
KİŞİSEL ORDU MU KURULDU?
- 2 Nisan 2023
- Güven Kaya
- Başlık; Makaleler
- 21
- Facebook55
- Twitter10
- WhatsApp710
- LinkedIn10
- Telegram40
- Paylaşım
02.04.2023 / ANAKARA
Genel Bilgiler
Bir seçime daha gidiyoruz, 41 gün kaldı. Önceki seçimlerin bazılarından sonra edilen laflara bakalım isterseniz.
Seçimde oy çalındığının itirafıdır: Atı alan Üsküdar’ı geçti.
Oy çalmanın bir başka itirafı: Trafolara kedi girdi.
Aklı başında olanların gördüğüdür: İktidarı vermemek için her şeyi yapacaklar.
Zamanın cumhurbaşkanı emretti: Verin 400’ü huzur içinde halledelim.
Verilmedi o 400, seçimi kaybettiler, huzursuzluk içinde halledildi. Çok sayıda masum Türk vatandaşı bombalarla katledildi: Haziran 2015-Kasım 2015 süreci.
Zamanın başbakanı her şeyi itiraf eder: Ortadoğu’da dal kıpırdasa haberimiz olur. Bu demektir ki bombacıları ve eylemlerini önceden biliyorlardı. Haziran-Kasım 2015 arası dönem. Aynı başbakan konuşmasına sonradan devam eder: Terör konusunda defterler açılırsa bazıları insan içine çıkamaz.
Zamanın cumhurbaşkanı sözde darbeyi anlamlandırmaya çabalarken itiraf ediyor: Allah’ın lütfu.
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu İYİ Partili Erozan’a konuşur: Seçim olsa da iktidarın size verilmeyeceğini biliyorsunuz.
Aslında, bu itiraf tüm geleceği şekillendiren korkunun dışa vurumudur. İktidar ellerinden giderse, siyasi muhaliflerini yargılamak için çıkardıkları kanunlarla, yargılanacaklar ve gün yüzü göremeyecekler. Bunu biliyorlar. Bu duruma düşmemek için iktidarı şekli ve şartı ne olursa olsun vermemek istiyorlar. Tüm gayretleri bu yönde oluyor.
2023 yılında mehdi gelecek inancı. Sadatçı şahıs, bu inanç ile hareket ederek cumhurbaşkanlığı danışmanlığından istifa etti ve gelecek olan mehdiyi karşılayacak hazırlıklara başladı. Mehdi kim diye soracak olursanız, Sadatçı şahıs ve benzerlerinin inancına göre, mevcut zihniyettir. Mevcut zihniyetin niteliklerine baktığımızda, dindarların kafasında öteden beri var olan Mehdi kavramına asla uymamaktadır, tam tersidir. Mehdi gelerek insanlığı ve dünyayı kurtaracakmış, İslam’ı amir ve daim kılacakmış. Nedense dindarların[1] ve dincilerin[2] kafasında insanlığın battığına dair bir inanç var. Oysa insanlığı kendileri batırmaktadır. Cennete gitmek isterken dünyayı cehenneme çevirdiklerinin farkında değiller. Mesih ve mehdi, yoklar. Bu kavramlar dinsel gibi görünmekle birlikte inancı sapmış insanların uydurmasıdır. Doğru yolda ilerleyen ya da sonradan olsa da doğru yolu bulan herkes zaten mehdidir. Kimse kusura bakmasın, hidayete erdirilmez, erilir.
Tavır ve davranışları bu olan kişiler, her hal ve şartta iktidarda kalabilmek için her türlü şiddete başvurabilir, kendi ordusunu kurar, göçmenleri kullanır, desteklemekte olduğu teröristleri, yani katiller sürüsünü Türk halkının üstüne salabilir.
Kısacası bir dinci/münafık bir yılandan daha sessiz, sinsi, kıvrak ve zehirlidir.
