
Bulgar Sadık’ın Gizli Operasyonları ve Atatürk’e Suikast Planlayan Bulgarların Acı Sonu[1]
- 2 Haziran 2020
- Dr. Mehmet Çanlı
- Başlık; MGM Tarih
- 6
- Facebook15
- Twitter15
- WhatsApp20
- LinkedIn5
- Telegram0
- Paylaşım
Atatürk Binbaşı rütbesi ile Sofya’da ataşelik yaparken, bir gün Türk elçiliğine bir adam geldi ve heyecan içinde Mustafa Kemal (Atatürk) ile görüşmek istediğini söyledi. Adı Dimo Açkof olan bu kişi Mustafa Kemal’in Bulgaristan’daki en yakın dostlarından biriydi.[2] Mustafa Kemal’e haber verdiler. Kapıya gelip Açkof’u karşıladı ve bir odaya çekildiler.
Açkof hemen cebinden bir mektup çıkardı ve Mustafa Kemal’e uzattı. Mustafa Kemal mektuba kısaca göz attı. Zayıf Bulgarcasıyla anladığı kadarıyla, Makedonya Komitesi’nin Filibe’deki şubesinden gönderilen bu mektupta; Bulgar Trakya Komitesi’nin Mustafa Kemal’e bir suikast hazırladığı yazıyordu. Bu suikastı yapma görevini Naşef üzerine almış ve Sofya’dan Filibe’ye gelmişti. Burada suikastın planlamasının detaylarını görüşecek ve Sofya’ya dönecekti.
Mustafa Kemal mektubu okurken Açkof Mustafa Kemal’e sürekli olarak çok dikkatli olması gerektiğini tekrarlıyordu. Açkof’un endişe ve telaşı, sözlerine ve davranışlarına da yansımıştı. Türk dostu olarak tanınan ve Binbaşı Mustafa Kemal’in yakın dostu olan bu adamın endişeli tavrı etkili oldu. Mustafa Kemal o günden itibaren etrafına daha dikkatle bakmaya başladı ve bir iki gün sonra oturduğu mahallede daha önce hiç görmediği iki kişinin evini gözetlediklerini fark etti. Bu kişiler, suikast veya gözetleme konularında acemi gibi görünüyorlardı. Çünkü evi gözetledikleri açık bir şekilde belli oluyordu. Filibe’de suikast planı hazırlanırken, Mustafa Kemal ve evini gözetim altında tutmak için gönderilmişlerdi.
Askeri Ataşe Binbaşı Mustafa Kemal bu durumu Büyükelçi Ali Fethi (Okyar) Bey’e bildirdi. Ali Fethi Bey buna çok sinirlendi ve “Onlara öyle bir şey yapacağım, ki bu planladıkları şeyin altından kalkamayacaklar.” dedi.
Mustafa Kemal sordu:
“Ne yapmayı düşünüyorsun?”
“Babıali’ye bildireceğim.”
“Bunun ne faydası olacak ki?”
“Ne faydası olacağını yakında görürsün…..”
Bu konuşmadan kısa süre sonra bir gün, Filibe’de Balkan Gazetesi’ni çıkaran Ethem Ruhi Bey’in ziyaretine daha önce hiç görmediği ve tanımadığı biri geldi. Şivesinden Türkçe’yi çok iyi bilmediği, en azından ana dilinin Türkçe olmadığı anlaşılıyordu. Adam sakin bir şekilde konuşmaya başladı:
“Ethem Ruhi Bey’i arıyorum.”
“Buyurun…. Bendenizim…”
“Ben Sadık. İstanbul’dan geliyorum. Cemal Bey[3] bunu size yolladı.”
Adam bunu söyledikten sonra cebinden çıkardığı bir mektubu Ethem Ruhi Bey’e uzattı. Ethem Ruhi Bey mektubu açıp okumaya başladı. Mektup Cemal Bey’den geliyordu. Mektupta; Türk Ataşemiliterine bir suikast planlandığının haber alındığını, bunu önlemek için Bulgar Trakya Komitesi’nin iki liderini öldürmek maksadıyla Bulgar namı ile tanınan Sadık Bey’in gönderildiğini, kendisinin ve Talat Bey[4]’in bu kişiye itimadı olduğu yazıyordu.
Ethem Ruhi Bey; “Demek meşhur Bulgar Sadık bu…” diye içinden geçirdi. Bulgar Sadık Bulgaristan’ın Pravadı Kazasının Kuştepe Köyü’nde doğmuştu. Aslen Bulgar kökenli idi. Din değiştirerek Müslüman olmuş ve bir Türk kadın ile evlenmişti. İttihat ve Terakki’ye girmiş, fırka ileri gelenlerinin emri ile birçok olaya karışmış ve birçok suikast düzenlemişti.
