
Millî Mücadele’nin Askeri Stratejisi Hakkında Değerlendirmeler – II
- 1 Mart 2021
- Dr. Mehmet Çanlı
- Başlık; güvenlik
- 4
- Facebook15
- Twitter15
- WhatsApp0
- LinkedIn10
- Telegram0
- Paylaşım
Millî Mücadele’nin askeri boyutu ile ilgili kaynaklara ilk bakışta, bu konu hakkında çok fazla eser yazıldığı, en azından Millî Mücadele’ye katılan üst seviyedeki birlik komutanlarının tamamına yakınının savaş ile ilgili anılarını yayınladıkları, bu sebeple Millî Mücadele’de uygulanan askeri stratejinin çok detaylı olarak incelenmiş bir konu olduğu düşünülebilir. Ancak söz konusu yazılı anı ve inceleme eserlerine bakıldığında bunun pek doğru olmadığı anlaşılmaktadır.
Birkaçı hariç[1] söz konusu eserlerde, askerî harekâtların genel ve bütüncül bir şekilde uygulanan askeri strateji açısından incelenmekten ziyade olayların akış sırasına göre anlatıldığı ve değişik cephelerindeki harekâtların operatif ve taktik yönleriyle irdelendiği görülmektedir. Dolayısıyla Millî Mücadele’nin savaş boyutunun geneli irdelenerek uygulanan strateji veya stratejilerin bir bütün halinde; zaman, mekân ve insan boyutu dikkate alınarak yeterince incelenmediği görülmektedir.
Öte yandan Millî Mücadele’nin askeri boyutu ile ilgili olarak yapılan araştırmalar ve yazılan hatıralarda olayların dünyadaki genel askeri ve siyasi gelişmeler ile bağlantısına ve içinde bulunulan zamanın şartlarının Millî Mücadele’deki askerî harekâtların planlanıp uygulanmasına ve genel askeri stratejinin ve değişik cephelerdeki harekât stratejilerinin belirlenmesi üzerine etkilerine genellikle değinilmemiştir.
Stratejiyi belirleyen insandır. En önemli belirleyici unsur ise lider kadronun kişilik yapısı, kültürel ve eğitim altyapısı ile tecrübelerinden çıkardığı derslerdir. Bu açıdan bakıldığında Millî Mücadele’nin askeri stratejisi belirlenirken lider kadronun aldığı eğitim, kişilik ve kültürel özellikleri, zekâ ve bilgi seviyesi, askeri alanda elde ettiği tecrübeler, yaşadıkları dönemdeki gelişmeleri takip edip etmedikleri ve ettilerse bu gelişmelerden nasıl etkilendikleri gibi konular da incelenmelidir.
Millî Mücadele’nin askeri boyutu incelenirken genellikle ya olaylar bir kahramanlık menkıbesi şekline dönüştürülmekte veya askerî harekâtı yöneten kadroların genel olarak Alman eğitim heyetlerinin de etkisiyle Clausewitz’in Savaş Üzerine eserinde ortaya koyduğu görüşlerden etkilendikleri yorumları yapılmaktadır. Ancak, bu Alman etkisi inkâr edilemez bir gerçek olsa da Balkan Savaşı, Trablusgarp Savaşı ve 1. Dünya Savaşı sırasında elde edilen tecrübelerin Türk Ordusu’nda bu etkiyi aşan yeni tecrübeler oluşturduğu da inkâr edilemez bir gerçektir. Öte yandan Rusya’da kurulan yeni rejim ve verdiği mücadele de klasik savaş ve strateji anlayışlarını aşan yeni yöntemler ortaya çıkarmış ve başarılı olmuştur. Millî Mücadele’nin askeri yönü incelenirken Rusya tecrübesinin etkileri genel olarak dikkate alınmamaktadır.
Her türlü savaş mutlaka bir coğrafya üzerinde yapılmaktadır. Coğrafya savaşın fiziki ortamını sağlamakta ve bu açıdan savaşın şekli, süresi ve stratejisi üzerinde belirleyici etkiler yapmaktadır. Coğrafya denildiğinde; savaşın yapıldığı kara, hava veya deniz alanlarının şekli, yüzey şekilleri, boyutları, büyüklüğü, iklimi, bitki örtüsü ve diğer doğal koşulları ile bu coğrafyada yaşayan nüfusun özellikleri, yerleşim yerleri, yollar gibi insanlara veya insanların yaptığı şeylere ait özellikleri de etkili olmaktadır. Öte yandan, savaşılan coğrafyaya komşu bölgelerin yapısı da savaş alanına etkileri açısından önem taşımaktadır. Yazılan eserlerde ve yapılan araştırmalarda Millî Mücadele’nin askeri yönü ve coğrafyanın uygulanan strateji üzerindeki etkileri çok fazla dikkate alınmamaktadır.
