not yaz dedi. Ben de kaçmadım, rolümü oynadım.
… Ben karanlık dehlizlerin kilitlerini açarak yürüyorum. Sizin AKP ile toplantılarınız devam edecek. Başarılı olursa sivil heyetler, izleme kurulları, medya, avukatlarım gelecek. Siyasi konuları zaten sizinle konuşuyorum. Aile geliyor, sorun yoktur. … İzleme Komitesinin parlamento ayağı da olabilir. KCK, Ergenekon, hukuk komedisi, trajedisi ile de ilgilenebilir. Çok önemli iki şeydir. Bunları çözümlemezsek Başbakanı da götürür. Okudum işte, İlker Başbuğ’la ilgili Başbakan da konuşmuş.
Af demeyeceğim, bu hatalı cezalardan nasıl dönülür? Bunun dışında da geri dönüş yasası olabilir. Daha önceki iki komisyon benimle görüşmedi, hata yaptılar, stratejik yaklaşmadılar, uyduruk kaldılar. Şimdi paketin bir parçası da olabilir dönüş yasası. Buna Ergenekon da dâhil olur. Çok önemli bir yasadır. Emre Bey de bunun üzerinde duruyordu. Sanırım şimdiki müsteşar da duruyor. 221. madde olmaz. Ya bu madde değişir ve ek yapılır ya da ayrı bir yasa olur. Tartışın bunları, ben sadece öneriyorum. Yüzde 7’den yüksek baraj olmaz. AKP’nin de, bizim de ihtiyacımız yok. Neden korkuyorlar? BDP her hâlükârda barajı aşar, ama demokrasi için şarttır. Stratejik rolümü oynamak isterim. Bunun için araçsal kullanmayı sabırla bekledim.
Yorumum: Bu bile Ergenekon kumpasında verilen cezaların haksız olduğunu söylüyor.
…
S. Demirtaş: Hükûmetin heyet aracılığıyla size bir sunumu falan oldu mu Başkanım?
A. Öcalan: Biz çerçeveyi tartışıyoruz tabii. Ama heyetin yasa çıkarma yetkisi yok. Onu sizle hükûmet yapın. Ben heyeti çözüme ikna ediyorum, heyet de hükûmeti çözüme hazırlıyor. Heyetle binlerce sayfa tutan tartışmalarımız var, belki bir gün yayınlanır. Tarihi geçmişi çok derinlikli ele aldık. Ciddi bir sıkıntı, sorun görmüyoruz. Pratik siyaseti ise siz AKP ile yürütüyorsunuz. Kandil ile de ben çalışıyorum. Ama artık araçsal değil, stratejik rolüm olacak. İmralı’da olsam bile özgürmüşüm gibi davranabilmeliyim.
…
S. Demirtaş: Birkaç gündür aydınlar ve gazetecilerle toplantılar yaptık. … Ayrıca Mithat Sancar uluslararası müzakere deneyimleri konusunda uzmandır, o da bazı mekanizmalar öneriyor. Barzani’nin ve Güney Hükûmetinin arabulucu olarak devreye girmesi iyi olur diye onlarla da konuşmuş. Mesut Beyin sizi burada ziyaret etmesi önemli olabilir diyor.
A. Öcalan: Aydınlar İzleme Kuruluna dönüşebilirler aslında, gelip burada benimle de görüşebilirler, isterim. Mithat Sancar’la da görüşmek isterim. Nazan Hoca da olabilir, gelirlerse iyi olur. Beşir Beye de bunu önerin, tartışın. Mesut Beye de işte eşbaşkanlık önerdim, Leyla ciddi olursa olabilir bunlar.
Yorumum: Buradaki Mesut Bey Mesut Barzani oluyor. İmralı ona da eşbaşkanlık önermiş. İdeolojik birliktelik denir buna. Bazıları ise PKK’ya karşı Barzani’den yardım istiyor, ne bilgisizlik.
Şimdi sizin bütün aktarımlarınıza karşılık iki önerme yapmış oldum. İzleme Kurulu ve paket. İlerleme kolay olmuyor. İlerleme işte budur. Gerisi laf-ı güzaftır. Bu devlet Türk ve Kürt’ün dışında herkesin devleti olmuş. Paralel devlet aygıtı devleti ele geçirip Kürt-Türk boğazlaşması yarattı. Birbirimizi boğazladık, yaktık. Bu devlet kimin öyleyse, kim bu hale getirdi? Yine ciddi bir engel çıkar mı acaba?
