
ÇATIŞMALI BÖLGELERDE ŞİRKETLER İÇİN GÜVENLİK VE EMNİYET
- 7 Haziran 2021
- Dr. Mehmet Çanlı
- Başlık; güvenlik
- 2
İç Güvenlik Harekâtı İcra Edilen Bölgelerde Faaliyet Gösteren Şirketler İçin Emniyet ve Güvenlik Planlaması Hakkında Öneriler
Birçok yerli ve yabancı şirket; iç güvenlik harekâtı icra edilen bölgelerde petrol sondajı, madencilik, baraj inşaatı, yol ve köprü inşaatı gibi alanlarda faaliyet göstermektedir. Bu şirketlerin emniyet ve güvenlik personeli istihdam etmelerinden, bu alanlarda araştırmalar yaptıkları ve bu araştırmalara uygun olarak bazı tedbirler aldıkları anlaşılmaktadır. Fakat buna rağmen; bölgede faaliyet gösteren şirketlerin araçlarının yakıldığı, personelinin tehdit edilerek haraç istendiği, araç ve malzemelerinin çalındığı veya bir doğal afet sebebiyle mal ve can kaybına uğradıklarına dair haberler zaman zaman basın organlarına yansımaktadır.
Bu yazıda, bu tür tehditlere karşı alınması gereken tedbirler genel hatlarıyla incelenecek ve bazı temel konularda öneriler sunulmaya çalışılacaktır. Başlıkta geçen güvenlik kelimesi terör örgütleri veya suç çetelerinden gelebilecek tehditler için, emniyet kelimesi ise personel hataları ve doğal olaylardan kaynaklanan tehditler için kullanılacaktır. Yani, metin içinde güvenlik kelimesi kullanılırken terör saldırıları ve hırsızlık gibi olaylara, emniyet kelimesi kullanılırken ise yıldırım, çığ, toprak kayması gibi olaylarla personel hatası sebebiyle meydana gelen kazalara karşı alınması gereken tedbirlerden bahsedilmektedir.
Bu konularla ilgili olarak, bölgede faaliyet gösteren hemen hemen her şirketin bazı tedbirler aldığı görülmektedir. Ancak gerek fiilen faaliyetlerini takip ettiğim ve güvenliklerini sağlamalarına yardımcı olduğum şirketlerin, gerekse faaliyetlerini gözlemlediğim ve faaliyetleri hakkında bilgi sahibi olduğum şirketlerin bu konularda bazı temel hatalar yaptıklarını gördüğüm için böyle bir yazı kaleme alma gereğini hissettim. Fakat bu yazıda; yapılan hatalara değinmeden, alanda faaliyet gösteren bir şirketin genel olarak hangi tedbirleri alması gerektiği incelenecektir.
Emniyet ve güvenlik konularında bir karara varmak ve bu karara göre bir plan yapmak, en önemlisi de bu plana göre emniyet ve güvenlik tedbirlerini eksiksiz olarak uygulayabilmek için yapılması gereken ilk şey, bir durum muhakemesi yapmaktır. Durum muhakemesi yapmak için ise öncelikle mevcut durumu tüm açıklığıyla ortaya koymak gerekmektedir. Şimdi bunun nasıl yapılacağını ve hangi hususların tespit edilmesi gerektiğini incelemeye çalışacağız.
Durum tespiti için, eğer mümkünse bu işlerden anlayan tecrübeli bir kişi veya bir ekip bölgeye gönderilmelidir. Bu ekip daha önce bölge etüdü yapmış olan asker veya istihbarat kökenli kişilerden oluşursa, daha uygun alacaktır. Şirketin güvenlik müdürü ve bu bölgede görevlendirilecek güvenlik personeli de bu faaliyete katılmalıdır. Eğer henüz böyle kadrolu bir personel yoksa ve bu konuda hizmet satın almak da düşünülmüyorsa, harita üzerinden ve internetten yapılacak araştırmalardan da olsa mutlaka bir durum tespiti yapılmalıdır.
Bu durum tespiti, bunun için gönderilecek personel daha bölgeye gitmeden önce başlamalı, mümkünse resmî kurumlardan bölge ile ilgili bilgi almak için girişimde bulunulmalıdır. Bu yapılamazsa, basın organları ve internet haberleri en az beş yıl öncesinden başlanarak taranmalıdır. Keşif için gönderilecek personel bölgeye gitmeden önce neyi ve nasıl tespit edeceğine dair detaylı bir plan hazırlamalıdır. Bu plan, personel intikali ile araç ve malzeme nakliyatının yapılacağı yol durumuna göre merkezden bölgeye doğru mantıki bir sıra takip etmelidir.
