
İç Güvenlik Harekâtı İcra Edilen Bölgelerde Faaliyet Gösteren Şirketler İçin Alınması gereken Emniyet ve Güvenlik Tedbirleri Hakkında Öneriler
- 9 Ağustos 2021
- Dr. Mehmet Çanlı
- Başlık; güvenlik
- 3
- Facebook10
- Twitter10
- WhatsApp0
- LinkedIn10
- Telegram0
- Paylaşım
Daha önceki bir yazımızda İç Güvenlik Harekâtı İcra Edilen Bölgelerde Faaliyet Gösteren Şirketler İçin Emniyet ve Güvenlik Planlaması Hakkındaki Önerilerimizi açıklamıştık. Söz konusu yazıda, bir şirketin iç güvenlik harekâtı icra edilen bölgede faaliyete başlamadan önce yapması gereken hususları genel hatları ile anlatmaya çalışmıştık. Bu kapsamda kamp yerlerinin seçimi, kullanılacak araç ve teçhizatın tespiti ile yapılması gereken koordinasyonlar gibi konular hakkında bazı temel bilgiler verdik. Şimdi de konuya kaldığımız yerden devam ederek kamp yerleri ve çalışma bölgelerindeki faaliyetler ile ikmal, bakım ve ulaştırma faaliyetleri esnasında alınması gereken emniyet ve güvenlik tedbirleri hakkında düşüncelerimizi sunmaya çalışacağız.
Bölgede faaliyet gösteren firmaların, yaptıkları işe göre alması gereken tedbirler konusunda bazı farklılıklar olacağı muhakkaktır. Bu farklılıklar, öncelikle yapılan işin özelliğinden dolayı kamp yerleri ile çalışma alanının ayrı ayrı yerlerde veya aynı yerde bulunmasından kaynaklanmaktadır. Ayrıca bazı işler faaliyet boyunca sabit bir bölgede kalmayı, bazı işler ise sürekli yer değiştirmeyi gerektirir. Bu durum, alınacak tedbirlerin de bazı farklılıklar göstermesini beraberinde getirir. Örneğin yol inşaatı gibi faaliyetlerde genellikle kamp yerleri ve çalışma alanı birbirinden ayrı yerlerde bulunur. Bu yerler ayrıca, yol inşaatı ilerledikçe yer değiştirmek zorundadır. Ama petrol sondajı veya madencilik gibi faaliyetler genellikle sabit bir bölgede icra edilir. Faaliyet alanı ile kamp yerleri ise ya iç içe veya birbirlerine çok yakındır.
Faaliyet alanı ne olursa olsun, dikkate alınması gereken tedbirler bir sistem bütünlüğü içinde düşünülüp planlanmalı ve icra edilmelidir. Kariyerimi askerlik mesleğinde tamamlandığımdan bunu askeri sistemleri esas alarak açıklamaya çalışacağım. Öncelikle şirketin orada bulunmasının asıl sebebi olan faaliyetler dikkate alınmalıdır. Bunu harekât sistemi olarak adlandıracağız. Yani petrol aranıyorsa amaç sondaj yapmaktır, madencilikte ise asıl amaç maden çıkarmaktır. İkinci sistem lojistik sistemdir. Bu sistem; ikmal, bakım, ulaştırma gibi faaliyetleri içerir. Üçüncü sistem personel sistemidir. Bu sistem faaliyet bölgesindeki her türlü faaliyette çalışan en üst seviyedeki yöneticiden işçiye kadar herkesi kapsar. Dördüncü sistem; emniyet ve güvenlik sistemidir. Bu sistem, faaliyet sırasında kazaların önlenmesi ile terörist saldırılarından korunma ve hırsızlığa karşı alınacak tedbirleri kapsar. Konumuz emniyet ve güvenlik olduğu için diğer sistemlerden çok fazla bahsetmeyeceğiz. Sadece bu sistemlerin emniyet ve güvenlik sistemlerini ilgilendiren yönlerine değineceğiz.