Ethem Ruhi Bey hemen kendini toparladı ve “her ne lazımsa yapacağını, elinden gelen yardımı esirgemeyeceğini” söyledi. Sadık ona bazı sorular sordu, bazı hususlarda bilgi istedi ve iki gün sonra hiçbir şey söylemeden birdenbire ortadan kayboldu. Ethem Ruhi Bey, Bulgar Sadık’ın ne kadar profesyonel olduğunu ve ne yaman bir komiteci olduğunu biliyordu. Bildiği kadarıyla İttihat ve Terakki’nin verdiği bütün görevleri hiçbir sorun yaşanmadan ve arkasında hiçbir iz bırakmadan başarıyla yerine getirmişti. Hatta bir defasında görev için Moskova’ya kadar gitmiş ve arkasında asla çözülemeyecek faili meçhuller bırakarak sessiz sedasız geri dönmüştü. Fakat bu seferki görev çok daha zor görünüyordu. Trakya Komitesi de profesyonel bir örgüt yapısına sahipti ve üyeleri komitacılık konusunda tecrübeliydi. Üstelik Sadık Türkiye’den gelmiş, hiç tanımadığı kişileri, Trakya Komitesi’nin kontrol ve gözetimi altındaki yerlerde bulup etkisiz hale getirmesi gerekiyordu.
Bu sebeple Ethem Ruhi Bey endişe ile haberleri takip etmeye başladı. On beş gün sonra bir akşamüzeri Bulgar Sadık, gittiği gibi birdenbire Ethem Ruhi Bey’in gazete binasındaki odasının kapısını açarak içeri girdi. Şaşkınlık içinde ona bakan Ethem Ruhi Bey daha ağzını açmaya fırsat bulamadan konuşmaya başladı:
“Benim işim tamam. Ben İstanbul’a geri dönüyorum. Hakkını helal et.”
Ethem Ruhi Bey kendini toparladı ve ne olup bittiğini, görevi yapıp yapamadığını sordu. Bulgar Sadık; “Boş verin. Nasıl olsa bir iki güne kadar kokusu ortaya çıkar. O zaman öğrenirsiniz.” Diye cevap verdi ve veda ederek hemen kapıdan çıktı ve hızlı adımlarla uzaklaşarak ortadan kayboldu. Gerçekten de üç gün sonra gazetelerde iki kişinin boğazlanarak vahşi bir şekilde öldürüldüğüne dair haberler yayınlandı.
Bulgar Sadık, Ethem Ruhi Bey’in yanından ayrıldıktan sonra, ondan aldığı bilgilere göre, Bulgarların arasına karışmış, Trakya Komitesi üyelerine ulaşmış, onlara kendisini Kırklareli bölgesinden kaçan bir göçmen olarak tanıtmış, anadili Bulgarca olduğu için de hiç kimse ondan şüphelenmemiş. Bulgar Komitesi ile temas kurduktan sonra örgüte katılmak ve örgüt liderlerinden ikisini bulmak hiç zor olmamıştı. Bu kişilere ulaşan Sadık, ikisini de uygun bir fırsatta tavuk boğazlar gibi boğazlamış, kimse durumun farkına varmadan oradan uzaklaşmış, Filibe’de Ethem Bey’e uğramış. Olay ortaya çıkıp haber gazetelere düştüğünde Sadık çoktan Edirne sınırından içeri girmişti.
Bu olayın hemen ardından Mustafa Kemal’in evinin etrafında dolaşan iki kişi ortadan kaybolmuş ve bir daha da hiç kimse kendisini rahatsız etmemiştir.
[1] 1971 tarihinde yayınlanan Atatürk Ansiklopedisi C. 1’den faydalanılmıştır.
[2] Bu şahıs bir avukattır. Türk dostudur. Cumhuriyet döneminde de Ankara’ya gelmiş ve Atatürk ile görüşmüştür. Atatürk kendisine verdiği hediyelerin üzerine “Sevgili dostum Açkof’a” yazarak imzasını atmıştır.
[3] İttihat ve Terakki’nin meşhur üç liderinden biridir. Daha sonra Cemal Paşa olacaktır.
[4] İttihat ve Terakki’nin üç ileri geleninden biri. Daha sonra sadrazam olacak ve Talat Paşa olarak bilinecektir.
Hits: 195
Kurtuluş Savaşı Sırasında Yahudiler ve Haim Nahum
- 30 Mayıs 2020
Doğup büyüdüğüm köy: Halitpaşa Nahiyesi ’nin kısa ...
- 11 Haziran 2020