Yönetmelik Değişikliği
5 Ocak 2021 tarihinde “Türk Silahlı Kuvvetleri, Millî İstihbarat Teşkilâtı ve Emniyet Genel Müdürlüğü Taşınır Mal Yönetmeliğinde” değişikliklere gidildi.
Değişiklikler, TSK’nin yeni organik bağına göre düzenlemelerden ziyade 21inci maddesine eklenen fıkra ile dikkat çekti: “Milli güvenlik, kamu düzeni ve kamu güvenliğini ciddi şekilde tehdit eden terör, toplumsal olaylar ve şiddet hareketlerinin meydana gelmesi durumunda veya emniyet ve asayişin zorunlu kıldığı diğer hallerde, idareler taşınır mallarından taşıt dahil diğer idarelerce ihtiyaç duyulan malları, Milli İstihbarat Teşkilatınca üst yönetici veya yetki verdiği makamın onayı, bu Yönetmelik kapsamındaki diğer kamu idarelerince devri yapacak idarenin üst yöneticisinin teklifi ve ilgili Bakanın onayı ile herhangi bir şarta bağlı olmaksızın birbirlerine bedelsiz devredebilir.”
Bu değişiklikten mevcut zihniyetin, zamanı geldiğinde, o zamanlar belli olmayan ama şimdilerde belli olan 2023 yılı seçim günü, seçimi kaybetmekte olduğunu anladığı an, halkın üstüne önce kendi Paramiliterlerini salmak akabinde, kolluk gücünü –güvenmediği TSK’den elde ettiği silahlarla donatarak– göndermeyi planladığı anlaşılmaktadır. Anlaşılan o ki halka karşı, tank, top, füze, uçak gibi her türlü harp silah, araç ve gereci kullanılacak.
Dikkat çeken bir diğer konu ise bu gibi değişikliklerin yasa ile yapılması gerekmesine rağmen tek şahıs tarafından yapılmış olmasıydı. Anayasa mahkemesine götürülmedi.
Yukarıdaki fıkra okunduğunda MİT ve EGM bünyesinde ya da Paramiliterlerin içinde TSK envanterinde bulunan su altı ve üstü gemiler, her türlü hava taşıtı ile güdümlü ve balistik füzeleri kullanacak bilgi ve yetenekte olan insanların olduğu anlaşılıyor. Pekâlâ, bu kişileri kim eğitti? Ne zaman eğitildiler? Bu eğitim alanlarının nerelerde olduğu, vergilerinden beslenilen, Türk milletine niye açıklanmıyor? TSK’ye ait tüm eğitim merkezleri halkın bilgisi dahilindedir.
Aklı başında olan, olayları sakince izleyen herkes bu fıkranın TSK’ye seçenek teşkil eden bir ordunun kurulduğuna işaret ettiğini anlar. Birinci dereceden en büyük delildir bu. Buna ek olarak ne gibi belirtiler var, bakalım:
Seferberlik Tetkik Kurulunun Kapatılması. İşgal esnasında kullanılacak yeraltı ordusundan sorumlu olan birim işgalci tarafından kapatılmıştır. Esasında bu da birinci dereceden en büyük delildir. Çünkü kendilerine karşı koyacak tek zinde kuvvet budur. Kapatılma süreci sözde darbe sonrasıdır. Dikkat!
Meşru Müdafaa. Sözde darbe girişiminden sonra tek şahsın danışmanlarından biri (Şeref Malkoç) “Milletin meşru müdafaa hakkı için ruhsatlı silah alımının önü açılacak” dedi. Burada meşru müdafaa yapan halk oluyor, karşı konulan ise TSK oluyor, dikkatinize sunarım. Kısacası ordu artık mevcut zihniyetin güvenmediği bir konumda görülüyor ve halkın ordusu değil.
Ağır Silahlar. Vatandaşı korkutmak için sıkça kullanılan “1990’lı yıllarda” polise verilen havan ve benzeri silahlar zamanı gelince ellerinden alınmıştı. Bunlar, yeniden polise verildi: 28 Temmuz 2016. Dikkat ediniz, tarihler sözde darbenin hemen sonrası. Paralel zamanda hem jandarmanın hem de sahil güvenliğin elindeki ağır silahları kullanma yetkisini de verdiler. Demek ki özel eğitim gereken silahları kullandırmayı önceden öğretmişler birilerine. Yani birileri CHP genel başkanının dediği gibi kontrollü darbeyi çok ince ayrıntıları ile planlamışlar.
Emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi mevcut zihniyete danışman olarak atandı, 17 Ağustos 2016. Bu kişi kamplarında suikast ve gayrinizami harp eğitimi verilen SADAT’ın kurucusudur. Tarihe dikkat.
İç Savaş Kararnamesi. “15 Temmuz darbe girişimi ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemler kapsamına sokulacak girişimlerin bastırılması kapsamında hareket edecek sivillerin hiçbir sorumluluğu olmayacağı” konusu düzenlendi. Kamuoyunda “İç Savaş Kararnamesi” diye anılan 696 sayılı KHK tarihi 20 Aralık 2017’dir. Paramiliterlerin önünü açan KHK budur.
Halk Özel Harekât (HÖH) genel başkanı olan şahıs, mevcut zihniyetin cihat ilan ettiğini, bir yılda 22 ilde 7 bin üyeye ulaştıklarını, devletin verdiği tüm görevler için hazır olduklarını açıkladı. 12 Ocak 2018. Genel başkan sıfatını taşıyan şahsın devlet memuru olduğunu belirtelim.
Sedat Peker İtirafları. Açıklamaları ile hükümet ve devleti sarsan Sedat Peker, Ataşehir’de düzenlediği mitingde “Bu ülkenin evlatları bu ülkenin sokaklarını koruyacak” dedi. 3 Şubat 2019. O zamanlar kendisi cumhur ittifakı yandaşıydı. Paramiliterlere gaz veren bir yaklaşım.
Şehirleri Korumak. Mevcut zihniyet başkentte yapılan Şehir ve Güvenlik Sempozyumunda “Artık şehirlerimizin dış güvenliğini surlar ve hendeklerle koruyamayacağımız, içerideki düzeni de sadece kolluk gücüyle sağlayamayacağımız bir yere gelmiş durumdayız” dedi. 2 Ocak 2020. Paramiliterleri öne çıkaran bir yaklaşım. Aslında her şeyi itiraf ediyorlar, sadece okumamız ve hesaplarını boşa çıkarmamız gerekiyor.
Yeni Bekçilik Kanunu çıktı. 11 Haziran 2020. İncelendiğinde kolluk gücüne verilmeyen yetkilerin bekçilerde olduğu görüldü.
Polisin Sayısını Artırmak. Mevcut zihniyet döneminde gerçekleşen nüfus artışı ile polis sayısının artışına bir bakın. Polis sayısındaki artış, neredeyse, nüfus artışının üç katıdır. Buradan ya ülkenin suç içinde yüzdüğünü ya da bir şeyler planlandığını anlamak mümkün. Hem sonra polislere askerlik yapmayacakları müjdesi verilmişti en başlarda bir yerde.
Kayıp Silahlar. Ülkede kayıp silahlar ile ilgili dağıtılması gereken şüpheler var. Ancak araştırılması yönünde verilen tüm önergeler mevcut zihniyetin el kaldırıcıları tarafından her seferinde reddedildi.
Kurulan Paramiliter Örgütler. Bunlar tespit edilebilenlerdir, daha fazlası olabilir.
HÖH Derneği. Yukarıda kısaca bahsedildi. Sözde darbe girişiminin ardından Trabzon merkezli kuruldu ve kısa zamanda 22 ilde 46 şubeye erişildi. Sözde darbeyi cihat, mevcut zihniyeti ise başkomutan olarak görüyor. İç İşleri Bakanlığı derneğin ismine müdahale etti ve dernek kendini feshetti. Yerine 15 Temmuz Birliğini ve Beraberliğini Yaşatma Derneği kuruldu. Aynı kişiler aynı yerde olduğundan ismi değişse bile niyet ve maksadı değişmedi. Yasalara bağlı, doğru ve gerçeği arayan halk açısından ciddi bir tehdittir.