Emniyet ve güvenlik sistemi tesis edilirken yapılacak faaliyet esas alınmalı ve alınacak tedbirler asıl faaliyeti mümkün olduğu kadar aksatmamalıdır. Ancak bu faaliyetin yürütülmesi için emniyet ve güvenliğin gereği gibi sağlanması şart olduğundan yukarıda bahsedilen bütün sistemler emniyet ve güvenlik esas alınarak icra edilmelidir. Bu sebeple tüm personel alınacak tedbirlere tam olarak uymalı, kamp yerinden intikallere ve asıl faaliyetin icrasına kadar her faaliyette emniyet ve güvenlik için belirlenecek olan kurallara harfiyen uyulmalıdır.
Öncelikle kamp yerinin faaliyet alanı ile aynı yerde veya ayrı bir bölgede kurulması ile, hareketli işlerde faaliyet bölgesi yer değiştirdikçe kamp alanının nasıl hareket etmesi gerektiğinden bahsedelim. Eğer petrol sondajı gibi sabit bir noktada faaliyet gösterilecekse, kamp yeri ve sondaj noktasının aynı yerde tesis edilmesi güvenlik açısından en uygun hareket tarzı olacaktır. Çünkü tek bir bölgeyi korumak, birden fazla bölgeyi korumaya göre daha kolaydır. Ancak bu durum güvenliğe katkı sağlarken emniyet konusunda bazı riskleri de beraberinde getirir. Bu sebeple tek bir nokta/bölgede faaliyet gösterirken emniyet tedbirleri çok detaylı planlanmalı ve uygulaması sıkı bir şekilde takip edilmelidir.
Karşılaşılması muhtemel mahsurları en aza indirmek için, kamp yeri ve faaliyet alanı aynı yerde tesis edildiğinde, bu faaliyetlerin birbirinden sistematik bir şekilde ayrılması, yani her faaliyetin birbirini etkilemeyecek şekilde düzenlenmesi gerekmektedir. Bir örnekle açıklayacak olursak; bu tür bir faaliyet bölgesinde temel olarak şu tesisler bulunur: Sondaj yapılan yer, personelin istirahat ettiği gazino ve yatma yerleri, mutfak, kiler ve yemek yenen yer (Çoğu zaman aynı zamanda gazino olarak kullanılır.), akaryakıt ve diğer yanıcı/patlayıcı maddelerin depolandığı alan, araç park yeri ve diğer ikmal maddelerinin bulunduğu depolar.
Öncelikle bu yerler birbirlerinden kesin sınırları ile ayrılmış, kamp içinde fakat farklı bölgelerde bulunmalıdır. Güvenlik için tesis edilecek olan çevre engeli (duvar, hendek, tel örgü vb.) içinde bulunacak bu tesisler, mümkünse içeride de bir tel engeli veya iç duvar ile birbirinden ayrılmalıdır. Kamp içinde bu bölgelerin birinden diğerine gitmek için belirlenmiş bir veya ikişer giriş yeri bırakılmalı, tüm hareketler bu giriş yerleri kullanılarak icra edilmelidir.
Ayrıca, bu tesislerin yeri seçilirken her türlü güvenlik, emniyet ve kaza riski düşünülerek karar verilmelidir. Mesela bir petrol sondajı yapılacaksa, sondaj yapılan yer herhangi bir emniyet veya güvenlik sorununda personel ve lojistik tesislerin etkilenmeyeceği şekilde konuşlandırılmalıdır. Farz edelim ki sondaj esnasında bir boru düştü, sondaj yeri ile diğer tesisler arasında bu borunun personelin ve tesislerin üzerine düşmeyecek kadar mesafe olmalıdır.