Bak işte, Mısır’ı haşat ettiler. Dün de heyete söyledim. Bu kadar çabam öncelikle Erdoğan’ı kurtardı. Beşir Beyin bilmesi lazım. 1920-24’lerden sonra yaşananlar Batı’nın bugün Mısır’daki tezgâhları gibidir.
…
Suriye’ye geçecektim. Dün heyetle tartıştım. Herhalde hayata geçer, MGK’da da tartışacaklar. Müslim geldi, bunu stratejik önemde görüyorlar, ben de önemli görüyorum. Bundan sonra şöyle olacak: Bakın, İsa Hüso’yu öldürdüler, Resulayn’a operasyon var, Suudi Mısır’ı ve Nusra’yı destekliyor, Türkiye ile karşı karşıya gelmeleri olasıdır. Türkiye’nin Nusra’yı desteklemesi facia olur, herhalde desteklemiyor. El Kaide saldırıları bitirilmeli, bitmezse facia olur. Orada Konseyin denetimi olur, geçici yönetim olur, kanton gibi. Sonra da seçimler yapılır. Kobani, Afrin, Cezire gibi bölgeler olur. … Kongra Gel’in temel mekânı, üssü oraya doğru kayar. Orada her şeye hâkim olacak, Türkiye, Suriye, ÖSO, PYD, KDP, YPG ile görüşmeler yapacak.
Yorumum: Bu paragraf çok önemli bilgiler içeriyor. Kongra Gel her şeyin tepesinde olacak ve bu konu MGK’da tartışılacak bir konuymuş.
Biz de Suriye için ortak proje açısından heyetle çalışıyoruz. Kapı da insani yardım için açık olacak. Olmazsa teslim olmak yok, sayı elli bine çıkar, her köyün savunmasını yapar, savaşırlar. El Kaide falan vahşidir, çoluk çocuk, kadın dinlemez. Üçüncü yolun temsilcisi olarak Suriye Demokratik Birliğini oluştururlar, ÖSO’yla da görüşürler, Cenevre Konferansına da giderler. Biz de heyetle görüşürüz. Demokratik Suriye çözümüne böyle gidilir. Rusya ve İran ile de görüşülür. Ama temel stratejik ittifak Türkiye iledir. Bunu Türkiye’ye öneriyoruz. … Salih Müslim’e selam söyleyin, o da toyluk yapmasın. Bayrağı indirdik, özerklik niyetimiz yok falan demesine ne gerek var?
Ya bayrağı asmayacaksın ya da böyle yapmayacaksın! Özerkliği niye istemesin? İsteyecek tabii.
Pratik deneyimlerinizi biraz Salih Müslim’le paylaşın. Türkiye’ye gelip gidebilir. Kapılar da açılır. Eski Suriye’yi kimse kuramaz artık, biz de böyle bir Suriye’de yaşamayız. …
…
A. Öcalan: Leyla özeleştirişle yaklaşmalı. Rolünü inkâr etmiyoruz. Eşbaşkan olarak Barzani de, Başbakan da saygı duyar. Yapmazsa kendisi bilir, gitsin yerine otursun, isterse Barzani’nin adamı olsun. Kendisi bilir. Tümüyle silmiyoruz, ama saygılı yaklaşıp rol veriyoruz. Rojava’daki siyasi merkez meclis gibi, başbakanlık gibi korunacak. Yüksek Konsey, YPG vb. oraya gelip yerleşip calışacak, ana karargâh üslenmesi olacak. Kamışlı’da bir tür devlet merkezi gibi üslenecek. Müslim’in Türkiye’ye gelmesi stratejiktir, hatta PKK ile görüşülmesi kadar önemlidir dendi.
Yetkili: Yakında on beş kamyon yardım da gidecek. Evet, stratejiktir.
Yorumum: Gördüğünüz gibi mevcut iktidar partisi, -teröristlerle zaten masaya oturmuştu- şimdi de teröristlere yardım ediyor. Bunu da MİT görevlisi olan “yetkili”nin ağzından söylüyor. Sonra da ABD niye PYD/YPG’yi destekliyor diye veryansın ediyor. Sizce ABD bunu yutar mı? Yuttu mu? Hala yardıma devam ediyor. Çünkü biliyor, kendisine yapma diyenin de aynı şeyi yaptığını… Bu gibi ayrıntılar kamuoyunun gözünden kaçırılabilir ama asla gizli servislerden kaçırılamaz.