Farz edelim ki herhangi bir özel şirket veya devlet kuruluşu Ankara’dan Siirt’e giderek bu bölgede bir faaliyet icra edecektir. Öncelikle malzemenin ve personelin Siirt’e nasıl gönderileceği düşünülmelidir. Bu konuda ekonomik veya hukuki bir zorunluluk yoksa, planlama esnasında her alternatif dikkate alınmalı ve keşfe giderken farklı vasıtalarla en az ikişer kişinin gönderilmesi planlanmalıdır. Siirt örneğinden hareket edersek, Ankara’dan bölgeye personel, araç ve malzeme göndermek için üç farklı ulaşım vasıtası kullanılabilir. Bunlardan biri kara yoludur. Eğer personel otobüslerle gönderilecekse, bölgeye giden güvenilir otobüs firmaları tespit edilmelidir. Bu otobüslere bilet alıp bölgeye giden iki kişi mola yerleri de dahil güvenlik durumunu tespit etmeye çalışmalıdır. Özel araçlarla gidilecekse, bunun için en güvenli yolun hangisi olduğu, nerelerde mola verileceği ve hangi bölgelerde, günün hangi saatlerinde intikal etmenin en emniyetli olacağı tespit edilmelidir. Bu durum malzeme ve araç taşıyacak kamyon ve tırlar için de geçerlidir.
İkinci ulaşım vasıtası hava yoludur. Hava yolu sadece personel ve küçük malzemeler için kullanılabilecek bir yoldur. Çünkü Siirt Havaalanı (eğer daha sonra büyütülmediyse) sadece küçük uçakların inebildiği bir havaalanıdır. Bu hava alanından faaliyet gösterilecek bölgeye intikal de önemli bir konudur. Çünkü havaalanı şehir dışındadır ve havaalanından şehre veya çalışma bölgesine giderken güvenlik sorununun dikkate alınması gerekmektedir. Üçüncü vasıta olan demiryolu ulaştırmasında da benzer bir durum vardır. Çünkü demiryolu Kurtalan’a kadar gitmektedir. Buradan Siirt’e ve faaliyet gösterilecek bölgeye gitmek için karayolu kullanılmak zorundadır.
Görüldüğü gibi, her hâlükârda bölgede karayolu ulaştırması kullanılmak zorundadır. Bu sebeple, durum tespiti yapacak ekip bu konuda detaylı bir araştırma yapmalıdır. Hangi yollar daha güvenli ve hangi yollarda riskin daha fazla olduğunu muhakkak tespit etmelidir. Bu bilgileri de bölgede görev yapan güvenlik güçlerinden almalıdır. Bilgilerin alınmasında ikili ilişkiler oldukça yararlı olduğundan, emniyet ekibinde mutlaka emekli asker veya polis bulunmalıdır. Bu kişilerin, mümkünse bölgede görev yapmış olması tercih edilmelidir.
Şu husus asla göz ardı edilmemelidir. Teröristler de insandır ve ölüm korkusu sebebiyle oldukça dikkatli hareket etmektedirler. Bu sebeple, teröristler hiçbir zaman rastgele eylemler yapmamaktadırlar. Bir eylem yapacakları zaman en az bir hafta önceden detaylı bir keşif yaparak en emniyetli olduğunu düşündükleri eylem zamanını ve yerini tespit etmeye çalışmaktadırlar. Bu yüzden, teröristlere karşı alınacak en temel güvenlik tedbiri, görünürlüğü mümkün olduğu kadar azaltmaktır. Böylece şirket faaliyetlerinin tespit edilmesi ve saldırı yapılması ihtimali azalacaktır.
Bunu biraz açıklamaya çalışalım. Bölgede faaliyet gösteren hemen hemen bütün şirketler kendi merkezlerinin bulunduğu şehrin plakasını taşıyan cipler veya pikaplar kullanmaktadır. Bu büyük bir hatadır. Çünkü bölgede hiç bulunmayan bu araçların çok uzaktan tespit edilmesi ve keşfinin yapılması mümkün olmaktadır. Bunun için durum tespiti yapacak olan ekip, bölgede en çok hangi tür, model ve hatta hangi renklerde araçlar kullanıldığını tespit etmeye çalışmalıdır.