İkinci ve belki de en önemli husus yanıcı ve patlayıcı maddelerin depolandığı alandır. Bu alan her türlü yangın, hırsızlık ve saldırıya karşı mutlaka belirli bir personelin kontrolünde olmalı, tek bir giriş çıkış yeri bulunmalı, diğer tesislerden yeterince uzakta bulunmalı ve tesis dayanıklı bir malzemeden yapılmalıdır. Bu faaliyetler, dışarıdan gelebilecek saldırılara, mesela bir roket mermisine karşı alınacak tedbirler de dikkate alınarak düzenlenmelidir. Yanıcı ve patlayıcı maddelerin çevresi mutlaka bir toprak seddi ile çevrilmeli, yangın söndürmek için gerekli sistemler bulunmalı ve bunların kullanımının provası yapılmalıdır. Bu maddelerin saldırı veya kaza ile alev alması durumunda yapılacak faaliyetler ve kamp bölgesinin nasıl tahliye edileceği de detaylı bir şekilde planlanmalı ve prova edilmelidir.
Kiler, mutfak ve yemek yeme yeri birbirinin devamı şeklinde yapılmalı fakat herhangi bir kaza veya saldırıda tahliye için hepsinin ayrı kapısı olmalıdır. Personel tahliyesi bu tesislerin en uzak kenarından planlanmalı, yemek yeme yerinin kapısı da bu bölgede bulunmalıdır. Bu tesislerde en büyük risk, yemek pişirmek için kullanılan tüplerin alev alması veya patlaması ile kilerdeki gıda maddelerinin çalınması veya zehirlenmesidir. Bunu önlemek için, buralarda çalışacak personelin güvenlik soruşturmaları yapılmalı ve bu personelden başka hiç kimsenin mutfak ve kilere girmesine müsaade edilmemelidir. Tüpler ise mutfak dışında bulunmalı, ya bir çukur açılarak içine konulmalı ve etrafına tel örgü konulmalı veya kalın ve sağlam duvar ve çatısı olan küçük tüp kulübeleri yapılmalıdır.
Eğer yol inşaatı gibi çalışma alanı ile kamp yerinin aynı yerde bulunamayacağı bir faaliyet icra edilecek ise tesislerin konuşlandırılması da buna göre yapılmalıdır. Bu tür faaliyetler için kolay hareket edebilen araç ve malzeme kullanılmalıdır. Örneğin personelin kalacağı konteynırlar karavan şeklinde olmalı, yer değiştirmek gerektiğinde bir araca takılarak hızla taşınabilmelidir. Kiler, mutfak ve diğer tesisler de aynı şekilde olmalı, akaryakıt mümkünse tankerlerle taşınmalıdır.
İki ayrı bölgede konuşlanılacağı zaman en önemli husus, kamp yeri ile faaliyet bölgesi arasında ne kadar mesafe olacağına karar vermektir. Çünkü geceleri, eğer çalışılmayacaksa, faaliyet sahasındaki araç, gereç ve personel kamp bölgesinde toplanmalıdır. Böyle yapılmazsa terör saldırıları, hırsızlık ve sabotajlara maruz kalmak çok büyük bir ihtimal haline gelecektir. Eğer çalışılan yol üzerinde yakın bir bölgede karayollarının tesisleri var ise öncelikle bu tesislerden kamp yeri, lojistik depolama, ikmal noktası ve akşam toplanma yeri olarak yararlanmak dikkate alınmalıdır. Böyle bir tesis yoksa, inşa edilecek yol üzerinde emniyet ve güvenliği kolay sağlanabilecek yerler (mesela jandarma karakolları yakınlarında konuşlanmaya uygun yerler veya nispeten çevreye göre hâkim olan bölgeler) tespit edilmeli ve inşaat ilerledikçe kamp yeri de tespit edilen bu yerlerin birinden diğerine sıçramalarla ilerlemelidir.
Bu tedbirlerin yanında, kamp bölgesi ister faaliyet alanı ile aynı yerde ister farklı yerde olsun alınması gereken bazı ortak tedbirler vardır. Bu tedbirlerin birincisi personel emniyeti ve güvenliğidir. Bu husus hem personelin emniyet ve güvenliğinin sağlanması hem de güvenirliğinden emin olunması açısından değerlendirilmelidir.