A. Öcalan: İsterlerse Ulusal Kongrenin bir üyesi sıfatıyla Kamışlı’ya gidebilirler. Kendileri tartışsınlar. Kongreyi de daha fazla ertelemeye gerek yok. Dört parçada[6] demokratik çözümü tartışır, karar alırlar. Yürütme Konseyi, eşbaşkanlık, komiteler iki, üç, dört yıl içte, dışta, Kürtlerin kendi arasında ve diğer halklarla ilişkilerini geliştirirler. Benim adıma bir mektup olarak derleyip bizzat sunarsınız.
…
BDP kalabilir, daha da yetkinleşebilir, genç yetkin kadrolarla donanabilir. Tonlarca sorunun çözümü için nitelikli kadroya ihtiyacınız var. Ne PKK’nin ne de KCK’nin taklidi ya da siyasi kolusunuz.
Onların düşmanı da değilsiniz. PKK, KCK için arabulucu olabilirsiniz. Ama gerillanın, PKK’nin sözcüsü de değilsiniz. … HDP de Irak’taki gibi olmaz. Türk ve Kürt Partisi gibi ayrışmayın. Tehlikelidir. Yeni model bir Türkiye Partisidir. Milliyetleri, bölgeleri ve kültürleri bağrında taşıyan demokratik ulus Türkiye’sinin partisidir. Çok önemlidir. Türkiye ulusu kavramı Amerikalılar ve İngilizlerinkine de benzerdir. Türk ulusu vardır ve bir gerçektir. Peki, Kürt halkıyla birleşince ne olur? Türkiye ulusu diyebiliriz. Bu parti işte buna öncülük edecek. Özgür Gündem’de okudum. M. Ali Çelebi’nin yaptığı röportajdı galiba. Bir profesör, kuracağınız parti tekçi olmamalı, fonksiyonel olmalı diyor. Önemlidir, tekrar okunabilir.
…
İleride hem HDP’nin hem BDP’nin grubu olabilir. Kırkın üzerinde milletvekiliniz olabilir. Ertuğrul’a da, Levent’e de söyleyin, pratik politika yapmazsanız olmaz, kendilerini zavallı konumuna düşürürler.
…
Yetkili: (Demirtaş’a hitaben) Bireysel güvenliğiniz de çok önemlidir, bunu ihmal etmeyin.
A. Öcalan: Devlete de güvenmeyin. Devlet nedir? Ben devleti yeniden inşa ediyorum Kürtleri de devlete yerleştiriyorum. Devleti Kürtleştirip Kürtleri de devletleştiriyorum. Bu on tane sahte Kürt devletinden daha iyi bir şeydir. Ama bunun için kendinizi hazırlayın, yetkinleştirin.
Herkese selamlar, sevgiler! Eylül’de görüşmek üzere.
17 Ağustos 2013
Kaynak: Demokratik Kurtuluş ve Özgür Yaşamı İnşa (İmralı Notları), Abdullah Öcalan, Weşanen Mezopotamya, 1. Baskı, Kasım 2015, ISBN:978-3-941012-97-4
BİR SONRAKİ BÖLÜMDE GÖRÜŞMEK ÜZERE
[1] Eserdeki özgün bölüm başlığıdır. Aynı zamanda bölüm içinde bir cümle olarak da geçer.
[2] İsviçre mi demek istiyor acaba?
[3] Dört parçalı Kürdistan’ın içinde olup Suriye Kürdistanı veya Batı Kürdistan denilen yer.
[4] Diyarbakır demek istiyor, sanırım dili dönmüyor.
[5] Buradaki paralel devleti kavramını sadece Fetişgiller olarak almamakta fayda var. NATO’ya girdikten sonra oluşturulan devlet kavramında söylüyor.
[6] Bundan kasıt Türkiye, İran, Irak ve Suriye Kürdistanlarıdır.
Hits: 29
S-400 YÜKSEK İRTİFA HAVA SAVUNMA FÜZE SİSTEMİ DİYE...
- 8 Temmuz 2019
Yaz tatili, gezi notları
- 23 Temmuz 2019