Osmanlı Ocakları. Dergi olarak 2005, dernek olarak ise 2009 yılında kuruldu. Kısa sürede 72 il ve 438 ilçede örgütlendi. Bu para nereden geliyor diye sormuyorum, zaten itiraf ediyorlar. Kendilerini mevcut zihniyete bağlı olarak gösterdikten sonra “kefenli liderin kefenli askerleriyiz” diyerek, tam 200.000 kişilik medya ordusu (trol ordusu) olduklarını ve 2023 seçimlerine hazırlandıklarını açıkladılar. Kısacası piyasada üretilen ve dolaşan tüm yalan haberlerin kaynağı bunlardır ve bunları yönlendiren başkan ve danışman sıfatlı kişilerdir. Ayrıca bu medya ordusunun silahsız olduğunu sanmayın. Bunlar sunucu Fatih Portakalı tehdit etmiş olup, aynı anda, evde dişlerini sıkmakta olan %52’lik bir kesimin varlığından bahsetmişlerdir. Bu laf tanıdık gelmiyor mu?
Osmanlı coğrafyası deyip duruyorlar. İşleri güçleri olmayacak hayal peşinde koşmaktır.
Atadedeler. İzmir merkezli kurulan Atadedeler örgütü ise devletin operasyon düzenlediği tek yapı olma özelliğini taşıyor. İki kurucusunun tutuklandığı Atadedeler örgütünün içerisinde yer alan Kobani davasına bakan eski mahkeme başkanı itirafçı olunca ev hapsine alınmış, bir savcı ise tutuklanmıştı. Kendilerini derin devletin ekonomik istihbarat ayağı olarak gören örgüt, üyelerinden 10-15 bin TL para alıyordu. Örgütün içerisinde istihbaratçı, akademisyen ve avukat gibi birçok meslek grubundan yaklaşık 350 kişi yer almıştı.
Ak Gençlik Ocakları. Mersin’de faaliyette olup başkanlığını ise 15 yıldır AKP’de siyaset yaptığını söyleyen biri yürütüyor. Bu kişi, kendisini “Kefenini giyen liderin askeri” olarak tanımlıyor. Bu derneğin üyeleri, araçlarının önüne Cumhurbaşkanlığı forsu koyarak trafiğe çıkıyor. Derneğin başkanı olan şahsın lüks aracının plakasını “Genel Başkan” yazılı kırmızı bir şeritle kapattığı, Cumhurbaşkanlığı forsunun da yer aldığı “Ak Gençlik Ocakları” ifadesinin yazılı olduğu bir araç kartı kullandığı, araçta normalde en üst düzey protokoldeki araçların kullanımına izin verilen ve geçiş üstünlüğü sağlayan “araç çakarı” bulunduğu; kaymakamlıklar, AKP Genel Merkezi dahil birçok kurum ve makama ziyaretler gerçekleştirdiği ortaya saçıldı. Derneğin 6 bin üyesinin bulunduğu belirtilirken, başta İstanbul olmak üzere birçok ilde şubeleri var.
Özel Harekât Ocakları Derneği de kurulan başka bir örgüt. Kamuoyu bu dernekten,
Şırnak’ın Silopi ilçesinde beş çocuk annesi Sakine Külter’in yüzü yakılarak işkenceyle öldürülmesi olayının zanlısının derneğin başkanı olduğunun ortaya çıkmasıyla haberdar oldu.
Türkiye Devlet Fedaileri. İzmir’in Torbalı ilçesinde kavga eden ve belinde silah olduğu belirtilen bir kişinin üzerinden Türkiye Devlet Fedaileri yazılı kimlik çıkması ile fark edildi. Kimliğin üzerinde Cumhurbaşkanlığı forsu yer almaktadır. Bu kişi “Türkiye Devlet Fedaileri” adlı yapılanmanın resmi bir kuruluş olmadığını ifade ederek, amaçlarını “Kolluk kuvvetlerine yardımcı olmak” diye açıkladı. Devlet Fedaileri herhangi bir ideoloji taşımayan, tamamen milliyetçi gençlerden oluşan insanların bir araya gelerek, kolluk kuvvetlerine “Şurada bu insan torbacı, şurada bu insan bunu yapıyor” gibi bilgi veren kişiler olduklarını da ekledi.
