
DERİN KARGAŞA VE SONUÇSUZLUK
- 1 Ocak 2020
- Güven Kaya
- Başlık; Türkiye
- 27
- Facebook25
- Twitter10
- WhatsApp10
- LinkedIn0
- Telegram0
- Paylaşım
31.12.2019 / ANAKARA
Ülke, daha doğrusu Anadolu toprakları hiç yaşamadığı kadar ciddi bir kargaşa ve karmaşa içinde yüzüyor. Fetret devri bile böyle değildi.
Bunu yaratanlar işin farkında ve kendilerini bundan sıyırmak için ülkeye yapay gündemler sunarak kargaşayı daha derinleştirip içinden çıkılmaz hale getiriyorlar. Sıyrılmak için yaptıkları her hareket, ettikleri her söz ülkeyi daha fazla karıştırıyor, görüntüyü bulanıklaştırıyor..
Son günlerde öne çıkarılan Kanal İstanbul, yerli ve milli otomobil, Libya ile mutabakat (niye mutabakat deniyor, anlamadım), Libya’ya asker gönderme gibi asılsız, temelsiz ve başarı olasılığı hiç olmayan belki de hiçbir zaman gerçekleştirilemeyecek gündem saptırıcı konular ile neler saklanmaya çalışılıyor, sıralayalım:
1. İtibarsızlığın artık zirvede olduğu saklanmaya çalışılıyor ancak bu iş en başından beri itibarsız bir şekilde geliştiğinden, yani ilk düğme yanlış iliklendiğinden, mevcut zihniyet hiçbir zaman itibarlı olamamıştır. Artık kendi seçmenleri bile, sömürgeci çevrelere verilen ama ne olduğu hala tam olarak bilinmeyen ve dillendirilemeyen sözlerin varlığını kabul ediyor. Artık mevcut zihniyetin kendi seçmeni de görüyor saray ile uçak ile dört teker ile itibar olmayacağını ve uzaklaşıyor bunlardan…
2.ABD’de görülen Hakan Atilla davasından sonra Türk kamuoyuna kısmen yansıyan Halkbank davası yine aynı mahkemede görülmeye başlanmıştır. Bunun yanında, Türk kamuoyuna belki de hiç yansımayan, mal varlığı soruşturması ile ilgili delil toplama sürecine girilmiştir. Davası kısa bir zaman sonra aynı mahkemede açılacaktır, belki de açılmıştır bile. İtibar dediğin böyle olur. İtibar başka ülkelerin yargısını bile meşgul etmektir. Zaten asrın liderliği de bu demektir.
Bu davaların gideceği yön ve son bellidir. Bir zaman sonra Halkbank diye bir banka kalmayacağı gibi mal varlığı davasına konu edilen kişiler de ortalık yerde olmayacaktır.
Artık hiçbir ülkeye ses yükseltilemiyor. Hemen içinde “mal varlığı” tamlaması geçen cümleler kuruluyor.
3.İdlip. Evet, yanlış okumadınız Suriye’de bulunan tüm pisliklerin pardon dinci teröristlerin bulunduğu yer, sınırımızdaki dehşet yuvası. Türkiye, aslında mevcut zihniyet, Soçi Süreci kapsamında dost ve müttefik olduğunu iddia ve beyan ettiği Rusya ile İran’a, burayı teröristlerden arındıracağına ve tüm ağır silahları toplayacağına dair söz vermiştir. Ancak bu sözünü yerine getirmemek için her türlü yolu denemiştir. Rusya’nın Türkiye’ye sonuç alınamayan birçok uyarısından sonra -bunlar tam taraflı ve bağımlı yerli malı basına yansımamıştır- artık uyarmadan Suriye ordusu ileri harekâtına başlamıştır. Türk gözlem noktalarından bazıları Suriye ordusunun gerisinde kalmıştır. Eski bir asker olarak, Suriye ordusunun kıçını izlemenin bir görev olduğunu düşünmüyorum.
4.İflas eden Suriye politikası ile ülkemizi işgal etmekte olan Suriyeliler… Suriyelilere 40 milyar dolar harcandığını iddia ediyor mevcut zihniyet ama ben son yirmi beş yılı göz önüne getirdiğimde buna inanmıyorum. Olsa olsa en fazla 12 milyar dolar harcanmıştır. Bu arada 110.000 Suriyeli hain, Türklere de hainlik yapsınlar diye, vatandaş edilmiştir. 100.000 kişilik bir grup da edildi edilecek. Mevcut zihniyet buna gerekçe olarak içlerinde doktor, mimar, mühendis var gibilerinden bir açıklama getiriyor. Sanki bu ülkede bunların hiçbiri yok. Binlercesi aç biilaç geziyor. Bu adamların üniversite denkliklerini kontrol ettiniz mi? Kimse Suriye politikasını eski bakanlardan Ahmet Davutoğlu’nun sırtına yüklemesin. Tek sesli şarkılarda sadece bir ses vardır.
5.Hiçbir şekilde ödenemeyecek kadar çok borç yükünün ülkenin sırtında bulunması. Gelecek 5-10 nesil boyunca ülke insanı bu borcu ödemek zorundadır. Bu borçlar ile yapılanları saymak istersek karşımıza saraylar, uçak filoları, makam aracı katarları çıkar. En iyisi mi hiç saymayalım, insanın haysiyeti elvermiyor. Bir yanda açlıktan topluca intihar eden aileler diğer yanda kendini halife sananlar… Bir yanda son bir yılın bütçe açığının 140 milyar liraya dayanması, 2020 yılında ödenmesi gereken 250 milyar liralık iç borç, diğer yanda alınan dış borçlar ile yapılan saraylarda oturanlar, adını duymadığımız meyveleri yiyen, sularını içenler… Bu arada doların giderek güçlenmesinden bahsetmiyorum bile.