Bu konuyu biraz açmakta fayda mülahaza ediyorum. Şirket veya kurum, faaliyet bölgesinde çalıştıracağı personelin güvenlik soruşturmalarını mutlaka yaptırmalı ve mümkün olduğu kadar geçici personel çalıştırmamaya gayret etmelidir. Çünkü geçici bir faaliyet için çalışma alanında veya kampta çalışacak personelin sık sık güvenlik soruşturmalarının yapılması zor olabilir. Öte yandan, terör örgütleri yandaşlarının ve hırsızlık vb. suçları işlemeye niyeti olanların kamp yerine veya çalışma alanına sızması için en müsait kişiler geçici olarak çalışacak personeldir. Bunları takip etmek zor olduğu gibi kuruma herhangi bir şekilde bağlı ve bağımlı olmadıkları için bu kişiler suç örgütleri ile daha kolay irtibata geçebilir. Hatta terör örgütü mensubu veya sempatizanı olup sırf saldırı için içeriden bilgi almak maksadıyla işe başvurabilirler.
Personel konusu açısından diğer önemli bir husus ise güvenlik ve emniyet personelidir. Faaliyet yerinin güvenliği için mutlaka güvenlik personeli istihdam edilmelidir. Bunlar gerekli eğitimleri ve yetki belgelerini almış personelden seçilmelidir. Bu personel üç-dört kişilik bir çekirdek personelden oluşabilir. İhtiyaca göre güvenlik şirketleri veya Güvenlik Korucularından ilave personel temin edilebilir. Ancak güvenlik esas olarak kadrolu personelin sorumluluğunda olmalı, akşam gelip sabah köyüne dönen korucular kamp bölgesine sokulmamalıdır. Bu durum o kişilerin başlarına gelebilecek kaza ve belalardan korunması için de gereklidir.
Bu genel hususları belirttikten sonra şimdi de faaliyetler esnasında alınması gereken emniyet ve güvenlik tedbirlerinden bahsedeceğiz. Durumu gözümüzde canlandırabilmek için bunu bir örnek üzerinden açıklamakta fayda görüyorum. Farz edelim ki kırsal bir alanda sondaj yapan bir petrol şirketinin sorumlularıyız. Bu durumda neler yapmamız gerekir?
Böyle bir şirketin sorumlu personeli ilk olarak faaliyeti ana bölümlere ayırarak bu alt faaliyetlerin her biri için gerekli tedbirleri almalıdır. Dağ başında bir yerde sondaj yapılması için ilk olarak sondaj sisteminin de içinde bulunduğu bir kamp bölgesi tesis edilmelidir. Böyle bir kamp bölgesinde çalışacak olan personelin izin, ikmal, hastalık ve buna benzer sebeplerle zaman zaman en yakın şehir veya ilçe merkezine gidip gelmesi gerekecektir. Ayrıca; sondaj kuyusunda ihtiyaç duyulduğunda kullanılmak için tonlarca çimento, akaryakıt ve diğer ihtiyaç duyulan malzemelerin ikmali için de zaman zaman bir intikal faaliyeti icra edilmesi gerekecektir. Öte yandan personel için ihtiyaç duyulan gıda maddeleri de intikal için dikkate alınması gereken önemli bir kalemdir. Demek ki bir sondaj kuyusu açılırken iki temel faaliyet sürekli olarak yapılacaktır. Bunlardan birincisi kamp yerindeki ana faaliyet olan sondaj faaliyeti, diğeri ise bu faaliyeti desteklemek ve aksaksız yürütebilmek için yapılması gereken intikallerdir. Şimdi bu iki faaliyet için alınması gereken emniyet ve güvenlik tedbirlerini açıklamaya çalışacağız.