Milli Beka Hareketi. Mevcut içişleri bakanına yakın bir oluşum olarak biliniyor. Grup üyeleri, sanatçı Sezen Aksu’nun gece yarısı evinin önüne giderek tehdit açıklaması yapmasıyla gündeme gelmişti. 67 il, 513 ilçede örgütlenen hareket, hedeflerini “öncelikle Başkomutanımızın yanında dimdik durarak 2023 hedeflerine ulaşmak” olarak açıklıyor. Kurumun sitesinde yer alan açıklamada, hareket içinde bürokrat, kurum müdürü, yazar, tarihçi, rektör, müfettiş olarak devlete hizmet etmiş kişilerin olduğu ifade ediliyor.
15 Temmuz Federasyonu. Genel merkezi Ankara’da olup web sitesi mevcuttur. Başkanının dolandırıcı olduğu söylenmektedir.
SADAT. Hakkında bilgisi olmayan kalmadı gibi. Eğitim kampları olduğu, bunların Konya, Tokat, Antep gibi şehirlerin kırsalında olduğu, en az 100.000 insan eğittiği, sözde darbe gecesi işe karıştığı ve bazı suikastlar gerçekleştirdiği, yerli ve yabancı kişiler ile örgütlere eğitim verdiği iddia ediliyor. HDP milletvekili Hüda Kaya, SADAT ile ilgili olarak meclise soru önergesi vermiştir. Bu soruların verilmeyen yanıtları her şeyi açıklayacak niteliktedir. Ancak şu anda ulaşılamıyor, en iyi yaptıklarını yapmışlar, sansürlemişler.
Özgür Suriye Ordusu (ÖSO). Hakkında çok şey bilinen bu teröristler ordusu mevcut zihniyet tarafından destekleniyor. Üyelerine ayda 500 USD maaş verildiği iddiaları basına yansımış durumdadır. ÖSO ile ilgili olarak bu portalda çeşitli yayınlar çıkmıştır. BAKINIZ. BAKINIZ.
Irak Şam İslam Devleti (IŞİD). Bu örgütle ilgili olarak yazılmayan kalmadı. Hatta ilk çıktığı zamanlar gerçek halifesinin Türkiye’de olduğu da yazıldı. Kim olabilir?
Zamanla Batı bu örgütü desteklemeyi bıraktı ve liderlerini teker teker öldürmeye başladı. Öldürülen iki halifeden sonra seçilen ise 2022 yılında İstanbul’da yakalandı. Böylesi bir durum, örgütün karargahının Türkiye’de olduğunu ve buradan yönetildiğini, buna da “birilerinin” onay verdiğini işaret eder.
Afgan askerler. Tamamı 300.000 kişi olduğu söylenen iyi eğitilmiş ve donatılmış Afgan Ordusunun askerleri, ABD-Taliban arasında yapılan anlaşmalar gereği yurt dışına çıkmıştır. Bunların bir kısmı da Türkiye’ye gelmiştir. Hem NATO hem de ABD müttefiki olması nedeniyle. Zaten İran sınırından kafilelerle girişleri ve bunların durdurulmamaları, geri itilmemeleri bunu açıklamaktadır. Aynı şekilde kamyonlarla gelip bir anda şehir içine dağılan gruplar da bu manadadır. Tüm bunların nerede olduğu, nerede barındığı gibi önemli konular nedense basına yansımadı. İlginç ve araştırılması gereken bir konudur.