5.Türkiyenin terör ile işbirliği yapması ve bunun artık patlamak üzere olması. Mevcut zihniyet ilk günden beri teröristlerle (Fetişgiller) işbirliği yapmaktadır. Buna rantını yediği PKK terör örgütünü, İmralı adasında kurgulanmasına ve Suriye topraklarında kurulmasına seyirci kaldığı ve hatta kamyonlar dolusu malzeme ile beslediği PYD terör örgütünü, Özgür Suriye Ordusu denen katiller ordusunu, Libyalı teröristleri, gerçek halifesi Türkiye’de denen IŞİD’i ve daha nicelerini eklemek mümkündür.
Hatta geçtiğimiz günlerde kuruluşu açıklanan Gelecek Partisinin genel başkanı, birilerinin mal varlığı ile ilgili cümleler kurarken, yine o birilerinin teröristlerle olan ilişkilerine ait cümleleri de kurmadan etmedi: İnsan içine çıkamazsınız. Zaten aynı zat, başbakanken, Anakara’da patlattırılan bombaların daha dumanları yok olmamışken ve katlettirilen yüzlerce insanın kanları kurumamışken “Ortadoğu’da yaprak kıpırdasa haberimiz olur” cümlesini kurarak esasında bu eylemlerin bilindiğini hatta kurgulandığını bir şekilde itiraf etmiştir. Bir de “verin 400 milletvekilini böyle şeyler yaşanmasın” demeleri saymıyoruz bile…
6.Ülke Akdeniz’in doğusunu kaybetmiştir. Orada anlaşılması gereken iki ülke (Suriye ve Mısır) dururken belki de bir hafta sonra adı bile geçmeyecek “devletimsi besleme” ile anlaşmak da neyin nesidir. Türk ordusuna, bu bağlamın özelliğine binaen özellikle de deniz kuvvetlerine kumpas kurarken aklınız neredeydi diye sormak gerekmez mi? Doğu Akdeniz, mevcut zihniyetin deniz kuvvetlerine kurduğu kumpasların sonucu elden çıkmıştır. O kumpasları niye kurdunuz? O kumpaslar kurulurken orduya ihtiyacınız olacağı söylenmemiş miydi?
7.Dışa bağımlılık her geçen gün daha fazla artmıştır ve günümüzde artık öldürücü olmuştur. Zaten yerli ve milli lafları bundan dolayı kullanılmaktadır. Ancak bu laftan ne anlatılmak istendiğini aklı başında olan kimse anlamamaktadır. Ben anlamıyorum çünkü bu zihniyet değil miydi “yerli malı haftası” ile dalga geçen, onu aşağılayan? Bu ne riyakârlıktır böyle? Bunları sadece fikir köleleri ile ağzı açık ayran delileri anladığını sanmaktadır. Zaten onlar “aaa kuşa bak” masalını yemeye dünden hazırdır. Neden “Türk malı” demekten utanç duyulmaktadır? Neden Türk sözcüğü kullanılmamaktadır? Peynirin, makarnanın veya hiçbir özelliği olmayan sıradan bir malın üzerine yerli malı yazmak neyin tatmin edicisidir? Nerede teknolojik üretimin? Nerede o üretimi yapabilenlere desteğin? Yerli araba mı? Al sana Hacettepe Üniversitesinin ürettiği araba. Haydi, durma, destekle.
8.Yolsuzluklar. El değiştiren belediyelerde yolsuzluklar teker teker ortaya çıkmaktadır. Ayrıntıları basına yansımaktadır. En açık ve aktüel bir şekilde ilerleyeni ülkenin başkentindeki tefecinin pisliklerinin ortaya dökülmesi ile açığa çıkanıdır. Dahası vardır ve açığa çıkacaktır.
9.Ülke mevcut zihniyet yüzünden Ege Denizinde 18 adacık ve kayalığını kaybetmiştir. Bu mudur vatanseverlik? Yoksa bunun adı, mevcut zihniyetin, kendilerinden yana olmayanlara dediği gibi hainlik midir?
10.İşsizlik had safhadadır ve rakamlar halktan saklanmaktadır. Sakla saklayabildiğin kadar, işsizler kendilerini biliyor sen saklasan ne yazar?
11.NATO ve ABD ile olan sorunlar.
12.Hava kuvvetlerinin tamamen eskimesi. Neredeyse uçakların tümü 35 yaşına geldi ve kullanımdan kalkmak üzereler. Ama yerli savaş uçağı lafları havalarda uçuşuyor, bari yere inseler de görsek…
13.Kifayetsiz muhterislerin (yetersiz aşırı hırslıların) tamamen bilgisiz, yeteneksiz, görgüsüz olduğu artık gizlenemiyor. Mevcut zihniyetin en gabi seçmeni bile bunu artık görüyor. Buna en son örnek, bir nevi iyi polis-kötü polis oyunu olan, termik santrallerin bacalarına süzgeç takılması meselesinde yaşanmıştır. Süzgeç takılmasını erteleyen yasayı çıkaran erdem yoksunu adamlar, yasanın veto edilmesi sonrasında pişkince teşekkürlerini sunmuştur iyi polis rolündekine. Ulan sen değil miydin o yasa geçsin diye oy veren? Bu ne erdemsizlik?
Yeni yılınız kutlu olsun.
Hits: 107
Okçular Vakfı yapsın #Kanalİstanbul’u…
- 27 Aralık 2019
Abdest Suyu Bakkaldan …
- 4 Ocak 2020