Öncelikle kamp bölgesinin konumu dikkatli bir araştırma sonucunda seçilmelidir. Bu yerin hangi bölgelerde seçilmesi gerektiğini yukarıda bahsettiğimiz yazımızda açıklamıştık. Burada kastettiğimiz konum ise kamp yerinin arazide bulunduğu yer ile ilgilidir. Öncelikle doğa koşulları dikkate alınarak yer seçimi için araştırmaya başlanmalıdır. Bu kapsamda yağmur ve kar yağışı sonucunda su basma ihtimali olan çukurlar ve dere yatakları ile çığ düşmesi ve toprak kayması ihtimali olan yamaçlar seçilmemelidir. Yüksek bir tepenin üzerinde kamp kurulması ise hem yıldırım düşmesi ihtimali sebebiyle hem de yüksek yerler daha erken yağış alacağından ve daha soğuk olacağından uygun değildir. Öte yandan rüzgârdan etkilenerek uçan veya düşen malzemelerden yaralanma ve hasarlar meydana gelebilir. Olaya güvenlik açısından bakıldığında ise tepeler çok uzak mesafelerden gözetlenebileceği ve her istikametten ateş altına alınabileceği için terörist saldırılara karşı hassastır. Eğer bir tepede kamp yeri seçilmek zorunda kalınırsa topoğrafik zirve yerine askeri zirve (yani tepenin en üst noktasından daha aşağıda olan ve gözetleme imkânı sağlayan sırtlar) tercih edilmelidir.
Kamp yeri seçerken terörist saldırıları açısından dikkat edilmesi gereken temel hususlar ise şunlardır. Öncelikle kamp yeri, en az piyade tüfeğinin etkili mesafesi (silaha göre değişmekle birlikte ortalama 400 metre alınabilir) kadar uzakta gizlice yaklaşılacak kayalık ve ağaçlık bölgelerin bulunmadığı bir yerde olmalıdır. Kamp yerinin, bu menzilden çok daha uzak mesafeleri gözetleyebilecek ve teröristlerin yaklaşmasından mümkün olduğu kadar erken haberdar olunacak bir mevkide olmasına dikkat edilmelidir. Kamp yeri teröristlerin gizlice yaklaşmasına imkân vermediği gibi kendisi de örtü ve gizleme sağlamalıdır. Yani uzaktan gözetleyen biri kamp yerini rahat bir şekilde görememeli ve ateş ettiği zaman merminin kamp yerindeki personel araç ve malzemeye isabet etmesine engel olacak doğal engeller bulunmalıdır. Eğer varsa bir nehir, dere veya yar gibi engelin teröristlerin yaklaşmasını zorlaştıracağı değerlendirilerek kamp yerinin en az bir kesimi bu tür engellere dayandırılmalıdır. Diğer önemli bir husus ise teröristlerin gizlice yaklaşmasına imkân veren yaklaşma istikametlerinin bulunmamasıdır. Birçok istikametten gelen çok sayıda yaklaşma imkânı olan yerler de uygun değildir.
Kamp yeri bu kıstaslar dikkate alınarak seçildikten sonra emniyet ve güvenlik ihtiyacına göre hazırlanmalıdır. Öncelikle kamp yeri için yeterli bir alan iş makineleri ile düzeltilmelidir. Bu düzeltme sırasında yağmur sularının ve karın kamp bölgesinden tahliye edilmesine imkân verecek şekilde bir eğim verilmelidir. Gerekirse yağmur sularının kamp yeri dışına akabilmesi için dışarıya doğru kendi eğimiyle suyu akıtabilecek şekilde borular döşenmelidir. Bu borular kamp yerinin çeşitli yerlerinde küçük su toplama çukurları kazılarak buralardan dışarıya doğru uzatılabileceği gibi tek bir su toplama çukuru kazılarak buradan dışarıya doğru da uzatılabilir.
Kamp yeri düzeltilirken ve çukurlar kazılırken çıkan toprak lalettayin bir şekilde etrafa atılmamalı, kamp yeri çevresinde bir set oluşturmak için düzenli bir şekilde kenarlarda yığılmalıdır. Bu konuda yapılan bir hata kamp yerinin fazla derinleştirilerek kenarlarda çok yüksek bir toprak seddi oluşturulmasıdır. Bu durum hem içeride daha fazla su ve kar birikmesine sebep olmakta, hem de personelin etrafı hiç görmeden ve ne olup bittiğinden habersiz bir şekilde içeriye hapsedilmesine sebep olmaktadır. En uygun çözüm, fens telleri ve branda ile yapılan ve hızlı duvar örmeye yarayan malzeme kullanılmasıdır. Bu malzeme kullanılarak kamp yeri çevresinde sur gibi bir duvar oluşturulabilir. Bu duvarda gözetleme ve ateş mazgalları da bırakılırsa savunma için uygun olur.