Sebebini tam olarak bilmemekle beraber, gördüğüm kadarıyla bazı bölgelerde bazı ülkelerin araçları daha yaygın olarak kullanılmaktadır. Örneğin Irak kuzeyinde en yaygın olarak kullanılan araç genelde Toyota marka pikaplardır. Bunların da en çok beyaz renkte olanları kullanılmaktadır. Daha önce görev yaptığım bir şehrimizde ise Fransız araba markalarının diğer arabalara göre çok daha fazla satıldığını tespit etmiştim. İşte durum tespiti yapacak olan keşif ekibi bizim örneğimizdeki Siirt’te hangi marka, model ve renkte araçların daha yaygın olduğunu mutlaka tespit etmelidir. Şirket bölgede kullanacağı araçları seçerken bu tespitleri mutlaka dikkate almalıdır.
Plaka konusu da önemlidir. Çünkü araçların model ve rengi gibi plakalarından da tespit edilmesi mümkündür. Uzaktan yolu gözetleyen teröristler, araçların renk ve modellerinin bölgede yaygın olmasından dolayı şirket araçlarını tespit edemese de, yerleşim yerlerinde kendilerine müzahir kişiler tarafından bu araçlardan haberdar olabilirler. Bu sebeple kullanılacak araçlar mümkünse faaliyet gösterilen ilin plakasını taşımalıdır. Bunun için araç temini yerel olarak yapılabilir veya kiralama yoluna gidilebilir. Bu konu hırsızlık ve araca zarar verilmesi gibi tehlikeleri de önleyebilir. Çünkü küçük yerlerde kimse oradan birinin aracını çalmaya veya ona zarar vermeye cesaret edemez.
Bunun dışında; tüm faaliyetlerde dikkate alınması ve sorulması gereken tek bir soru vardır: Tehdit nedir? Bu sebeple durum tespiti yapacak ekip, keşif sırasında muhtemel tehditleri tespit etmeye çalışmalıdır. Bu tehditler terör örgütünden kaynaklandığı kadar bölgede yaşayan insanların yapısından ve doğa koşullarından da kaynaklanabilir. Örneğin bazı bölgelerde hırsızlık yaygın bir davranış biçimidir. Göçerler yaylaya çıkarken hayvanları ile yola koyulduklarında, yolları üzerindeki her şeyin zarar görme ihtimali yüksektir. Bazı bölgelere çok sık yıldırım düşer. Bazı bölgelerde ise çığ ve heyelan tehlikesi yaygındır. Dere yatakları, bahar aylarında sel tehlikesi açısından çok risklidir. Bu sebeple, göçerlerin göç yollarının ve bahsedilen tehditlerin bulunduğu bölgelerin bilinmesi hem kullanılacak yolların, hem de kamp yerinin tespitinde önemli olacaktır.
Durum tespiti için keşfe çıkacak ekip tüm bu tehditleri, yerlerini ve zamanlarını ayrıntılı bir şekilde belirlemeye çalışmalıdır. Terör tehdidi tespit edilirken, iki husus dikkatten kaçırılmamalıdır. Bunlardan birincisi, hareket halindeki araçların büyük risk taşıdığıdır. Teröristler, şirketlere yönelik olarak daha çok yol kesme ve araç yakma gibi eylemler yapmaktadırlar. Çünkü genellikle hareket halindeki araçlarda güvenlik personeli olmadığı gibi başka bir savunma imkânı da bulunmamaktadır. Şirketler güvenlik personelini faaliyet bölgelerinde kamp yerlerinde bulundurmaktadır. Teröristler, çatışma riski olmadan güvenli eylemleri tercih ettiklerinden, kamplardan ziyade hareket halindeki şirket araçlarını hedef almaktadır.
Bu konuda alınacak ilk tedbir, bölgedeki güvenlik kuvvetleri ile tam bir koordinasyon ve iş birliği içinde hareket etmektir. Bunun için keşif ekibi bizim verdiğimiz örneğe uygun olarak ilk önce Siirt’te konuşlu güvenlik kuvvetleri ile temas kurmalı, onları ziyaret etmeli, kendilerini tanıtmalı ve mümkün olduğu kadar çok bilgi almaya çalışmalıdır. Bundan sonra da, faaliyet gösterecekleri bölgeye giden yol üzerindeki ve faaliyet bölgesi çevresindeki bütün karakol ve üs bölgelerine uğramalı ve aynı şeyleri buralarda da yapmalıdır. Gerek Siirt’te gerekse yol güzergahında ve faaliyet bölgesinde ziyaret edilen güvenlik güçlerine mutlaka telefon numarası bırakılmalı ve buraların telefon numaraları alınmalıdır. Bu, çeşitli sebeplerle en çok ihmal edilen husustur. Bazen; “Biz özel bir şirketiz, kimseye hesap vermek zorunda değiliz.” gibi saçma bir düşünce sebebiyle güvenlik güçleri ile koordinasyon ve iş birliğine gidilmemektedir. Bu şirketler, ancak saldırıya uğrayıp büyük zararlar gördükten sonra güvenlik güçlerine başvurmaktadır. Bu durumda ise iş işten geçmiş olmaktadır.