Diğer önemli bir husus ise savaşan tarafların kuvvetleridir. Bu kuvvetin büyüklüğü gibi yapısı, eğitim ve tecrübesi, kültürü, inançları vb. hususlar da strateji belirleme ve savaşın yürütülmesinde etkili olmaktadır. Bu konuda, genellikle Türk Ordusu’nun ne kadar zayıfladığına dair açıklamalar yapılmakla birlikte ülkenin askeri potansiyeline pek değinilmemektedir.
Savaşın üçüncü önemli unsuru da zamandır. Zaman ile hem savaşa hazırlanmak ve savaşı icra etmek için elde mevcut zaman, hem de içinde bulunulan zaman, yani o dönemde dünyada meydana gelen gelişmeler kastedilmektedir. Savaşlar genellikle gerginlik kademeli olarak artmadan ve dolayısıyla savaşa hazırlanmaya fırsat olmadan ortaya çıkmaktadır. Mesela Millî Mücadele’de, bir barış anlaşması henüz imzalanmamış ve bir ateşkes dönemi içindeyken meydana gelmiştir.
Millî Mücadele’nin iki boyutu vardır. Biri işgalci devletlere karşı verilen mücadele, diğeri ise yaşanan iç mücadeledir. Bu iki mücadele de aynı anda yapılmak zorunda kalınmıştır. İşgalcilerle yapılan mücadele; 1. Dünya Savaşı’nın galipleri olan büyük devletler ile Yunanistan ve Ermenistan gibi birbirlerinden farklı iki değişik gruba karşı verilmiş ve dolayısıyla strateji oluşturulmasında bu da etkili olmuştur. İç mücadele ise çok boyutludur. Ancak bu da iki gruba ayrılabilir. Birinci grup, İstanbul’daki hükümet ile ülkenin kontrolünü ele geçirmek için verilen siyasi ve askeri mücadeledir. İkinci grup ise, dini ve etnik ayrılıkçı gruplara karşı verilen mücadeledir. Bu rakiplerin maksatları farklı olduğundan bunlara karşı uygulanan strateji de farklı olmak zorundadır ve uygulamada da bu böyle olmuştur.
Millî Mücadele’de Uygulanan Askeri Strateji genel sorunu içerisinde, uygulanan genel strateji, değişik cephelerde uygulanan harekât stratejileri, bu stratejilerin dayandığı askeri, kültürel, siyasi ve coğrafi etkenler ile stratejinin belirlenmesi ve geliştirilmesi üzerinde dönemin genel askeri ve siyasi gelişmelerinin etkileri de incelenmelidir. Bu hususlar ortaya konulduktan sonra uygulanan stratejilerin tarihte askeri stratejilerin gelişim süreci içindeki yeri ve kendisinden sonraki stratejiler üzerinde etkili olup olmadığı belirlenmeye çalışılmalıdır.
Ben, yukarıda çizdiğim çerçeveye uygun olarak Millî Mücadele’nin Askeri Stratejisi’ni doktora tezi olarak incelemiştim. Bu tez YÖK sayfasında herkesin ulaşımına açık olarak yayınlanmıştır. İsteyenler bu konularla ilgili detaylı bilgiler için YÖK sayfasından Tez metnine ulaşabilir. Diğer yazımız da görüşmek üzere.
[1] Emekli Tuğgeneral Nurettin Türsan’ın Birinci Askeri Tarih Semineri’nde özet olarak sunduğu Atatürk’ün Türk Kurtuluş Savaşı Stratejisi başlıklı bildiri, bu konuda bulabildiğin en kapsamlı çalışmadır. Nurettin Türsan, Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı Stratejisi, ATASE Yayınları, Ankara, 1983.
Hits: 158
GARA[1] DAĞI KATLİAMI
- 21 Şubat 2021