Bu duvarın dış kesiminde güvenlik personeli için mevziler hazırlanmalı ve bu mevziler irtibat hendekleri ile birbirine bağlanmalıdır. Ayrıca tilki oyuğu gibi oyuklarla dışarıdaki güvenlik personelinin yoğun saldırılarda duvarın iç kısmına girebilmesi için tedbir alınmalıdır. Duvarların iç kısmında da ateş ve gözetleme için mevziler hazırlanmalıdır. Güvenlik Korucusu gibi şirket ve kurumun kendi personeli olmayıp ücret karşılığı hizmet alınan personel dış mevzilere, şirket veya kurumun kendi personeli iç mevzilere yerleştirilmelidir. Böylece hem bölgeye aşina personelin daha kritik yerlerde bulunması, hem de şirket personeli olmayan kişilerin kazalardan korunması açısından tedbir alınması sağlanmış olur. Bu personelin kamp içindeki durumu öğrenememesi, hırsızlığı önleme istihbarata karşı koyma açısından da önemlidir.
Eğer mümkünse, uzaktan atılabilecek roketlerin kamp yerine ulaşmadan patlaması için çepeçevre yüksek fens telleri döşenmelidir. Diğer önemli bir husus da kamp yerine giriş yerlerinin, yani nizamiyelerin tesisidir. Bölgede gördüğüm kamp yerlerinde çevre engelleri genellikle tesis edilmesine rağmen kampa araçların girdiği yerlerin açık olduğunu gördüm. Giriş bölgelerinin kapatılması için tekerlekli beton veya toprak duvarlar konulması, ayrıca tekerlekli bir kaide üzerinde duran fens telleri konulması uygun olur. Nizamiyenin iki yanına korunaklı mevziler kazılması ve 24 saat esasına göre bu mevzilerde güvenlik personeli bulunması gerekir.
Nizamiyeye gelen araçlar yeterince uzak mesafede durdurularak kontrol edildikten sonra içeriye alınmalıdır. Kontrolsüz ve zorla girme teşebbüslerini önlemek için nizamiyeye ulaşmadan 100 metre kadar mesafeden başlayan engeller konulmalıdır. Bu engeller hareket ettirilebilir tekerlekli engeller olabileceği gibi aracın zikzak yaparak ve iyice yavaşlayarak girmesini sağlayacak şekilde yerleştirilen sabit engeller de olabilir. Nizamiyeye gelen araçlar şirket veya kuruma ait değilse kamp alanına sokulmamalıdır. Şirket araçları ise mutlaka sürücü, araç altı ve taşınan malzeme kontrol edildikten sonra alınmalıdır. Yolda aracın teröristlerce durdurulup el konulabileceği, patlayıcı yüklenerek bombalı eylem yapılabileceği veya römork kısmına teröristlerin gizlenebileceği unutulmamalıdır.
Kamp yerinde en büyük emniyet ve güvenlik zafiyetlerinden biri de personelden kaynaklanan hata ve ihmallerdir. Kamp içindeki hareket tarzları, akaryakıt ve patlayıcı depoları ile mutfak ve diğer tesisler ile ilgili kurallar, kampa giriş ve çıkışta uyulması gereken kurallar gibi hususlar talimatlar halinde yazılmalı, tüm personele imza karşılığı tebliğ edilmeli ve ilgili tesislere görülebilecek şekilde asılmalıdır. Ayrıca, kamp bölgesinden kontrolsüz bir şekilde ve varsa bölgedeki güvenlik kuvvetlerine bilgi vermeden ayrılmaması gerektiğinin tüm personele tebliğ edilmesi unutulmamalıdır.