Tehdit açısından dikkat edilmesi gereken ikinci husus ise kamp yerinin nerede tesis edileceğidir. Bu hem terör tehdidi hem hırsızlık hem de doğal afetler açısından çok önemlidir. Ayrıca seçilen yer intikal yolunu da belirleyeceğinden, intikaller esnasındaki emniyet de bu yerin uygun seçilmesine bağlıdır. Bu konuda da güvenlik güçleri ile yapılacak koordinasyon çok önemlidir. Çünkü onlar bölgede görev yaptıklarından bu tehditleri ve tehditlerin boyutunu bilmektedir. Ayrıca, faaliyet bölgesi yakınlarındaki köylerin muhtarları ve varsa korucu başları ile de görüşülmeli ve iş birliği imkânları araştırılmalıdır.
Arazide konuşlanma, yapılan işin türüne göre bazı özellikler taşımaktadır. Örneğin petrol arayan bir şirketin yer seçiminde güvenlik açısından çok fazla seçeneği yoktur. Çünkü petrol sondajı yapılacak yer, bir takım teknik çalışmalardan sonra tespit edilmekte ve bu yerin seçiminde güvenlik kaygılarından ziyade petrolün bulunması en muhtemel olan yer dikkate alınmaktadır. Ayrıca, sondaj makineleri çok ağır ve sökülüp taşınamayacak makineler olduğundan personelin gece kalacağı konteynırlar, sondaj yeri ile aynı yerde olmak zorundadır. Yani kamp ile çalışma yeri aynı bölgede kurulmak zorundadır ve genellikle sondaj yeri kamp alanının merkezine yakın bir yerde bulunmaktadır. Bunda, sondaj faaliyetinin 24 saat esasına göre yapılması da etkili olmaktadır.
Kömür ocakları, mermer ocakları veya maden arama ve işleme tesisleri de benzer bir durumdadır ancak bu gibi işletmelerde santral, personel dinlenme yerleri veya araç parkları bazen ayrı ve daha güvenli bir yerde de tesis edilebilmektedir. İşin ve işletmenin türüne göre bu tür farklılıklar olsa da her türlü kamp yerinin seçilmesinde dikkat edilmesi gereken bazı temel hususlar bulunmaktadır.
Bir kamp yeri tespit edilirken ilk dikkat edilmesi gereken husus, bölgedeki karakol veya üs bölgelerinin yerleridir. Eğer başka bir zorunluluk yoksa, kamp yerleri askeri birliklere ve karakollara mümkün olduğu kadar yakın bir bölgede kurulmalıdır. Fakat askeri birliklerle faaliyetlerin karışmaması ve muhtemel risklerden kaçınmak için mümkün olduğu kadar kamp yerleri askeri birliklere bitişik bir yerde konuşlanmamalıdır. Bu mesafe çok fazla da olmamalıdır. Bu mesafeyi belirleyen temel hususlar, iki tarafın en kolay iş birliği yapabilmesi ve emniyet açısından birbirinden etkilenmemesidir.
Her askeri birliğin elinde makineli tüfek, uçaksavar topu, otomatik bomba atar gibi hafif destek silahları ve top veya havan gibi ağır silahlar bulunmaktadır. Bu silahlar, genellikle tehdit gelebilecek muhtemel bölgelere doğru tevcih edilirler ve tehlike anında derhal ateş açacak şekilde hazır bulundurulurlar. Kamp yeri, bu destek silahlarının atış yolu üzerinde olmamalıdır. Bunun için askeri birlikle danışma ve iş birliği içinde bulunmak zorunludur. Dikkat edilmesi gereken diğer bir husus ise hiçbir zaman askeri birliğin ağır silahlarının etkili mesafesi dışına çıkmamaktır. Bir saldırıya maruz kalındığında, askeri birliklerin yardıma gelmesi, mesafe ne kadar yakın olursa olsun oldukça uzun bir süre alabilir. Çünkü aynı anda askeri birlik de taciz veya saldırıya uğrayabilir. Fakat destek silahları ile saldırganlara derhal müdahale etmeleri mümkündür. Bu sebeple, askeri birlik komutanından destek sağlayabileceği en uygun mesafenin ve yerin öğrenilmesi faydalı olacaktır.