Paramiliter gruplar incelendiğinde, hayata tutunamamış, suç içinde gezinen insanlar tarafından kurulduğu görülmektedir. Büyük bir kısmı ezik, zavallı, eksik insanlardır. Büyük bir kısmı uyuşturucu ve yüz kızartıcı suçlarla iç içedir. Üyelerin davranışları devlet görevlisi gibidir. Kendilerinin de toplum içinde var olduğunu beyan edecek başka bir yol bulamadıklarından böyle davrandıklarını söylemek mümkün. Genelde hepsi mevcut zihniyeti başkomutan olarak görürler ve kan dökmek için sabırsızlanırlar. Bu gibiler güçlü olduklarında şahin, güçsüz olduklarında korkaktırlar.
Kendilerini cumhur ittifakının içinde gören bu kişiler kendileri dışında olan herkesi ve kurumları hain olarak nitelemektedirler. Kamu güvenliği açısından ciddi bir sorun teşkil etmektedirler.
Niye Böyle Bir Yol Tercih Ediyorlar
Kimse kendini kandırmasın. Bu zihniyet taş üstüne taş koymadı ama en alttaki taşı hep çekti. Ülke tüm kurumlarıyla battı.
Ekonomiyi dibe oturttular. Dünyanın on altıncı ekonomisi olarak aldıklarını enkaza çevirip yirmi birinci hale getirdiler. Dış borç 459 milyar dolar. Ekonomiden buhar edilen ise en az bir trilyon dolar.
Kişisel fakirlik hiç olmadığı kadar yükseldi.
Ülkenin dışa karşı itibarı kalmadı. Devletin içe karşı itibarı söz konusu bile değil.
Üç Y’ye karşıyız diyerek geldiler ama o üç Y’nin daniskasını ürettiler. Yolsuzluk-yoksulluk-yasaklar.
Sınırsız özgürlük, ileri demokrasi dediler ama her ikisini de çok geri götürdüler.
Yerli ve yabancı basında yer aldı. Öyle suçlar işlendi ki, kesinlikle hesabı sorulacaktır. Hatta petrol kaçakçılığı üzerinden uluslararası ceza mahkemesine bile verildiler. O yüzden o koltuktan kalkmak istemiyorlar. O koltuk onlara sorumsuzluk sağlıyor. Ölene kadar böyle devam etsin isteniyor. Tersi durumda yargılanacaklar ve asla gün yüzü görmeyecekler. Çünkü yaptıkları hesap verilebilir cinsten değildir.
Araştırıldığında görülecektir, 2002 seçimleri dışında kalan tüm seçim ve oylamaları kaybettiler ama muhalefetin uyuması ile “Atı alan Üsküdar geçti.” Bu seçimi de kaybedecekler ve her türlü çamura yatacaklar. 2019 yerel seçimlerinde İstanbul için yaptıkları tazeliğini korumaktadır. Kazanmak için yenilediler ama bu sefer milyona yakın fark yediler. Bunun da işe yaramadığını gördüklerinden işin içine Paramiliterleri sokacaklar.
İktidarın çıkar sağladığı bazı çevreler var. Toplum buna beşli çete diyor ama asla bu kadar az değiller. Çok büyük bir kitle öyle ya da böyle iktidar tarafından besleniyor. O tembel ve köle kılıklı insanlar bunun kendi ölümlerine kadar böyle devam etmesini istemektedir. Haliyle kendilerine menfaat sağlayan kişinin yanında duracak ve o ne derse yapacaklardır.
Burada, güncel takip ettiğim ve notlarını aldığım yasadışılıkları basitçe anlatmaya çalıştım. Mustafa kemal zamanı dışında kalan tüm zamanlarda, iktidarlar halkın arşivsizliğine ve hafızasızlığına oynamışlardır. Çünkü arşiv ve hafıza bilgi demektir. Bilgi ise kötülüğü kovan yegâne güçtür.
[1] Neye inandığını bilmeyen
[2] Neye inandığını bilmeyeni her türlü söğüşleyen
Hits: 1478
DEPREM VE YALANLAR – 1
- 12 Mart 2023
TÜRKİYE YÜZYILIYMIŞ
- 19 Nisan 2023