
Abdest Suyu Bakkaldan …
- 4 Ocak 2020
- Orhan Birtane
- Başlık; Aktüel
- 3
Sanırım,
Daha ortada ÇED, MET bile yokken,
4-5 yıl öncesinden,
Arap televizyonlarında dönen,
Kanal İstanbul gayri menkul pazarlama videoları herkesçe malumdur. <– Tıklayınız…

Arapça ve Türkçe seslendirilen videolarda,
“7,5 milyonluk ‘yeni bir kent’ inşa edilmekte olduğu” belirtiliyor.
Tek başına bu pazarlama videoları bile;
Projenin gerçek maksadının,
Boğaz trafiği vs olmadığını ortaya koyduğu gibi,
Malum ÇED raporunun bilimsellikten uzak,
Ve ısmarlama olduğunu teyit etmektedir.
*****
Bu noktada bir durum tespiti yapalım…
Çok değil, bundan sadece 9 ay önce Sultangazi’de miting kürsüsünden İstanbul halkına;
“2040 yılına kadar İstanbul’un su sorununu yok” diye seslenen kimdi? <– Tıklayınız..

AKP genel başkanı Recep Tayyip Erdoğan …
Peki, bunun sadece 9 ay sonrasında (yani Kasım 2019’da) canlı yayınlanan parti grup toplantısında vatandaşlara hitaben, “Havalar böyle gittiği takdirde İstanbul’un 3 aylık suyu kaldı” diye seslenen kimdi? <– Tıklayınız..

Yine aynı AKP genel başkanı Erdoğan…
Dikkat buyurun,
Her iki konuşma da, canlı yayınlanan AKP amblemli parti miting ve toplantılarda telaffuz edilmektedir…
*****

Henüz,
‘İstanbul’un suyu’ konusunda kendilerinde bile var olan tereddüt giderilememişken,
İstanbul’un kurtarıcı kaynağı olarak lanse edilen ve Kalyon İnşaat’a 1,5 milyar tele ödenerek yaptırılan müteveffa Melen barajının hazin hikayesi orta yerde durup dururken,
Sazlıdere ve Terkos gibi yaşamsal su havzalarını da sonsuza dek ortadan kaldıran,
Bir kanal projesinin gayrimenkul getirilerini öncelemek yanan sobaya benzin dökmek midir?
Aynen öyledir…!
Yine dikkat buyurunuz,
İstanbul’da deprem dönüşümlerinin tamamlan-ma-mış ve,
Ulaşım cinnetinin halen çözül-me-miş olduğundan hiç bahsetmedik bile…
*****
Hülasa,
Malum kanal projesinin ısmarlama ÇED raporunu güvensiz kılan;
Tamı tamına 5 yıl öncesinden itibaren,
“Prestijli Bir Yaşam” ve “Karlı Yatırım Fırsatları” vaadiyle,
Arap televizyonlarında dönen pazarlama videoları ile
AKP genel başkanı Erdoğan’ın (su konusundaki kendi beyanlarıyla) bizatihi kendisidir…
Öte yandan;
Ülkemiz ve halkımızın içinde bulunduğu ekonomik durum da dikkate alındığında, doğmamış nesillerimizi dahi bugünden borçlandırmaya hiç kimsenin hakkı ve yetkisi olamaz.
*****
Böylesi bir toplu kıyım projesinin referandumsuz yapılabilmesi mümkün değildir.
Dahası,
Henüz ortada ÇED raporu bile yokken;
Böylesi bir fırsatın(!), Türk televizyonlarında Türk milletine değil de,
Arap kavimlerine sunulmuş olması da pek manidardır…!
*****
Sayın Çevre ve Şehircilik Bakanlığı …
Bu memleketin vergi veren askerlik yapan (…) gerçek sahipleri olarak bir iki basit ricamız olacak…
- Öncelikle İstanbul’un en az 100 yıllık su ihtiyacını garanti eden projelerin tamamlanarak devreye alınmasını,
- Deprem dönüşümlerinin tamamlanması, ulaşım ve altyapı eksikliklerinin bütünüyle giderildiğinin garanti ve teyit edilmesini,
- Müteakiben, Kanal İstanbul’a dair Ulusal ve Uluslararası düzeyde bağımsız bilim otoritelerince, yeni ve güvenilir bir ÇED raporu elde edilebilmesi için gerekli her türlü verinin ilgililerle paylaşılmasını,
- Yeni ve güvenilir bir ÇED raporu elde edilinceye kadar ve elde edildikten sonra da 1 yıl süreyle; konunun bütün alt başlıklarıyla birlikte, siyasetçi ve gazeteciler tarafından değil, bağımsız bilim insanlarınca yazılı ve görsel medyada masaya yatırılarak bütün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının konu hakkında bilgilendirilmelerinin sağlanmasını,
- Sadece İstanbul’da değil, bütün Türkiye sathında yapılacak halk oylamasından ‘evet’ çıkması halinde; tartışmalar sürecinde oluşacak her türlü kaygıyı ortadan kaldıracak ve dış proje tekliflerine de açık olacak şekilde, master proje yarışmasının, canlı yayın eşliğinde, şeffaf ve sorgulanabilir mahiyette gerçekleştirilmesini,
- Kazanacak master projeye dayalı olarak; hazırlanacak uygulama mimari ve mühendislik alt projelerinin ihalelerinin her birinin ayrı ayrı, uluslararası standartlarda, şeffaf, sorgulanabilir, eşitliği ve hukuku en üst düzeyde önceleyerek gerçekleştirilmesini,
- Şartname ve sözleşmelerde, çoklu katılımı engelleyecek herhangi bir hususa yer verilmemesini,
- İhalelerin gerçekleşmesini müteakip, sözleşme ve teslim/tesellüm hükümlerinde asla bir değişiklik yapılmamasını,
- Şartnamelerde hazine garantisi, KDV muafiyeti, avans vb hususlara asla ver verilmemesini,
- Sürecin her aşamasında belirli periyotlarla sadece İstanbul değil, bütün TC vatandaşlarının (maliyet başta olmak üzere) en küçük ayrıntıya kadar bilgilendirilmesini,
- Yukarıda belirtilen hususların gözetilmesi ve oluşacak gayri menkul fırsatları(!)nın arap kavimlerinin değil Türk vatandaşlarının önceliğine sunulması şartıyla, Kanal İstanbul referandumuna ‘evet’ oyu vermeyi düşünebileceğimi,
Önemle ve saygılarımla bilgilerinize sunarım…
İmza
Bir dost…
Hits: 37
DERİN KARGAŞA VE SONUÇSUZLUK
- 1 Ocak 2020
Dil Bilgisi Eğitiminin Önemi
- 14 Ocak 2020