
Tarihte Bugün: 15 Mayıs 1919, İzmir’in İşgali
- 15 Mayıs 2020
- Dr. Mehmet Çanlı
- Başlık; MGM Tarih
- 5
- Facebook20
- Twitter20
- WhatsApp5
- LinkedIn10
- Telegram0
- Paylaşım
I. Dünya Savaşı’nın ardından galip devletler, dünyayı kendi aralarında paylaşmak ve mağlup devletlere imzalatacakları anlaşmaların şartlarını belirlemek için Paris’te bir araya geldiler. Bunun üzerine masadan bir şeyler umudunu taşıyan Ermenistan ve Yunanistan bibi küçük devletlerden eski Osmanlı toprakları üzerinde devlet kurmak isteyen Hristiyan azınlıkların temsilcilerine kadar çok sayıda heyet Paris’e akın etti. Yunanistan başbakanı Venizelos, İngiltere başbakanı ile kurduğu yakın ilişkiler ve İngiltere’nin Doğu Akdeniz, Ege Denizi ve Karadeniz’de kendi çıkarları için kurmayı planladığı düzen için Yunanistan’ın en uygun devlet olduğuna karar vermesinin de etkisiyle Paris’e gidenler arasında en şanslı olanıydı. Nitekim İtalyanların tüm karşı çıkmalarına rağmen İngiltere, Fransa ve Amerika’yı Batı Anadolu’dan büyük bir parçayı Yunanistan’a vermeleri için ikna etmeyi başardı.
Bu sırada İtalya ve Yugoslavya arasında hakemlik yapan Wilson, İtalyan isteklerine uygun olmayan bir öneri getirince İtalya başbakanı 24 Nisan 1919’da Paris’ten ayrıldı. Ayrılmadan önceki görüşmelerden İzmir’in ve Batı Anadolu’nun büyük bir kesiminin Yunanistan’a verileceği anlaşıldığından, daha erken davranmak isteyen İtalyan ordusu, Anadolu’da bir seri işgal faaliyetine girişti. Bunun üzerine İtalyanların İzmir’i de işgal edeceğinden endişe eden ABD, Fransa ve İngiltere 6 Mayıs 1919’da Yunanistan’ın İzmir’i işgal etmesine izin verdi.
Şehrin Yunanlılar tarafından işgal edileceği haberi, 14 Mayıs 1919’da İzmir’de, duyuldu. Bunun üzerine hükümet konağı yakınlarında bir araya gelen bazı kişiler, buna engel olmak için neler yapılabileceğini tartıştılar. Vali ve Kolordu Komutanı’nın hiçbir girişimde bulunmayacağına kanaat getirdiklerinden, işgale karşı mücadele etmek için Redd-i İlhak Heyeti isminde bir heyet teşkil etmeye karar verdiler. Bu heyet, şehir halkını işgal hakkında uyarmaya ve ülkenin her yerine telgraflar çekerek İzmir’in işgal edileceği haberini duyurmaya başladı.
Yapılan çağrı üzerine, 14 Mayıs gecesi Yahudi Maşatlığında büyük bir kalabalık toplandı. Burada, Redd-i İlhak prensibi kabul edildi. Belirlenen Redd-i İlhak Heyeti tarafından işgalin İtilaf Devletleri temsilcileri nezdinde protesto edilmesine ve bütün vilayetlere telgraflar çekilerek mukavemete iştirak etmelerinin istenmesine karar verildi. Bu karara uygun olarak 15 Mayıs sabahı her yere telgraflar çekildi. İzmir Müdafaa-i Hukuk-u Osmaniye Cemiyeti de İstanbul’daki devlet adamlarına, İtilaf Devletleri temsilcilerine ve Darülfünun Müderrislerine İzmir’in işgali hakkında bir beyanname gönderdi.
Fakat bu çabalar hiçbir sonuç vermedi. Aynı gün limana yanaşan gemilerden bir tümen büyüklüğündeki bir Yunan birliği karaya çıktı. Bu birlik limandan şehre doğru ilerlerken halkın arasından ateş açılınca, Yunan askerleri şehirdeki Rumlarla birlikte kışlaya ve çevresine yoğun şekilde ateş etmeye başladılar. Bunun ardından da Müslümanlara karşı katliama giriştiler. Askerî birlikleri basarak bazı subayları öldürdüler ve geri kalanları tutukladılar.
Bu katliam, Redd-i İlhak Cemiyeti tarafından tüm ülkeye duyuruldu. İzmir’den kaçabilenler de yapılan katliamı gittikleri bölgelerde anlattılar. Bu cinayetler duyulunca, İzmir’e yakın bölgelerde yeni cemiyetler kurulmaya başlandı. Bu cemiyetler, yapılan katliamları her yere duyurarak işgale karşı bir kamuoyu oluşturdular ve psikolojik olarak halkı direnişe hazırladılar.
Ayrıca, birçok yere protesto telgrafları çekerek zamanla tüm ülkeye yayılacak olan protesto telgrafı salgınını başlattılar. Bu da yöneticileri ve halkı harekete geçmeye zorladı. Böylece, 16 Mayıs 1919’da Batı Anadolu’da başlayan miting ve protesto dalgası 17 Mayıs’ta Hınıs’a ve 18 Mayıs’ta Erzurum’a kadar yayıldı.
Halk ve idareciler işgale tepkisiz kaldığı zaman, işgalci gücü şiddet uygulamaya zorlamak ve böylece halkın tepkisini çekerek harekete geçirmek gayrı nizami harpte (gerilla harbinde) uygulanan bir kuraldır. İyi yetişmiş askerlerden oluşan tecrübeli bir ordu böyle bir durumda sükûnetini korumaya dikkat eder. Fakat Yunan ordusu, stratejik bir hata yaparak Anadolu’ya çıktığı ilk gün katliama başlayınca, kendisini başarısızlığa götürecek yolun ilk taşlarını kendi elleriyle döşemiş oldu.
Bu sebeple, başvurulan orantısız şiddet ve gerçekleştirilen katliam, Yunan işgal harekâtının ilk dönüm noktası olmuştur. Çünkü İzmir’e hiçbir direnişle karşılaşmadan çıkmalarına rağmen, bu olay yaşandıktan sonra, tüm ülkede işgale karşı büyük bir tepki ortaya çıktı. Nitekim İzmir’in işgal edileceğini bildiği halde bunu engellemek için herhangi bir tedbir almayan Damat Ferit Paşa da bu katliamın yarattığı tepkiler sebebiyle 15 Mayıs 1919’da İtilaf Devletlerine bir nota verdi ve 16 Mayıs’ta istifa etti. Verdiği notada; Osmanlı Hükümeti’nin İtilaf ordularının bir işgali için Paris Konferansı’nın kararına muhalefette bulunmayacağı ama bir Helen işgaline asla razı olmayacağı belirtiliyordu.
Hits: 182
Şeyh Sait İsyanı ve Şark İstiklal Mahkemesi
- 14 Mayıs 2020
İSLAM’IN SİYASİLEŞMEYEN BİR KURUMLAŞMASI OLMALI[1]
- 17 Mayıs 2020