Bazen faaliyet bölgesinde bir askeri birlik bulunmayabilir. Bu durumda, eğer yakında bir korucu köyü varsa bu köye yakın bir yere tertiplenmek tercih edilmelidir. Ancak köylerde hayvan sürüleri ve köpekler ile küçük çocuklar ve art niyetli kişiler de olabileceği unutulmamalıdır. Bunlar kontrolsüz olarak kamp yerine veya çalışma alanına girebilirler. Bu sebeple köylere çok yakın yerlere yerleşmek birçok sorunu da beraberinde getirecektir. Kırsal kesimdeki insanların büyük şehirden gelenlerin zengin olduğunu ve özellikle de büyük şirketlerin çok fazla malzeme ve parası olduğunu düşündüğü, bu sebeple bazı malzemeleri almaktan çekinmeyecekleri ve sık sık gelip bazı taleplerde bulunacakları da dikkate alınmalıdır. Bunun yanında, kampa veya çalışma bölgesine giren köylülerin bir kazaya uğramaları da mümkündür. Bu sebeple korucu köyü de olsa köylere 1-2 kilometreden daha yakın bir yere kamp kurulmamalıdır.
Eğer faaliyet bölgesinde bir askeri birlik veya bir köy yoksa, dikkate alınması gereken en önemli husus, bölgeden geçen en işlek yolun nerede olduğudur. Faaliyet bölgesinde böyle bir yol varsa, yoldan geçen araçlardan ateş edildiğinde etkilenilmeyecek fakat kısa süre içinde yola ulaşılabilecek bir yere kamp kurulması en uygun seçenek olacaktır. Bunun için ana yoldan 1-2 kilometre mesafede olmak yeterli olacaktır. Böylece, hem yoldan geçen araçlardan yapılabilecek bir saldırıdan korunmak, hem de herhangi bir saldırı durumunda güvenlik güçlerinin hızla bölgeye ulaşması mümkün olacaktır. Ana yollar genellikle teröristlerin eylem yaptığı yerler olmadığından ve bu yollar güvenlik güçleri tarafından daha iyi kontrol edildiğinden intikaller esnasında araçlar daha güvenli olarak faaliyet gösterebileceklerdir. Ana yol ile kamp bölgesi arasındaki mesafenin kısa olması ve sürekli gözetlenebilmesi, yola mayın döşenmesi ihtimalini azaltabileceği gibi araç kazalarının önlenmesine de yardım edecektir.
Kamp kurulacak bölge bu esaslar çerçevesinde genel olarak tespit edildikten sonra, kampın kesin yerini belirlemek için doğal sebeplerden kaynaklanan tehditler dikkate alınmalıdır. Örneğin Siirt’in Pervari İlçesi’nin Okçular Köyü bölgesinde faaliyet gösterilecekse, yıldırım büyük bir tehdittir. Sadece Okçular’da da değil, çevresindeki diğer köylerde de bazı yerlere sürekli olarak yıldırım düşmektedir.
Diğer önemli bir husus da toprak kayması ve çığ tehlikesidir. Bu tehditlerden korunmak için dik sırtlara veya bu sırtların eteklerine kamp yeri kurulmamalıdır. Bölgede kışın çok fazla kar yağmakta, bahar gelip havalar birdenbire ısınınca da dereler çok yoğun ve hızlı bir şekilde akmaktadır. Zaman zaman bu durum taşkınlara ve sellere sebep olmaktadır. Bu sebeple, kamp yerleri dere yataklarına yakın alçak rakımlı yerlere kurulmamalıdır. En önemlisi de, bu olayların hangi bölgelerde ve hangi mevsimlerde meydana geldiği askeri birlikler ve köylülerden öğrenilmelidir. Eğer petrol sondajı gibi işlerde olduğu gibi bu tehlikelerin bulunduğu bir bölgeye yerleşmek zorunda kalınacak ise paratoner teşkilatı kurmak, dere yataklarını ıslah etmek, dayanıklı set ve bentler yapmak gibi tedbirler muhakkak alınmalıdır.
Durum tespiti yapmak için bölgeye gönderilen ekip, görev sonrasında tespit ettiği tüm hususları ve hareket tarzları hakkındaki teklifleri, bir brifing ile operasyonu yönetecek kişi ve kişilere açıklamalıdır. Bu kişiler de brifingde sunulan önerileri dikkate almalı, personel temininden araç ve gereç teminine kadar bu önerilere uygun bir iş planı hazırlamalıdır. Bölgeye gidiş gelişler dahil her faaliyet için en güvenli yol ve yöntemler belirlenmeli ve kullanılmalıdır.
Hits: 198
ZAFERE GİDEN YOLDA ATATÜRK’ÜN İSTİHBARAT FAALİYETL...
- 28 Mayıs 2021
Zehirli Hançer (Feminizm)
- 8 Haziran 2021