Görev yaptığım bir bölgede, 7-8 kilometre mesafede kamp yeri bulunan bir şirketin sorumlularına bu konuyu defalarca ikaz etmeme rağmen “bu subay bize ne karışıyor” mantığıyla bu ikazlarımı dikkate almamışlar, 2-3 çalışan kamp yerinden ayrılarak kampın kuzeyindeki sırttan tırmanarak dağa çıkmışlar, emniyet tepesindeki asker Nikon Dürbünü ile bunları görünce hemen alarm vermiş. Mesafe oldukça uzak olduğundan bu kişiler çok küçük görüldüğü için bunların kamp yerine baskın yapmaya veya taciz ateşi açmaya gelen teröristler olduğu değerlendirilerek havanlar derhal atışa hazırlanmış. Durum bana intikal edince bir yanlışlık olmasın diye kamptaki sorumluyu aradım. Kendi personeli olduğunu söyleyince hemen telsizle ateş açılmamasını sağladım. Eğer görüntüde daha fazla kişi olsaydı belki de durumun aciliyetine binaen derhal ateş açılabilir ve habersiz dağa çıkan personel ölebilirdi.
Diğer bir risk de teröristler tarafından döşenen mayınlardır. Bahsettiğim kamp yerinden dağa çıkan üç patika vardı. Biz bu patikaları operasyonlarda kullandığımızdan sık sık mayın aramasını yaptırıyordum. Bu olaydan bir hafta kadar sonra operasyona çıktık. Kendi üs bölgemin doğusundan dağa çıkıp 3-4 gün süreyle arama tarama yaptıktan sonra şirketin çalıştığı bölgedeki üç patikadan en doğuda olandan kamp yerine doğru inmeye başladık. Hemen önümde yürüyen korucu başı patikada doğal basamak gibi bir yerden aşağıya adımını atarken bir plastik dikkatimi çekti. Hemen sırt çantasından tutup adım atmasını engelledim. Mayın şişi ile plastiğin etrafını kazınca İtalyan mayını dedikleri bir anti personel mayını olduğunu gördüm. Ateşleme düzeneğini sökerek mayını yanımıza aldık ve kampa indik.
Bir hafta önce çalışanlar orta yerdeki patikadan dağa çıkmış doğu taraftaki patikadan inmeyi düşünüyorlarmış. Ben habersiz çıktıkları için kızınca, çıktıkları yerden inmişler. Eğer bizim Nikon kaçırsa ve ben kızmasam muhtemelen planladıkları gibi doğudaki patikadan inerken bu mayına basıp öleceklerdi. Bunu anlatıp mayını da önlerine koyunca bir daha bana haber vermeden kamp dışına çıkmadılar ve patikaları kullanmadılar.
Personel ile ilgili diğer bir sorun da o bölgeden olan çalışanların köylülerle hemen samimiyet kurmaları ve tüm faaliyetler hakkında köylülerle sohbet etmeleridir. Personel araç intikalleri, güvenlik personeli sayısı, güvenlik sistemi, kamp yerindeki diğer faaliyetler konusunda hiç kimseyle konuşmaması konusunda sık sık ikaz edilmelidir. Köylülerin arasında terör örgütüne müzahir bazı kişiler olabileceği ve bu kişilerin istihbarat temin etmek için şirket çalışanlarına yaklaşacağı unutulmamalıdır.
Son olarak kısaca intikal konusuna da değinerek yazımızı sonlandıracağım. İntikal, belki de emniyet ve güvenlik açısından en hassas ve en önemli husustur. Kamp yerlerinde belli bir emniyet tedbiri olduğu halde intikalde tam bir emniyet temini neredeyse imkansızdır. Bu sebeple riski en aza indirmek için mümkün olan her türlü tedbire başvurulmalıdır. Örneğin eğer mümkünse intikaller, askeri birliklerin yol emniyeti aldıkları ve kendi intikallerini yaptıkları günlerde yapılmalıdır. Bu mümkün değilse uyulması gereken en temel tedbir, rutin hareketlerden kaçınmaktır. Yani hep aynı günlerde ve aynı saatler arasında aynı yol kullanılarak intikal yapılmamalıdır.
Teröristler daima güvenlik güçleri tarafından tespit edilme endişesi taşıdıklarından, herhangi bir eylem yapmak için uzun süreli gözetleme, keşif ve hazırlık yaparlar. Eğer araç intikalleri rutine bağlanmışsa, bunu gözetleyip bu rutini tespit eden teröristler mutlaka yolu keserek araçlardaki ikmal maddelerini alacaklar ve araçları yakacaklardır. Eğer rutin hareket edilmiyorsa, hazırlık için zaman bulamayacak ve yolu kesemeyecektir.
Güvenliği ihlal eden her konuda olduğu gibi intikaller konusunda da bölgede ve intikal güzergahındaki askeri birliklerle temas ve bilgi alışverişi içinde hareket edilmelidir. Güvenlik güçlerinin ikazları, işlerine karışma şeklinde algılanmamalıdır. Bunun sonuçları çok acı olabilir. Bu konuda kendi tecrübelerimden bir örnek vererek konuya devam edeceğim.
Komutanı olduğum bir birliğin sorumluluk sahasında bir devlet şirketi faaliyet gösteriyordu. Şirketin güvenlik müdürü beni ziyaret edip faaliyetleri hakkında bilgi vermiş ve desteğimizi talep etmişti. Bu sebeple ben bu şirketin faaliyetlerini takip etmeye ve güvenlik tedbirlerine onları da dahil etmeye başladım. Güvenlik personeli de zaman zaman yaptığım ikazları dinliyor ve tedbir alıyorlardı. Ancak kamp yerinin yöneticisi başta olmak üzere diğer çalışanlar aynı hassasiyeti göstermiyordu.
Bir gün kampı bir kişi aramış ve PKK Terör Örgütü temsilcisi olduğunu söylemiş, bölgede faaliyet gösterdikleri için vergi (haraç) vermelerini istemiş. Bana bunu 3-4 gün sonra söylediler. Ben hemen ilgili yerlere bilgi verdim. Şirket sorumlularına da eğer bu günlerde malzeme ikmali varsa bunu iptal etmelerini, bu mümkün değilse intikali bana en az 24 saat önceden haber vermelerini söyledim. Benim sorumluluk sahamın sona erdiği ve bir jandarma karakolunun sorumluluk alanının başladığı noktadan itibaren 1-2 kilometrelik bir ölü bölge olduğunu, eğer haber verirlerse intikal sırasında bu bölgeyi emniyete almak için birlik çıkaracağımı da ilave ettim. “Tamam.” dediler ama bunu yapmadılar.
Meğer ertesi gün iki kamyon ile malzeme geliyormuş. Kimseye haber vermeden yola çıkan bu kamyonların önü tam da benim söylediğim yerde kesilmiş, araçtaki para ve malzemeleri alan teröristler araçları da yakmışlar. Neyse ki şoförleri ve araçlardaki diğer kişileri bir müddet yanlarında tuttuktan sonra serbest bırakmışlar. Bu personel en yakın köye gelip kampa telefon edince kamp sorumlusu beni aradı ve titreyen sesiyle durumu haber verdi. Bir gün önce söylediklerimi kaale almadığından mı yoksa terörist saldırı sebebiyle mi bilmem, sesinden oldukça korktuğu anlaşılıyordu.
Adama biraz çıkıştım. Bölgeye en yakın birliğin komutanını arayarak durumu kontrol etmelerini söyledim. Bir süre sonra araçların tamamen yanmış olduğu bilgisini aldım. Üst birliği ve şirketi durumdan haberdar ettim. Bu olaydan sonra kamp sorumlusu neredeyse helaya giderken bile beni arayıp haber vermeye başladı ama artış iş işten geçmişti. Devletin iki kamyonu harap oldu. Bu sebeple bölgede çalışan şirket veya kurumların sorumluları, askeri birliklerin ikazlarını kendi işlerine karışılıyor veya kendilerine emir veriliyor gibi algılamamalı, onlarla tam bir iş birliği içinde çalışmalıdır.
Hits: 263
Zamanlamanın Önemi
- 27 Temmuz 2021
Zehirli Hançer (İftira)
- 16 Ağustos 2021